Penguenler`deki Tek Eşlilik Evrim Teorisini Çürütüyor mu?
Ocak 15, 2019
0
Penguenler ve Evrim
Denizde balıktı, yüzdü Karaya çıktı, sürüngen oldu, süründü Dört ayaklı oldu, yürüdü Dinozor oldu, iki ayak üzerinde koştu Kanat geliştirdi, kuş oldu, uçtu Tekrar denizlere döndü, kanatları yüzgeç oldu 20 dk nefes almadan 450 metre derine dalabiliyor.Penguenler yaklaşık 15 dakika nefes tutabildikleri su altında yaklaşık 20-25 km/saat hız yapabiliyorlar. Manevra kabiliyetleri çok yüksek. Her dalışlarında yaklaşık 7-8 buz balığı (başparmak büyüklügünde) yiyorlar. Sürekli dalıyorlar. Doğal düşmanları az. Sadece deniz aslanları var. Ancak yavrularına yırtıcı kuşlar da saldırıyor.
Penguenler Evrim Teorisini Çürütüyormuş
ABD'de 70 milyon dolar hasılat yapan "İmparator'un Yürüyüşü" adlı belgeselde penguenlerin, insanlar gibi ahlaki değerlere ve aile kavramına sahip olduğu gösteriliyor.[kaynak]
Penguenler zorlu yaşam şartlarına rağmen, eşlerini terk etmiyor. Dişi yumurtladıktan sonra erkek penguen, yumurtayı kesesinde taşıyarak sıcak kalmasını sağlıyor. Dişi bu sırada tam 110 kilometre yol katederek, 2 ay boyunca eşi ve doğacak yavrusu için yiyecek arıyor. Bu süre içinde de ne erkek ne de dişi kesinlikle 'tek eşlilik' kuralını bozmuyor.
Christian Science Monitör ve National Review gibi muhafazakar yayın organları, 'İmparator penguenleri'nin sadakat ve ahlak temeline dayanan yaşam tarzını, Tanrı'nın varlığının en büyük kanıtı olarak yorumluyor: "Eğer evrim teorisi doğru olsaydı, penguenlerin üreme sistemleri, dünyaya daha çok yavru getirmelerini sağlayarak yaşamlarını kolaylaştırabilirdi. Bir yumurtayı sıcak tutmak için aylarca soğukta aç beklemezlerdi. Fakat penguenler, içgüdülerine bağlı kalarak tek eşli bir yaşamı seçti. Sadakat dolu yaşam biçimleri Tanrı'nın varlığını hissettiklerini gösteriyor. Bu da evrim teorisini çürütüyor."[kaynak]
İmparator Penguen`lerin Yürüyüşü
Üremek için mart ayının başında antartika'nın ilçerine doğru bir yolculuğa çıkıyorlar. Kat etmeleri gereken mesafe yaklaşık 100 km. Kuş olarak nitelendirilen ama uçamayan ve fakat çok iyi yüzen bu hayvanlar bu mesefeyi ne yazık ki yüzerek de kat etmiyorlar. Yolculuk uzun. Ama bu yolculuk kolay değil. Öncelikle yürümeye elverişli olmayan bir vücutları var. En basitinden ortalama 30 kiloluk bir vücudu taşıyan 10-15 cm'lik bacaklar ile atılan 10 cm'lik adımlardan behsediyoruz. Sonra bu yolculuğun sıcaklığın -80 santigrat dereceye kadar düştüğü, rüzgarın hızının zaman zaman 150 km/saat'e kadar yükseldiği, kar fırtınalarının olduğu bir ortamda ve buz üzerinde yapıldığı unutulmamalı. Konu penguenler olunca ne yazık elverişli coğrafya yok.işte yapılan bu yolculuğun veya yaşamak için verilen savaşın değeri de böyle daha iyi anlaşılıyor. simdi adım adım bu yolculuğa bakalım.
Yolculuk başlıyor
Her yıl mart ayının başında yaklaşık 60 bin kadar penguen Antartika'nin içlerine doğru yaklaşık 100 km'lik bir yolculuğa cıkıyor. Bu 100 km'lik yolu gece ve gündüz yürüyerek yaklaşık 3 hafta gibi bir sürede kat ediyorlar. Başka bir deyişle günde ortalama 5 km. Ve nisan ayının ilk günlerinde üreyecekleri ve önlerindeki 9 ayı gecirecekleri, buzların daha kalın olduğu, çevresindeki yükseltiler sebebi ile korucu duvarlar ile çevrildiği söylenebilecek ama yiyecek tek bir şeyin bile olmadığı, görece güvenli (ki genel olarak inatçı birkaç kuş dışında hiçbir predator de bulunmamaktadır) son duraklarına ulaşıyorlar.
Ulaşmak istedikleri yere ulaşır ulaşmaz eşlerini bulup hemen çiftleşiyorlar.Çifleşmenin üzerinden birkaç hafta geçtikten sonra dişiler yumurtluyor. Yumurtalar ayaklar üzerinde, karnın altında taşınmak zorunda.Çünkü buzla temas eder etmez donuyor.
Yumurtlama sonrası vücut ağırlıklarını %30 civarında kaybeden dişiler yumurtaları erkeklere emanet edip hiç vakit kaybetmeden geldikleri yolu bu defa geriye yürümeye başlıyorlar. Amaçları okyanusa ulaşmak ve karınlarını doyurmak. Yaklaşık 3 hafta sonra ise okyanusa varıyorlar ve karınlarını doyurmaya başlıyorlar. Yaklaşık 2 ay boyunca sürekli avlanıyorlar.
Yumurta ayaklarda taşınıyor
Vücut ağırlıkları ikiye katlanıyor. Sonra hadi deyip tabanlara kuvvet aynı yolu geri yürümeye başlıyorlar.Çiftleştikleri ve yumurtladıkları yeri terk etmelerinin üstünden yaklaşık olarak 4 ay geçtikten sonra aynı yere geri dönüyorlar.Bu sırada erkeklerin ayakları üstünde itina ile taşıdığı yumurtalar da birer ikişer çatlamaya başlıyor. Kolaymı 4 ay. Ama bu 4 ay boyunca erkek penguenler hep ayaktalar, ağızlarına tek bir lokma bile girmiyor ve vücut ağırlıklarının yarısını kaybediyorlar... Bu olumsuzluklara bir de Antartika'nın acımasız iklimini ekleyin... Hayvanlar şirin görünüyor ama penguen olmak zor .(ek bilgi; erkek penguenler hiçbirşey yemeden 5 ay boyunca yaşayabiliyorlar. Hem de Antartika'da.)
Zira karınlarını doyurmaya giden dişilerin hepsi geri dönemiyor. Bir kısmı deniz aslanlarının kurbanı oluyor. Bir kısmı ise uzun yürüyüşleri sırasında düştükleri çukurdan çıkamayarak açlıktan ölene kadar orada kalıyor. Tek sorun dişinin ölmesiyle sınırlı değil.Çünkü yaklaşık 4 aydır eşinin dönmesini aç bir şekilde bekleyen erkeğin, açlıktan ölmemek için okyanusa dönmesi gerekiyor. Bu ise geride ya yumurta ya da yeni doğmuş bir Penguen bırakmak demek. Yani ölen her dişi yanında bir de yavru götürüyor.
Eşlerini bulan erkekler çatlamak üzere olan yumurtaları veya halihazırda dünyaya gözlerini açmış yavrularını annelerinin güvenli ayaklarına bırakıp okyanusa doğru yola çıkıyor. Peki o kalabalıkta eşler birbirlerini nasıl buluyor? Seslerinden tanıyorlar tabiki.Gerçi birbirlerinin tıpa tıp aynısı görünen yaklaşık 60 bin penguenin hep bir ağızdan bağırdığı o hengamede birbilerini nasıl buldukları hala muamma ama işte bir şekilde buluyorlar.
Sonuç olarak erkekler yavrularını eşlerine teslim ederek veya arkalarında ölüme terkederek yaklaşık 3 hafta boyunca geceli gündüzlü sürecek yürüyüşlerine aç bir karın ile başlıyorlar.
Dişiler ise depoladıkları besinleri kusarak yavrularını beslemeye başlıyor. Yavruların ağırlığı hızlı bir şekilde artıyor. Okyanusa ulaşan erkekler ise yaklaşık 2 ay boyunca sürekli yiyorlar ve ağırlıkları iki katına çıkıyor. Daha sonra "hadi artık geri dönelim evde hanımlar bekler" deyip aynı yolu yürümeye başlıyorlar. Gerçi artık eskisi kadar uzun bir yol yürümek zorunda değiller çünkü yaklaşan yaz mevsimi sebebi ile erimeye başlayan buzullar yollarının biraz kısalması anlamına geliyor.
Dişiler ise çocuklarına bakmakla meşgul. Ama arada kayıplar da olmuyor değil.Çünkü o soğukta bir yavrunun annesinden iki dakika bile uzak kalması donarak ölmesi demek. Bu arada yavrusunu kaybeden bir dişi, annesini kaybetmiş bir yavruyu evlatlık alabiliyor. Ve hatta kısa bir süre sonra eve gelecek kocasına "çocuğumuz öldü" dememek için olsa gerek başka bir Penguenin yavrusunu bile çalabiliyor.
Yolculuktan dönenler
Tıpkı daha önce dişilerin yolculuğunda olan kayıplar gibi erkeklerin bu yolculuğunda da bir dolu kayıp oluyor. Kalan sağlar bu bölgeye ulaştıklarında gene sesleri aracılığı ile eşlerini buluyor, çocukları ile tanışıyor. Bu noktada ise tam bir aile saadeti karşımıza çıkıyor. Çocuklarına bir süre (yaklasık 1 ay) birlikte bakıyorlar. Sonra hadi bu kadar yeter deyip hep birlikte okyanusa doğru yola çıkıyorlar ve yavrularını bir daha görmemek üzere arkalarında bırakıyorlar. Yani yavrular bu bölgede -ki yaklaşık 20 bin taneler- tek başlarına(!) kalıyorlar. Hatta eşler de birbirinden ayrılıyor ve herkes kendi yoluna gidiyor.
Bu sırada yaklaşan yaz mevsimi ile eriyen buzullar sonucu okyanus Antartika içlerine kadar ulaşıyor. Hatta kış mevsiminin başında penguenlerin binbir zorluk ile kat ettikleri o 100 km'lik yol yer yer 100 m'ye kadar iniyor. Haliyle yaklaşık 6 aylık olan yavrular da çok yol yürümek zorunda kalmadan okyanus ile tanışıp kendi karınlarını doyurmaya başlıyorlar.Önlerindeki 4 yıl boyunca da kafalarına göre takılıyorlar. Daha sonra sağ kalanlar tıpkı anne ve babalarının yaptığı gibi toplanarak 4 yıl önce doğdukları yere doğru diger penguenlerle birlikte yolculuğa çıkıyorlar ve önlerinde kalan yaklaşık 15-16 yıllık hayatları boyunca her yıl bunu tekrarlıyorlar...
Penguenler Evrim Teorisini Çürütüyor mu?
Penguenlerin Yürüyüşü adlı Fransız belgeseli, Amerikalı muhafazakarların gözdesi olmuştu.İsa’nın Çilesi filminden çok keyif aldıkları için, imparator penguenlerinin zorlu üreme savaşını konu alan filme de ‘Penguenlerin Çilesi’ adını koymuşlardı. Filmi pek sevmişler, çünkü tek eşlilik, kürtaja karşı yaşamın değeri ve evrim teorisine karşı ‘akıllı tasarım’ gibi muhafazakar değerleri savunuyormuş.
Bunlar iyi güzel de, penguenler aslında onların bildikleri gibi değil...
Bir örnek videoda aldatılan kendini aşağılanmış hisseden koca penguenin yıkıldığı an ve sonrasında sevgilisi ile yuvayı terkeden dişi pengueni izledik.[kaynak]
Filmin dar penceresinden bakınca pek mazbut görünen bu hayvanların dünyasında başka cinsel tercihler de var; eşcinsellik gibi. Kaldı ki, onların üreme mevsimi boyunca devam eden tek eşliliği de tamamen doğanın dayatması. Yani içgüdüsel.Olay, Almanya’nın Bremerhaven Hayvanat Bahçesi’nde geçiyor. Bahçede Humboldt cinsi beş çift penguen var. Doğal olarak üresinler ve sayıları artsın isteniyor. Ancak hayvanlar oralı bile değil. Aile kurmak gibi bir niyetleri yok. Çok geçmeden, aile kurmaları beklenen üç çiftin aslında gay olduğu anlaşılıyor. Bunun üzerine, İsveç’teki bir hayvanat bahçesinden, pek ateşli oldukları söylenen dört dişi pengueni Bremerhaven’e getirtmek için girişim başlatılıyor. Bu haber duyulur duyulmaz da gay ve lezbiyen dernekleri ayaklanıyor. Gay penguenler zorla heteroseksüel yapılacak diye kıyamet kopuyor. Hayvanat bahçesine protesto mesajları yağıyor ve sonunda kentin belediye başkanı, ‘Bırakınız gay kalsınlar’ diyerek hayvanları İsveç’ten ithal dişilerle yüzleşme eziyetinden kurtarıyor.[kaynak]
New York’taki Central Park Hayvanat Bahçesi ise çok daha tutkulu bir aşka sahne oluyor. Roy ve Silo adlı, çeneden çizgili tipte iki gay penguen aktif biçimde birlikte yaşıyor. Bugüne kadar bütün cazip dişileri reddeden Roy ve Silo, yakın gözlemcilerin anlattığına göre birbirlerine sarılıp oynaşırken kendilerinden geçiyorlar. Üstelik aile kurmaya da hevesliler. Yumurta diye, taşların üstüne kuluçkaya yatmaya filan kalkışıyorlar.[kaynak]
İşte bu noktada, Alman disiplinine maruz kalan Bremerhaven’deki penguenlerden daha şanslı oldukları ortaya çıkıyor. Çünkü hayvanat bahçesi Roy ve Silo’ya hazır döllenmiş bir yumurta sunuyor, onlar da aynı dişi ve erkek penguenlerin yaptığı gibi sırayla kuluçkaya yatarak, bir yavru dünyaya getiriyorlar. Kıza Tango adı veriliyor.Amerikalı muhafazakarlar muhtemelen bu hikayeleri duymamış olmalı ki, Fransız yönetmen Luc Jacquet’nin çektiği Penguenlerin Yürüyüşü filminden kendi Hıristiyan değerlerine uygun bazı etik sonuçlar çıkarmaya; belgeseli, ‘tek eşlilik doğa yasasıdır’ belgesine dönüştürmeye çalışıyorlar. Önce World Magazine’den Andrew Coffin, dişi ve erkek penguenlerin, yumurta kutup soğuğunda donmasın diye nöbetleşe kuluçkaya yatmasını ‘akıllı tasarım’ teorisini destekleyecek kuvvetli bir vaka olarak gösteriyor.[kaynak]
Malum Başkan Bush’un da evrim teorisine karşı bu tezi desteklediği biliniyor. Sonra Cumhuriyetçi Partili gençlerin bir araya geldiği bir konferansta aynı konu gündeme geliyor. Muhafazakar Hıristiyan değerlerini savunan The National Review adlı derginin editörü burada yaptığı konuşmada gençlere Penguenlerin Yürüyüşü belgeselini izlemelerini salık veriyor; ‘Çünkü bu film tek eşliliği teşvik ediyor. Akıllı tasarım teorisi için çok sağlam bir zemin bulduk’ diyor.Sonra bütün tutucular, penguen gerçeğini hiç araştırmadan bu zemine tutunuyor. [kaynak]
Bazı kilise grupları, penguenlerin çektiği eziyeti görünce, İsa’nın Çilesi’nden sonra en çok sevdikleri bu filme Penguenlerin Çilesi adını veriyorlar.Bu hareket karşısında, gay haklarını savunan liberal sol da boş durmuyor. Bir blog yazarı şu iddiada bulunuyor: ‘California Hayvanat Bahçesi’ndeki gay penguen çift öyle mükemmel kuluçkaya yatıyor ki, heteroseksüel penguenlerin yumurtalarını alıp onların yuvasına koyuyorlar. Heteroların altına da yumurta zannetsinler diye kaya parçası veriyorlar.’
Eksi 60 Derecede Yaşam Mücadelesi
Tabii ki kimse tek eşliliğe karşı değil. Ancak filmde zorlu yaşam koşulları anlatılan penguenlerin, tek eşliliği düstur edinmiş gibi algılanması da gülünç. İster gay, isterse çok ahlaklı heteroseksüeller olsunlar, penguenlerin yaşamını insan değerleriyle karşılaştırmak çok absürd. Çünkü Antarktika’da ölüm-kalım mücadelesi veren o hayvanların türlerini devam ettirebilmek için başka çaresi yok. Bulundukları doğal ortamda çoğalabilmeleri için yılda sadece bir üreme dönemi boyunca aile bağlılığı sergilemek zorundalar. Yani bu, doğanın kurgusu içinde içgüdüsel bir davranış. Ve yavru yumurtadan çıktıktan sonra beraberliğe devam eden çiftlerin oranı sadece yüzde 20. Üreme tamamlandıktan sonra seri bir şekilde eş değiştirdikleri biliniyor. Erkeğin de kuluçkaya yatması, tamamen ayakta kalabilme savaşıyla ilgili. Çünkü yumurtayı sıcak tutarken hem dişi hem de erkeğin aynı anda beslenebilmesi mümkün değil. Dişi yumurtladıktan sonra hemen olay yerini terk ediyor. Erkek yumurta donmasın diye kuluçka nöbetindeyken, dişisi beslenmek için uzaklaşıyor. Bu sırada erkek, eksi 60 derece soğukta, ağzına tek lokma girmeden, vücudunda depoladığı besinlerle idare ederek, kuluçkada bekliyor ve dişi döndüğünde vücut ağırlığının yüzde 50’sini kaybetmiş oluyor. Sonra yavru 150 günlük oluncaya kadar penguen çiftinin anne-baba sorumluluğu devam eriyor. Süre dolunca da yavru terk ediliyor. Bu tablonun, insanın aile değerlerine hiç benzemediği kesin. Çünkü onların dünyası tamamen içgüdüsel. Ve çok ilginç, kutup ortamından koptukları zaman o içgüdülerden de kopabiliyorlar. Mesela geçen temmuz ayında dişi penguen Zurita’nın başına gelen olay, bu kopuşun kanıtı. ABD’nin Chicago kentindeki Brookfield Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan Zurita yumurtladıktan sonra eşi Gazpacho tarafından terk ediliyor. Hayvan, ‘nasıl olsa buzul ortamında değiliz, o tek başına da yumurtaya bakar’ mı dedi, nedir bilinmez, Zurita’nın semtine bile uğramıyor. İçgüdülerine sadık kaldığı anlaşılan Zurita, kuluçka için ille bir erkek de lazım diye, diğer erkek penguenlere yanaşmaya çalışıyor. Ancak dişilerin saldırısına uğruyor. Hayvanat bahçesindeki biyologlar, bu işte Gazpacho’nun bir kabahati olmadığını, çünkü eşiyle birlikte kuluçka bilincine sahip olamayacak kadar genç olduğunu ileri sürüyorlar. Neticede 42 günlük kuluçka dönemi boyunca Zurita’ya yardımcı olup, elleriyle besliyorlar. Ve Zurita, erkeğin yardımı olmadan bir yavru dünyaya getiren ilk Humboldt cinsi penguen oluyor.[kaynak]
Kaynaklar,
1.https://www.youtube.com/watch?v=xAZAsQ2VeFA
2.http://www.gazetevatan.com/penguenler-evrim-teorisini-curutuyor-mu--60771-dunya/
3.https://www.youtube.com/watch?v=QGcF73owxpI
4.https://www.stern.de/panorama/wissen/natur/schwule-pinguine-wahre-liebe-nur-unter-maennern-3497622.html
5.https://en.wikipedia.org/wiki/Roy_and_Silo
6.https://www.theguardian.com/uk/2005/sep/18/usa.filmnews
7.https://www.nytimes.com/2005/09/13/science/march-of-the-conservatives-penguin-film-as-political-fodder.html
8.https://www.abc.net.au/news/2005-07-03/abandoned-penguin-becomes-single-mother/2049910
Tags