Corona Virüsünü Pasteur Enstitüsü 2004’te Üretti Mi?
Çin'in Hubei eyaletindeki Wuhan kentinde başlayan corona virüsü ile ilgili sosyal medyada hızla yayılan bir iddia gündemi değiştirdi... Sosyal medyada bir kullanıcının ortaya attığı videoda merkezi Paris'te olan Pasteur Enstitüsü'nün 2004 yılında corona virüsünü ürettiği iddia edildi. Milyonlarca insanın paylaştığı ve komplo teorileri oluşturduğu iddia ile ilgili yalanlama Pasteur Enstitüsü'nden geldi.
Fransa’nın saygın bilim ve araştırma kuruluşlarından Pasteur
Enstitüsü’nün corona virüsünü 2004 yılında geliştirdiğine yönelik bir
iddia sosyal medyada gündem oldu… YouTube ve Facebook üzerinde paylaşım
rekoru kıran ve milyonlarca insanın izlediği iddia sosyal medyada yeni
komplo teorilerinin de ortaya çıkmasına sebep oldu.
İsmini mikrobiyolog Louis Pasteur’dan alan Pasteur Enstitüsü hakkında
Fransızca konuşan bir adam, 20 dakika boyunca enstitünün 2004 yılında
corona virüsünü geliştirdiğini ve virüsle ilgili Avrupa’da aldığı
patentleri anlatıyor. Geçen yıl Fransa’yı karıştıran sarı yelekliler
gösterilerine de katıldığını söyleyen adam, Pasteur Enstitüsü’nün
aşısını daha fazla satmak için böyle bir hamle yaptığını iddia etti.
“EP 1694 829 B1” isimli patenti elinde kameraya gösteren adam, “Biz bu
hastalığın gelmesine izin verdik ki daha fazla insan enfekte olsun ve
daha sonra Pasteur Enstitüsü bir aşı üreterek para kazansın. Bu aşıyı
kimler alacak? Parası olanlar” dedi.
Ayrıca çocuklarda virüsün etkili olmamasının sebebini de; kızamık aşısına bağlıyor.Enstitünün bulacağı aşının büyük bir bölümü kızamık aşısının içeriğini barındırdığından bahsediyor.
2013 yılı itibarıyla dünyadaki çocukların yaklaşık % 85'i bu aşıyı vurulmuştur. 2008 yılında en az 192 ülke iki doz uygulamıştır. İlk kez 1963 yılında kullanılmıştır.Kızamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) kombine aşısı ilk kez 1971'de piyasaya çıkmıştır. Su çiçeği aşısı da MMRV aşısı vererek bunlara eklenmiştir.
Kızamık aşısı virüse karşı antikor oluşmasını hedefler ve oluşan antikorlar sadece çocukluk döneminde değil yetişkinlik döneminde de koruyucudurlar.
Kızamık aşısı 1970'lerde zorunlu aşı kapsamına girdi ve 50 yaş üzeri kişiler muhtemelen bu aşıyı yaptırmamış. Ancak, sars-cov-2 enfeksiyonlarında 50 yaş sınırı diye bir şey yok. Kızamık virüsü ve coronavirüsler çok farklı antijenik yapılara sahipler. 50 yaş üzeri kişilerde de 20 yaşındakilerde de hastalık asemptomatik geçirilebiliyor ve bu virüse spefisik antikorlar oluşuyor. Yani kızamık antikorları 50 yaş altındaki kişilerde koruyucu olup virüsü yok etmiş olsa coronavirüs'e karşı spesifik ıg oluşumu neden olsun?
Ayrıca çocuklarda virüsün etkili olmamasının sebebini de; kızamık aşısına bağlıyor.Enstitünün bulacağı aşının büyük bir bölümü kızamık aşısının içeriğini barındırdığından bahsediyor.
2013 yılı itibarıyla dünyadaki çocukların yaklaşık % 85'i bu aşıyı vurulmuştur. 2008 yılında en az 192 ülke iki doz uygulamıştır. İlk kez 1963 yılında kullanılmıştır.Kızamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) kombine aşısı ilk kez 1971'de piyasaya çıkmıştır. Su çiçeği aşısı da MMRV aşısı vererek bunlara eklenmiştir.
Kızamık aşısı virüse karşı antikor oluşmasını hedefler ve oluşan antikorlar sadece çocukluk döneminde değil yetişkinlik döneminde de koruyucudurlar.
Kızamık aşısı 1970'lerde zorunlu aşı kapsamına girdi ve 50 yaş üzeri kişiler muhtemelen bu aşıyı yaptırmamış. Ancak, sars-cov-2 enfeksiyonlarında 50 yaş sınırı diye bir şey yok. Kızamık virüsü ve coronavirüsler çok farklı antijenik yapılara sahipler. 50 yaş üzeri kişilerde de 20 yaşındakilerde de hastalık asemptomatik geçirilebiliyor ve bu virüse spefisik antikorlar oluşuyor. Yani kızamık antikorları 50 yaş altındaki kişilerde koruyucu olup virüsü yok etmiş olsa coronavirüs'e karşı spesifik ıg oluşumu neden olsun?
Yalanlama gecikmedi
Sosyal medyada gündemi değiştiren bu video ile ilgili en net yalanlama ise Pasteur Enstitüsü’nden geldi. Kurumun resmi Facebook sayfasında paylaşılan açıklamada, Virüs ve Bağışıklık Sistemi Araştırmaları Direktörü Profesör Olivier Schwartz iddiaları yalanladı. Schwartz, “Covid-19’un genomunu analiz ediyoruz ve onaylanmış corona virüsü vakalarından alınan örnekler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Pasteur Enstitüsü’nün bilim insanlarının enfeksiyona sebep olan virüse erişimleri var. Virüsün izolasyonu, hastalığın çaresi ve ilacını oluşturmak için önemli bir adım” dedi.
Profesör Schwartz cuma günü yayınladığı açıklamada, “Kurumumuzun virüsü
‘icat ettiği’ne dair iddialar gerçeği yansıtmıyor. Amacımız bir çare
bulabilmek için virüs üzerinde çalışarak onu izole etmek” dedi.
Schwartz, iddiayı ortaya atanların koronavirüsün bir çok tipi olduğu
gerçeğini bilmediğini altını çizerek, "Bunlar tamamen fanteziye dayanan
hayal ürünü haberler. Haberi yayan, koranavirüsün, kimse tarafından
bilinmediğini ortaya atarken, bir çok tip koranavirüs tipi olduğundan
bile haberdar bile değil." dedi.
Belge Sars ile alakalı
Fransız basınında yer alan
haberlerde ise ismi açıklanmayan komplo teorisyeninin iddiasının gerçek
olmadığı belgelerle kanıtlandı. Zira komplo teorisyeninin gösterdiği
patent, Kasım 2002 ile Temmuz 2003 yılları arasında 28 ülkede 774
kişinin ölmesine sebep olan önceki SARS hastalığı için alınmış bir patentti.
Yeni bir virüs üretip onun patentini almanız söz konusu değildir. Söz konusu olabilecek tek şey, bilinen bir virüsün sahip olduğu ve daha önce izole edilememiş bir strain'i izole etmenizdir çünkü virüslerin tanısı ve tedavisi izole edilen strain'ler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Patentte bu açıklanıyor zaten.Makaleye göre izole edilmiş strain Vietnam'daki bir Fransız hastanesinde tedavi gören bir hastadan alınan örnekten elde edilmiş.
SARS-CoV2 labaratuvarda üretilmedi
Covid-19 hayatımıza girdiği andan itibaren virüsün laboratuvar ortamında üretildiğine dair birçok komplo teorisi üretildi. Ancak hiçbiri için bir kanıt gösterilemedi. Diğer yandan yönde SARS-CoV2’nin labarutuvar üretimi olmadığına dair makale yayınlandı. Nature dergisinde yayınlanan bir makalede, SARS-CoV2’nin genetik dizileri analiz edildi ve virüsün laboratuvar ortamında üretilmediğini gösteren güçlü kanıtlar sunuldu.Konu hakkında makalemiz bulunuyor.
Yeni bir virüs üretip onun patentini almanız söz konusu değildir. Söz konusu olabilecek tek şey, bilinen bir virüsün sahip olduğu ve daha önce izole edilememiş bir strain'i izole etmenizdir çünkü virüslerin tanısı ve tedavisi izole edilen strain'ler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Patentte bu açıklanıyor zaten.Makaleye göre izole edilmiş strain Vietnam'daki bir Fransız hastanesinde tedavi gören bir hastadan alınan örnekten elde edilmiş.
SARS-CoV2 labaratuvarda üretilmedi
Covid-19 hayatımıza girdiği andan itibaren virüsün laboratuvar ortamında üretildiğine dair birçok komplo teorisi üretildi. Ancak hiçbiri için bir kanıt gösterilemedi. Diğer yandan yönde SARS-CoV2’nin labarutuvar üretimi olmadığına dair makale yayınlandı. Nature dergisinde yayınlanan bir makalede, SARS-CoV2’nin genetik dizileri analiz edildi ve virüsün laboratuvar ortamında üretilmediğini gösteren güçlü kanıtlar sunuldu.Konu hakkında makalemiz bulunuyor.
1.Video-Institue Pasteur-https://www.youtube.com/watch?v=UVQBjPRX9vw
2.https://cernbilim.blogspot.com/2020/03/bilime-gore-covid-19-tamamen-evrim.html
3.https://www.20minutes.fr/high-tech/2742775-20200318-coronavirus-non-covid-19-brevete-institut-pasteur-2004
4.https://www.pasteur.fr/en/coronavirus-institut-pasteur-warns-against-false-information-circulating-social-media
5.http://www.ngazete.com/d/file/corona-sars-cov-2-virus-patent-epo-abstract.pdf