"Spontaneous Human Combustion"Kendiliğinden Yanma Gerçekmidir?

0
 Bildergebnis für Spontaneous Human Combustion

"Spontaneous Human Combustion"Kendiliğinden Yanma Nedir?
Hiroşima sendromu`da denilir.Kendiliğinden yanma olayları, insanların herhangi bir görünür tetikleyicisi olmadan içten gelen bir ateşle yandıkları iddiasıdır. Genellikle ölümle sonuçlandığı söylenen bu olayların nedenleri halen açıklanamamaktadır. Bu durum iki genel tartışma alanı üretmiştir. Bir grup bilimsel etmenleri, bir grup parapsikolojik etmenleri göstermektedirler. Birçok parapsikolojik olayda olduğu gibi kendiliğinden yanma olayları da tam olarak açıklanamamakta ve bu nedenle paranormal gerçekliği halen tartışılmakta olan olaylardır.[1]
Kendi kendine yandığı iddia edilen insanlar, 
9 Nisan 1744’te, İngilterenin Ipswich şehrinde yaşayan 60 yaşındaki alkolik Grace Pett, kızı tarafından yerde tamamen yanmış bir şekilde bulundu. Cesedin yakınında bulunan elbiseleri ise bu yangından hiçbir şekilde zarar görmemişti.
1951 de yaşanan Mary Reeser olayı halkın ilgisini bir kez daha kendiliğinden yanma olaylarına çekti. Mary Reeser 2 Temmuz 1951 sabahında, evinde küle dönüşmüş halde bulundu. Geriye sadece kafatası, hiç zarar görmemiş sol ayağı ve bir avuç kül kalmıştı. Bu olay konu üzerine yazılan bir çok kitabın temeli oldu. Bunlardan en dikkat çekeni 1976 yılında Michael Harrison tarafından yazılan “Fire From Heaven” adlı kitaptır. Bu kitap konu üzerine çalışanlar için bir referans kitabı haline geldi.
18 Mayıs 1957 de batı Philadelphia da yaşayan 68 yaşındaki Anna Martin, yanıp kül olmuş , geriye sadece gövdesinden bir parça ve ayakkabılarını bırakmış halde bulundu. Adli tıp uzmanı yaptığı incelemede sıcaklığın 1.700 – 2.000 derece cıvarına ulaşması gerektiğini belirtti, ancak kül olmuş cesedin iki ayak ötesindeki gazeteler sapasağlam duruyordu.
5 Aralık 1966 yılında, Coudersport Pensilvanya’da yaşayan 92 yaşındaki Dr. J. Irving Bentley, saat okumaya gelmiş bir görevli tarafından bulundu. Görünüşe göre Bentley banyo esnasında tutşmuş ve yerde 3 ayak genişliğinde bir delik açarak kül olmuştu. Geriye sadece bir bacağı kalmış ve olay yerinin çok yakınındaki resme hiç bir şey olmamıştı.
2006 yılında, Fransa’nın bir köyünde yalnız yaşayan 57 yaşında bir adam, evinde yanmış halde bulundu. Başı, göğsü, kolları ve ayakları neredeyse sapasağlamdı, ama vücudunun karnından bacaklarına kadar olan kısmı tamamen kül olmuştu. Yanmış bedenin birkaç santim yanındaki gazeteler, hasır iskemle, ve diğer nesneler isten kararmış, fakat yanmamışlardı.
Yine 2006’da, 55 yaşında bir adam Cenevre’deki evinde ölü bulunduğunda bedeninin dizlerinden göğsüne kadar olan kısmı, kemikleri dahil, bütünüyle küle dönmüştü. Fakat başı, bacaklarının alt kısmı ve ayakları çok az zarar görmüştü, çorapları ve ayakkabıları hâlâ üzerindeydi. Ceset halının üzerindeydi ve halının sadece cesede temas eden kısmı yanıktı, vücudun etrafındakı kısmında hasar yoktu. Ahşap mobilyalar, kanepe, masa, çok yakında olmalarına rağmen yanmamışlar ama yağlı, sarımtırak bir maddeyle kaplanmışlardı.
1944 yılında Peter Jones olaydan canlı kurtuldu. Bildirdiğine göre olay anında vücudunda hiçbir sıcaklık hissetmemiş veya alev görmemişti. Ayrıca yanma esnasında acı da duymamıştı.
Bu olaylar içinde en ilginç olanı Jack Angel olayıdır. 12 Kasım 1974’te yorucu bir iş gününden sonra eve gelen Jack, aşırı derece yorgunluk ve bitkinlik hissederek uyumak için yattığını, uzun ve anlam veremediği bir uykudan yaklaşık 4 gün sonra uyandığını açıklamıştır. Ancak Jack uyandığında vücudunun bir bölümünün tamamen yandığını fakat yatağın çevresinde herhangi bir yanık izi bulunmadığını iddia etmiştir. Hiç bir acı hissetmediğini sözlerine ekleyen Jack, hakkında psikolojik incelemeler yapılmıştır.
Bildergebnis für wick effect,
Bilimsel Teoriler 1 – Fitil teorisi [Wick effect]:
 Yirminci yüzyılda, adli bilimciler, bir kurbanın giydiği giysilerin erimiş yağları emebileceği, bir mumun içindeki fitil gibi davrandığı ve bir vücut için uzun bir süre için yanması için şartlar yaratabileceği “fitil etkisi” ni fark etti.
Vücut yağının ateşi devam ettirecek muhtemel bir yakıt olabileceği 1830’da ortaya atılmıştı, ama daha kapsamlı bir açıklama 1965’te geldi. Adli tıp uzmanı D. J. Gee, yanan bir insanın elbiselerinin vücuttaki yağın tutuşmasını kolaylaştırdığını, böylece uzun süreli, dokuları tamamen tüketen bir ateşin idame ettirilebileceğini ileri sürdü.
Bir kap dolusu zeytinyağının içine attığınız bir kibrit söner gider; yağı bütün halde tutuşturmak zordur. Oysa kabın içine bir fitil koyarak onu bir kandil haline getirirseniz, saatlerce yavaş yavaş yanan bir ateş yaratabilirsiniz. Gee’nin “fitil teorisi” insan yağının da aynı şekilde yandığını öne sürüyor.
Eğer vücudun bir noktasında deri altına inen bir yara veya yanık varsa, oradan çıkan yağ (ki vücut sıcaklığında sıvı haldedir) giysiye bulaşır. Yanarak kömürleşen pamuk veya yün dokuma, yağı azar azar çeken ince gözenekli bir malzemeye dönüşür. Bu ateş çok kuvvetli değildir, ama uzun saatler boyunca yavaş yavaş yanarak bütün vücudu tüketebilir.
Fitil teorisi ani yanma olaylarının birçok ortak özelliğini açıklayabiliyor. İnsan yağı epeyce su barındırdığı için, yandığında fazla ısı vermiyor. Bu yüzden şiddetli alev görülmüyor ve yakındaki eşyalar tutuşmuyor. Deri altında fazlaca yağ barındıran göğüs-karın-kalça bölgesi kül olurken, daha az yağ barındıran veya giysiye temas etmeyen kısımlar etkilenmiyor. Ateşin hükmü sınırlı kalıyor.
Bu teoriyi denemek için yapılan ilk deneylerde, bir parça insan yağı, önce bir parça insan derisine, sonra birkaç kat kumaşa sarıldı ve açık alevle tutuşturuldu. Yağ, açık alev olmadan bir saat için için yanarak tükendi.
Ähnliches Foto
Harici bir ateşleyici fitil teorisinde kilit rol oynuyor. Ama ev şartlarında böyle bir ateşin nasıl oluştuğu konusunda görüş birliği yok. Bazıları, kurbanların sigara alışkanlığından yola çıkarak düşen bir izmaritin tutuşmaya yol açtığını söylüyor, ama bir sigara yanığının deri yağını açığa çıkarabilecek kadar derin bir yara açıp açmayacağı meçhul. Başka vakalarda yakındaki bir odun sobası, hatta cesetten altı metre uzakta bulunan bir su ısıtıcısı, ateşleme kaynağı olarak gösterildi. Görünüşe göre, her türlü basit ısı kaynağını ateşleyici olarak görme hevesi var.
Adli araştırmacı John De Haan, fitil teorisini daha gerçekçi şartlarda denemeye tabi tuttu. Domuzların doku ve yağ yapısı insanınkine benzediği için, ilk deneylerinde, temizlenmiş ve buzdolabında saklanmış bir domuz bedenini kullandı. Yeni bir çalışmasında ise insan kadavraları kullandı. Her iki deneyde de, bedendeki yağ yanmanın çok uzun süre devam etmesini sağlıyor, yanan bedene temas etmeyen eşyalar zarar görmüyor. Tavanda, bedenin üstüne denk gelen yerde çok yüksek sıcaklıklar oluşabiliyor. Bu gözlem, tavanın nasıl ateş aldığını açıklayabiliyor.[5]
Alman kanalı ZDF`de Terra X Lesch & Co tarafından benzer deney yapıldı.Ve en mantıklı teori olarak kabul edildi.  
Böylece, “kendi kendine yanma” olaylarının adli tıpta genel kabul gören açıklaması ortaya çıkıyor : Genellikle kurbanlar kalp krizi vb. “doğal” bir sebeple can veriyorlar, ya da uyku ilacı veya aşırı alkol alımından dolayı hissizleşiyorlar. Yakındaki bir ısı kaynağından (izmarit, soba vs) gelen bir tutuşturma sonucu deri deliniyor, yağ açığa çıkıyor. Kurbanların giydikleri veya örttükleri kumaşlar bu yağı emiyor, ve yağın yavaş yavaş yanmasına, bedenin kül olmasına yol açıyor. Vücudun giysili olmayan baş, el gibi kısımları bu yüzden zarar görmüyor. Yakıt vücudun içinden dışarı çıktığı için ve büyük alevler oluşmadığı için çevreye zarar gelmiyor.
Bu açıklamanın kabulünden sonra “kendi kendine yanma” terimi artık kabul edilmiyor, onun yerine “devam eden yanma” (sustained combustion) terimi teklif ediliyor. Zaten yanmanın “aniden” olduğunu gören kimse yok; tarihteki hiç bir vakada bedenler alevler içinde gözlenmemiş.
Ancak, kadavralı deneylerde ortaya çıkan manzara, olay yeri fotoğraflarındakilere hiç benzemiyor. Gerçek vakalarda eller ve bacaklar bir vitrin mankeninden kesilip konmuşçasına sağlam kalabiliyorken, DeHaag’ın deneyinde bütün vücudun kömürleştiği görülüyor. Bu muhtemelen kadavranın bir yatağa yatırılmış olması ve yatağın dokumasının fitil etkisi yapmasından ileri geliyor. Ancak, daha önemli olan nokta, deneylerde kemiklerin sağlam kalmış olması. Oysa ki olay yeri raporlarına göre kemiklerin kül olması gerekiyor.
 Bildergebnis für Spontaneous Human Combustion
2 – Aseton teorisi
Araştırmacı Brian J. Ford, etin tutuşturulmasının çok zor olduğuna ve fitil etkisiyle bile kemiklerin sağlam kaldığına dikkat çekti ve alternatif bir teori teklif etti. Ford, çok daha hızlı ve kuvvetli bir yanma gerektiğini savunarak, metabolizmadaki bir dengesizliğin böyle bir yanıcılık sağlayabileceğini ileri sürdü.
Karbonhidrat içeren gıdalar aldığımızda kanımızdaki glikoz (şeker) artar. İnsulin hormonu, bu glikoz moleküllerinin başlıca karaciğerde bir zincir haline yani glikojene dönüştürülmesini sağlar. Karaciğerde depolanan glikojen gerektikçe parçalanır ve glikoz olarak kana salınır.
Glikojen depoları tükendiğinde, vücut enerjiyi yağlardan elde etmeye yönelir. Yağlar metabolize edilirken hücrelerin enerji üretmekte kullandığı çeşitli moleküller ortaya çıkar. Uzun süren bir açlığın sonunda karaciğerde bu moleküllerin bazıları, “keton cisimleri” adı verilen moleküllere dönüştürülür ve hücreler enerji üretiminde bu molekülleri kullanırlar. Metabolizmanın bu acil durum planına “ketoz” adı verilir. Keton cisimleri vücutta beş saat içinde kullanılmazlarsa kendiliklerinden parçalanarak asetona dönüşür. Bu aseton idrarla ve nefesle vücut dışına atılır.
Ketoz, uzun süren açlık (sözgelişi oruç) ile ortaya çıkabilir. Nefesle atılan aseton açlıktan nefesimizin kokmasına sebep olur. Ayrıca uzun süren egzersiz, Atkins gibi karbonhidratsız diyetler, aşırı alkol alımı, ve tip-1 diyabet ketoza yol açabilir. Ketosis durumunun sağlığa zarar verdiği düşünülmüyor, ancak aşırı olması kandaki asit-baz dengesini bozacağı için zararlı olabilir.
Ford’a göre, ketoz durumunda vücudun her yerinde çok miktarda aseton bulunacağı için, etin alev alması mümkün olabilecekti. Ani yanma olaylarının ortak özelliği olan bütünüyle külleşme bu şekilde sağlanabilirdi. Dahası, Ford ani yanma raporlarında güçlü mavi alevlerden bahsedildiğini, fitil teorisinin bunu vermediğini söyledi.
Ford, bu teorisini denemek için, bir domuzun karnından, bir insanın 1/12 ölçeğinde biçimlendirilmiş bir parça aldı ve beş gün aseton içinde bekletti. Asetonu iyice emmiş olan et parçası, bir alevin yaklaştırılmasıyla hemen ateş aldı. Yaklaşık bir saat içinde numune kül oldu, fakat iskemleye oturur şekilde yerleştirilen modelin ayakları sağlam kalmıştı.
Sonuç Ford’u çok etkiledi. Eldeki ceset modelinin bacakları sağlam kalmış, üst kısmı kül olmuş görünüyordu. Beklediği gibi, çok hızlı bir yanma gerçekleşmiş ve mavi alevler çıkmıştı.
Bununla beraber, aseton teorisinin açıkları ve eksikleri, alternatifi olmayı iddia ettiği fitil teorisine göre çok daha fazla.
 Bildergebnis für Spontaneous Human Combustion
Ford aseton yanışındaki yüksek hızın ve mavi alev fışkırmasının ani yanma raporlarına uygun olduğunu, fitil etkisinde böyle alev görülmediğini, dolayısıyla kendi teorisinin daha doğru olması gerektiğini iddia ediyor. Oysa bilimsel makalelerde ve tarihi kaynaklardaki vakalarda böyle bir gözlem yok. Ford’un verdiği mavi alevli yanma örneklerinden birinin ani yanma olduğu şüpheli, diğeri için ise literatüre değil, bir TV haber programına atıf yapıyor.
Ford’un deneyinde modelin bacakları, alevler yukarı doğru uzandığı için sağlam kalıyor. Eğer yatar durumda olsaydı tamamının kül olması beklenirdi. Aseton teorisi kol, bacak ve kafanın neden sağlam kaldığını açıklamakta yetersiz kalıyor.
Ford yanlış olarak, 1/12 ölçekli model ile gerçek bir kadavranın aşağı yukarı aynı sürede yanacaklarını iddia ediyor. Bu, bir ağaç kütüğü ile ince bir çıtanın aynı sürede yanacağını söylemek gibi birşey. Tam ölçeğe taşındığında hem yanma süresi, hem de yanmanın biçimi çok değişecektir.
Daha da önemlisi, yaşayan insan dokusunda bulunabilecek azami aseton miktarının bu tür bir yanma için yeterli olup olmayacağını bilmiyoruz. Ford beş gün “marine ettiği” on beş santimlik et parçasının içinde ne miktarda aseton bulunduğunu ölçmemiş, ama canlı dokuda bulunabilecek miktardan çok fazla olduğunu tahmin edebiliriz. 
Skepticblog’dan Donald Prothero, Ford’u “abartılmış amatör bilim meraklısı ve medya meşhuru” olarak tanımlıyor. İngiliz bilim camiasında, hiç bir alanda ileri seviye eğitimi veya niteliği olmayan bir çatlak olarak biliniyor. Anlaşılan bütün olayı, pek bilgi sahibi olmadığı farklı bilim alanlarına bulaşıp parlak birşeyler ortaya atarak medyaya konu olmak, ve sonra başka bir şeye geçmek. [7]
Yani, aseton teoriside desteksiz ve fos çıktı.
3 – Hiroşima teorisi
51 yaşındaki Bayan Conway torunlarına bakıcılık yaptığı sırada oturduğu yerde yanmaya başlar. Evin yakınından geçen komşusu parlamayı fark ederek, itfaiyeye haber verir. İtfaiye eve vardığında çoktan sönmüş olan yangının, yüksek ısıya rağmen çok küçük bir alana hasar verdiği görülür.
Bilimadamlarının bir kısmı olayı radyoaktivite ile açıklamaya çalışır.  Yanma olayını gerçekleştiren radyoaktif bir reaksiyon olduğunu söylerler ve buna da “Hiroşima sendromu” ismini verirler.
Hiroşima sendromu, vücudun içinde başlayan çok hızlı seyreden atom altı bir reaksiyon. Vücudun içinde atom bombası etkisiyle eşdeğer zincirleme bir reaksiyon oluşmakta ve insanı birden içten içe kavurup, küle dönüştürmektedir.
Bu teori kulağa mantıklı gelse de herhangi bir deneyle kanıtlanamamıştır.
  Bildergebnis für Spontaneous Human Combustion
Metan gaz teorisi
En popüler teorilerden biri, metan (bitkiler ayrıştığında üreyen yanıcı bir gaz) bağırsaklarda biriktiğinde ve enzimler (vücuttaki proteinler katalizör olarak hareket eden kimyasal reaksiyonları indüklemek ve hızlandırmak için  ) tarafından ateşlendiğinde yangının ateşlendiğini öne sürmektedir. Ancak, spontan insan yanığının çoğu kurbanı, vücutlarının dışına, içsel organlarına göre daha fazla yanıklara rastlandı, ki bu da bu teoriye ters düşmektedir.
Pubmed`de konu hakkında bazı makalelerde mevcuttur. [8]
Peki ya ayakları ya da elleri sağlam bir şekilde yanmış bir yanmış bedenin görüntüleri?
Bu sorunun cevabı sıcaklık derecesi ile ilgili bir durum .
Oturan bir kişinin üst tarafının alt tarafından daha sıcak olduğundan olabilir. Bunu kibrit deneyi ile gözlemleyebilirsiniz.Bir kibrit yukardan yanmaya başladığında aşağıya doğru indikçe dışardan bir etki olmadıkça sönmeye başlar.Aşağının daha soğuk olmasından dolayıdır.
Peki bilim duvarlarda ve tavanlarda bırakılan yağlı lekeleri nasıl açıklar?
Ölenlerin yağ dokusu yandığında üretilen tortu sebep muhtemelen.
Sonuç olarak,
Kendiliğinden insanın yanmasının gerçekliği kanıtlanamamıştır; ancak çoğu bilim adamı, kömürleşmiş kalıntılara yönelik açıklama getiriyorlar. Sözde spontan insanın yanmasında ölenlerin çoğunun sebebi, daha sonra yanan bir sigara, puro veya pipo ile uyuyarak öldüğü keşfedilen bağımlılardı. Bunların birçoğunun alkolün etkisi altında olduğuna veya ateşten kaçacak kadar hızlı hareket etmelerini önleyen  hastalıktan muzdarip olduğuna inanılıyor. Bir başka olasılık da, kurbanların cesetlerinin ve garip durumlarının bir kısmının, bir suç eyleminde ve sonrasında ortaya çıkan cinayetlere intihar süsü verilen faili meçhul olaylardır.[3]
Bu tür olaylarda medyada,internette tv`ler ve dergiler olayın raytinginde ve ticaretinde olduğu için olağanüstü bir olaymış gibi anlatarak Paranormal  ve dini sebebiyetlere kadar doğaüstü olaylar gibi gösterip bu abartıya çanak tuttular.

Kaynaklar,
1. https://en.wikipedia.org/wiki/Spontaneous_human_combustion
2.https://www.britannica.com/story/is-spontaneous-human-combustion-real
3.https://science.howstuffworks.com/science-vs-myth/unexplained-phenomena/shc1.htm
4.video-national geographic -Spontaneous Human Combustion-doku
5.http://www.askwhy.co.uk/analogiesandconjectures/Spontaneoushc1.php
6.video.2- ZDF`de Terra X Lesch & Co
7.http://www.skepticblog.org/2012/04/04/bad-science-journalism-101/
8.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed?term=%22spontaneous%20human%20combustion%22

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !