Zaman Neden Biz Yaşlandıkça Daha Hızlı Akar?
Ocak 24, 2019
0
Einstein ve zaman
Bir eğlence sırasında zaman oldukça çabuk geçiyorken sıkıcı bir konferans bir türlü bitmek bilmez. Einstein, “Güzel bir kızla beraber geçirdiğiniz iki saat size bir dakika gibi gelir ama sıcak bir sobanın üstüne bir dakikalığına otursanız bu size iki saat gibi gelir; görecelilik işte budur” der. Hâlbuki zamanın akış hızını değiştirdiği filan yok; değişen, zaman algımız. Soğuk, metal ve ruhsuz bir saate göre zaman hep aynı akıcılıkta. Algı bir yorumdur. Duyu organlarından mahrum “Condillac Heykeli” metaforundan yola çıkarsak dışımızdaki dünyanın zihinsel temsillerinin oluşabilmesi için zihnimizin dış dünyayla temasa geçmesi gerekir ki buna aracılık eden şey duyularımızdır. Dış dünyaya ait herhangi bir uyaranın duyu organları üzerindeki etkisi bir sinyale dönüştürülür ve beyne taşınır. Bu sinyal işlendikten sonra duyumsanan şeyin ne olduğuna karar verilir. Son karar aslında bir yorumdur ve bu özellik zaman algısı için de geçerlidir.
Discover Magazine makalesi
Discover Magazine isimli bilim dergisinin makalesine göre zamanın hızı da algıyla ilgili olduğu için artabilir.[kaynak]
Duke Üniversitesi psikoloji ve sinir bilimi bölümünden profesör Warren H. Meck'in belirttiğine göre, insanlar yaşlandıkça zaman göreceli olarak hızlanıyor. Yapılan deneyde 20'li yaşlardaki bir guruptan ve 60 ve üstü yaşlardaki diğer gurup insandan "1 dakika" geçtikten sonra haber vermeleri isteniyor. Kronometre ile insanların tepkileri ölçülüyor. 20'li yaşlarındaki gurup 55, 60, 65 saniye gibi 1 dakikaya çok yakın cevaplar verirlerken, 60 ve üstü guruptaki insanların tepkileri 75,80 ve hatta 90 saniye olabiliyor. Profesör bunun sebebinin tam bilememekle beraber beyinin reaksiyona verdiği tepki olduğunu tahmin ediyor. Örneklemek için de çocukken yaz tatillerinin inanılmaz uzun olduğunu ve anlata anlata bitirilemediğini, 1 aylık tatilin sanki 3-4 aymış gibi geldiğini söylüyor ( ki buraya ben de katılıyorum). Bunun sebebi, beynin yeni karşılaştığı olaylar ve durumlar için daha fazla enerji harcaması. Yaşlandıkça insan daha az yenilikle karşılaştığı için, beyin ilerleyen yaşlarda gördüğü bir şeye, tanımaktan daha az enerji harcıyor. böylece yaşlandıkça yapılan aktiviteler daha kısa sürüyormuş hissi uyandırıyor. Sonuçta, yaşlandıkça zaman genç halimize nispeten daha hızlı geçiyor.[kaynak]
Robert B Sothern`e göre zaman algısı
Amerikan biyolog Robert B Sothern zaman algısındaki değişimi kendi yaşamında sınamak için son 45 yılını bu konuyu incelemeye ayırdı. Günde beş kez ateşini ve tansiyonunu ölçen Sothern aynı zamanda bir dakikanın geçiş süresine dair tahminlerini kaydediyordu. Tatildeyken bile bu işlemleri hiç ihmal etmedi. Asıl ilgilendiği konu, tıbbi tedavilerin uygulandığı zamanın tedavinin etkisini artıracak şekilde düzenlenmesinin mümkün olup olmadığıydı. Çoğu araştırmacı bu konuya şüpheyle yaklaşıyordu. Sothern, yaşı ilerledikçe zamanın daha hızlı aktığı hissine kapıldığını fark etti.
Zaman algısı, hala birçok açıdan bilinmezliğini koruyor. Beynimizde zaman algısına yönelik özel bir bölüm tespit edilmedi. 24 saat içinde uyuma ve uyanma döngümüzü belirleyen bir vücut saatimiz var. Fakat bu sadece günlük ritmi düzenliyor; saniyelerin, dakikaların ya da yılların akışıyla ilgili tahminlerimizde herhangi bir rolü yok.
Fakat farklı hastalıklardan elde edilen bulgular, beynimizde en az dört bölgenin zaman algımızda rolü olabileceğini gösteriyor. Örneğin ADHD (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) hastaları için zaman yavaş geçiyor. Yani beş dakika oturduklarında daha uzun süre oturduklarını sanıyorlar. Bu veriler zaman algısının beyindeki dopamin sistemiyle bağlantılı olduğuna işaret ediyor.
Rutini bozmak
Orta yaşlarda zamanın daha hızlı aktığı düşüncesi aslında bir efsaneden ibaret. Bu konu hangi zaman dilimini ele aldığımıza bağlı. Zaman algısıyla ilgili araştırmalarda, orta yaş grubundaki insanlar saatlerin ve günlerin normal geçtiğini, ama yılların hızlı aktığını söylüyorlar.
Bu algıya neden olan şey, zamanı iki şekilde değerlendirmeye tabi tutmamızdır: İçinde olduğumuz anda zamanın akışına bakmak ve geçmişe yönelik olarak bakmak.
Genelde bu iki algı birbiriyle uyumludur; ama bazen uyumsuz hale gelir. Yaşlanma buna örnektir. Günler ortalama hızda seyrediyor gibidir; ama aylar ve yıllara göre düşününce ne çabuk geçtiğini görürüz. Bunun nedenlerinden biri, yaşımız ilerledikçe daha az yeni deneyimlerimiz olması, hayatın daha fazla rutinleşmesidir. Zamanı ölçerken yeni anılarımızın sayısını hesapladığımız için ortalama bir ay ya da yıl daha hızlı geçiyormuş hissine kapılırız.
Bunun da çaresi var. Eğer hafta sonu tatilinizin yavaş geçmesini istiyorsanız evde televizyon karşısında geçirmeyin gününüzü. Yeni şeyler deneyin. Pazar gecesi dönüp baktığınızda o iki günün uzun geldiğini göreceksiniz.
Peki zamanı gerçekten yavaşlatmak istiyor muyuz? Veriler, zamanın yavaş geçtiği hissine kapıldığımız anların ateşler içinde yattığımız, reddedilme duygusuna kapıldığımız ya da depresyonda olduğumuz dönemleri de içerdiğini gösteriyor.
O halde, ne kadar şaşırtıcı ya da sinir bozucu olsa da, hayatın hızlı aktığı hissini, en azından her şeyin yolunda olduğunun göstergesi olarak düşünmek lazım.[kaynak]
Kaynaklar,
1.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4870863/
2.http://www.bbc.com/future/story/20120709-does-life-speed-up-as-you-age
3.Video-SciShow Psych-https://www.youtube.com/watch?v=-jXWiOMTNVI
4.http://blogs.discovermagazine.com/crux/2016/08/11/why-time-flies-older-you-get/#.XEj1HWlCfIU
Tags