Bilişsel Kolaylık -Doğruluk Yanılsaması (The Illusion of Truth)

0


Eğer bir şeyi yeterince defa tekrar ederseniz, gerçek ve doğru olduğunu düşünmeye başlarsınız.

Araştırmaların gösterdiği kadarı ile eğer sürekli “bir tavuğun vücut ısısı”, evet doğru duydunuz “bir tavuğun vücut ısısı” deyişine maruz kalırsanız, tavuğun vücut ısısı hakkında işe yarar bir bilgi verilmese bile, bu ifadeyi doğru olarak kabul etmeniz daha muhtemel: “Bir tavuğun vücut ısısı 34 Celsius derecedir.” Bu arada öyle değil, 41 dereceye yakın. Ancak bu bizim psikolojimiz hakkında önemli bir noktaya parmak basıyor, ve bu dünyayı nasıl gördüğümüz konusunda çok önemli bir rol oynuyor.
Sık bir şekilde karşılaştığımız şeyler bize daha doğru geliyor. Bu olayın işleyiş şekli “bilişsel kolaylık” [veya “bilişsel yanlılık”] denen bir mekanizmadan geçiyor. Bilişsel kolaylık beyninizin ne kadar kendini zorladığını ölçen bir terimdir: Facebook’ta gezerken olduğu gibi “kolay” durumdan, “14×37” işlemini yapmaya çalışırken olduğu gibi “zor” bir duruma kadar.
Doğru olarak tanımladığımız şeyler genelde bilişsel kolaylık durumu ile alakalıdır. Örneğin, “ateş sıcaktır”, “Dünya, Güneş’in etrafında döner”, “köpeklerin dört bacağı vardır” vesaire. Bu tür şeyler sadece doğru hissettirmekle kalmaz, tanıdık da gelir. Zahmetsizdirler ve iyi hissettirirler. Tüm bunlar bilişsel kolaylığın birer sonucudur.

  Sırt sırta iki erkek

Neden tanıdık olan, sıkça deneyimlediğimiz şeyler bize tek doğru gibi gelir? Neden mantıksal olan bize bildiğimizin yanlış olduğunu gösterdiğinde dahi, bu bilgilere sarılırız?
 
Bilişsel önyargılar, karar verme anında kaybedeceğimiz süreyi kısaltabilir; bu durumda bir konuyu enine boyuna düşünecek vaktimiz olmadığında hızlıca karar vermemizi sağlayan evrimsel bir uyum olabilir. Ancak bu şekliyle yararlı olabilecek bu mekanizma, bilgi çağında sorgulamadan kabul edilebilecek yanlış veya kötü niyetli bilgi akışı karşısında tam tersine de dönerek zarar verici bir hale gelebilir.
Veritasium kanalından Derek bu videosunda işte bu bilişsel kolaylık mekanizmalarını, yapay olarak nasıl tetiklenebileceğini ve hatta suistimal edilebileceğini inceliyor.


Tekrarlanan yalanları neden gerçek görüyoruz?

 
Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça insana doğru gelmeye başlar. Bunu bilmek, propaganda tuzağına düşmeyi engelleyebilir.
"Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür" sözü çoğunlukla Nazi propaganda bakanı Jospeh Goebbels'e atfedilir ve propagandanın temel kuralı olarak bilinir.
Psikologlar bunu "gerçek yanılsaması" etkisi olarak tarif eder. Bu etki üzerine yapılan deneylerde, deneklerden, önemsiz şeylerle ilgili bazı belirlemeleri doğru ya da yanlış şeklinde sınıflandırmaları istenir. Örneğin, "Pestil meyveden yapılır" (doğru) ya da "Mandalina tam yetişmiş portakaldır" (yanlış) vb.

Birkaç dakikalık, hatta birkaç haftalık aradan sonra deneklere aynı işlem tekrarlatılır; ama bu kez yeni bazı belirlemeler de eklenmiştir. Burada insanların daha önce gördükleri belirlemeleri doğru olup olmamalarından bağımsız olarak doğru değerlendirdikleri görülmüştür. Bunun nedeni bu ifadelere aşina olmalarıdır.

Mevcut bilgi

Bu, "tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür" sözünün laboratuvarda kanıtlanmış halidir. Etrafımıza biraz dikkatli bakarsak insan psikolojisinin bu özelliğini reklamcıların ve politikacıların yaygın kullandığını görürüz.
Ancak laboratuvarda bu etkinin görülmesi, gerçek hayatta insanların inancını etkilemede önemli bir araç olarak işlev gördüğü anlamına gelmiyor. Eğer sadece yalanları tekrarlayarak insanları inandırmak söz konusu olsaydı başka ikna yöntemlerine gerek kalmazdı.

Joseph GoebbelsTelif hakkı Getty 
'Gerçek yanılsaması' Hitler'İn propaganda bakanı Joseph Goebbels gibi insanların elinde tehlikeli bir silaha dönüşebilir.
Engellerden biri mevcut bilginizdir. Bir yalan makul gelse bile sadece onu çok işittiğimiz için eski bilgilerimizi neden bir kenara bırakalım?
Amerikan Vanderbilt Üniversitesi'nden Lisa Fazio'nun ekibi, gerçek yanılsaması etkisinin önceki bilgilerle nasıl ilişkilendirildiğini araştırdı. Bu yanılsama mevcut bilgimizi etkiliyor muydu?
Sonuçlar, bir belirlemenin doğru ya da yanlış oluşuna dair mevcut bilgimize rağmen, tekrarların yargımızı etkileyebildiğini gösterdi.
İnsanın rasyonelliği açısından bu kötü bir şey olarak görünebilir. Ama Fazio ve ekibi şunu fark etti: Bir belirlemenin doğru olarak değerlendirilmesindeki en büyük etken onun gerçekten doğru olup olmadığıyla ilgiliydi. Tekrar etkisi gerçeği maskeleyemiyordu. Tekrar olsun ya da olmasın insanların yalanlara oranla gerçeklere inanma olasılığı daha fazlaydı.

Kestirme yollar

Bu ise insanın inançlarını nasıl güncellediğini gösteriyor. Tekrarlar, işin aslının farklı olduğunu bildiğimiz halde bazı belirlemelerin daha doğruymuş gibi algılanmasına neden oluyor, ama o bilgiyi hükümsüz kılmıyor.
Peki bunun nedeni ne olabilir? İşittiğimiz her bilginin ne kadar mantıklı olduğunu sorgulamak için gösterilmesi gereken çabada yatıyor her şey. Her bir şey duyduğumuzda onu mevcut bilgimizin süzgecinden geçirmeye kalkışmak çok çaba ve zaman gerektirir. Oysa hızlı yargılara varmamız gerekir ve bunun için kestirme yollar kullanırız; bunlar çoğu zaman doğru sonuçlar verir.

Belirsiz insanlarTelif hakkı Getty 
Gerçek yanılsaması' kaçınılmaz değildir, bilgi ile donanarak ona karşı koyabiliriz.
Ne sıklıkta işittiğimize göre duyduğumuz şeyin doğru ya da yanlış olduğuna karar vermek stratejilerden biridir. Eğer sadece tekrarlar yargılarımızı etkiliyor olsaydı o zaman sorunlu bir durum olurdu. Ama öyle değil. Çok daha geniş bir muhakeme gücü kullanıyoruz; ama bunların sınırlılıklarını da kabul etmek gerekiyor.
Zihnimiz gerçek yanılsamasının etkilerine açık hale geliyor, çünkü bir şeyin makullüğünü yargılama sürecinde içgüdümüz bizi kestirmelere başvurmaya yönlendiriyor. Bu çoğunlukla iyi sonuç veriyor. Ama bazen yanıltıcı da olabiliyor.

Tekrar kontrol

Bu etki hakkında bilgi sahibi isek ona karşı tedbir alabiliriz. Bunun araçlarından biri, inandığımız şeyleri tekrar tekrar kontrol ederek neden inandığımızı anlamaktır. Bir şey bize mantıklı geliyorsa bu o gerçekten doğru olduğu için mi yoksa bize sürekli tekrarlandığı için midir?
Akademisyenlerin yazdıkları her şeyde referans kullanmalarının nedeni de budur. Dile getirdikleri iddialara okurun hemen inanmasını beklemek yerine ona kaynağını araştırma olanağı verirler.
Ancak yanılsamaya karşı alınacak önlemlerden biri, yanlış şeyleri tekrarlamaktan kaçınma zorunluluğudur. Gerçeklerin önem taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kaynağına inip doğruluğunu araştırmadan bir şeyi tekrarlıyorsak yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir dünya yaratılmasına yardım etmiş oluruz. Yani tekrarlamadan önce düşünmekte fayda var.


Referanslar,
Veritasium adlı Youtube kanalının "The Illusion of Truth"videosu

 
The Financial Brand: "Say It Again: Messages Are More Effective When Repeated"


 http://www.bbc.com/turkce/vert-fut-37790257

http://www.bbc.com/future/story/20161026-how-liars-create-the-illusion-of-truth

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !