Atom Çarpıştırıcısına Kafanızı Sokarsanız Ne Olur?
Lazer silahı çizgi filmlerinde yada
çizgi roman evreninde kötü karakterler için önemli bir infaz aracı
gibi görünse de, gerçekte ne olacağını artık biliyoruz çünkü birisi 1970'lerin
sonunda parçacık hızlandırıcısının içine kafasını sokmuştu.Kafasından bir insanı öldürecek kadar kuvvetli bir lazer ışını geçmesine rağmen hala hayata devam eden adam Anatoli Bugorski.
Önce “Atom çarpıştırıcısı” nedir,kısaca bir göz atalım.Buna parçacık hızlandırıcısı da deniliyor. Fizikçiler atom altı
parçacıkları inceleyebilmek için onları çok güçlü mıknatısların
yardımıyla hızlandırıyor ve sonra da çarpıştırıyor. Atomları hızlandırmak için de dairesel yapılar inşa ediliyor.Atomların bu kadar hızlı gidebilmesi için çok büyük bir makine yapmak gerekiyor.Ayriyetten ışık hızına yaklaşmaları gerekiyor.
Günümüzde yapılan en güçlü, en büyük makine, Cern’deki “Büyük Hadron Çarpıştırıcısı.” 27 km uzunluğunda devasa bir tünel şeklinde yerin 175 metre altında uzanıyor. Atomaltı parçacıkları ışığa yakın hızlarda çarpıştırmak evrenin en büyük gizemlerini aydınlatmak için son derece önemli.
Atom çarpıştırıcıları bilim dünyasında çok popüler olsa da bizim dünyamızda genellikle anlaşılması zor araçlar olarak algılanıyor.Konuyu anlatan fizikçiler kara tahtalara yazılmış denklemlerle kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar.
25 Haziran 1942'de dünyaya gelen Anatoli, 1978 yılına kadar Rusya'nın Protnivo kentindeki Yüksek Enerji Fiziği Entitüsü'nde görev yaptı. Bu merkez hala Rusya'daki en büyük parçacık hızlandırma deneylerinden birisine ev sahipliği yapıyor. Bugorski'ye işini bıraktıran şey ise hayatına mal olması gereken bir kazaydı.Çünkü kendisi 1978’de Sovyetler Birliği’nin en büyük parçacık hızlandırıcısının içine kafasını soktu. Sıcak bir Temmuz günü Moskova yakınlarındaki Protvino’da U-70 proton synchrotronunda bir arıza meydana geldi. Arızanın ne olduğunu merak eden Bugorski kafasını makineden içeri soktu. Fakat makine aslında çalışmaya devam ediyordu. Onun çalışmakta olduğunu gösteren güvenlik sistemi devre dışı kalmıştı. Basit bir uyarı ampülü patlamıştı. Dolayısıyla kafasını soktuğu tünelin içinde neredeyse ışık hızında giden proton ışınları kafasının arkasından girdi, beyninden geçerek burnundan çıktı. Bugorski hiç acı hissetmedi. Fakat büyük bir parlama gördü. Kendi ifadesiyle “binlerce güneşten daha parlak bir flaş.”
O anda makinenin çalıştığını ve kafasının içinden proton ışınlarının geçtiğini anladı ama kimseye bir şey söylemedi. Onun yerine sakince işini bitirdi, kayıt defterine parçacık hızlandırıcı tüneli ziyaret ettiği notunu düştü ve evine gitti. Uykusuz geçen bir gecenin ardından yüzünün sol tarafı kabarmaya başladı. Bunun üzerine doktora giderek olanları anlattı ve hemen Moskova’da radyasyon zehirlenmesine maruz kalanların tedavi edildiği bir hastaneye gönderildi.
Kazadan sonra Anatoli Bugorski’nin şişmiş yüzünü görüyoruz. Sağdaki görselde, proton ışınının kafatasındaki rotasını göstermektedir.
Kendisinin 200.000 rad radyasyona maruz kaldığı anlaşıldı. Bugüne kadar yaşayan hiç kimse ışık hızında hareket eden parçacıkların oluşturduğu böylesi bir radyasyonla karşılaşmamıştı. Şöyle bir kıyaslama yapabiliriz: göğüs röntgeni çektirdiğinizde 0.002 rad’a maruz kalıyorsunuz. İşte bunun 100 milyon katı onun kafasından geçmiş. Normalde 500-600 rad bir insanı öldürmeye yeterli.Bu değerin yaklaşık 400 katındaki radyasyon miktarına sahip rakam. Kaldırıldığı klinikteki doktorlar en çok iki hafta içerisinde gerçekleşecek ölümünü beklerken bir yandan da kafasını incelemeye başladılar.
Birkaç gün sonra kafasının arkasındaki deri ve sol burnu soyulmaya başladı, sol kulağı sağır oldu ve ışının geçtiği yerler -kafatası, beyin dokuları- görülebilir hale geldi. Bu bölge yanmaya devam etti ama Anatoli Bugorski ölmedi. Sadece iki yıl sonra o bölgedeki sinirler gidince kafasının sol tarafı felç oldu.
Eğer Bugorski ilk iki hafta ya da iki yıl içinde ölseydi, bu olayı muhtemelen hiçbirimiz duymayacaktık. Sovyetler Birliği’ndeki Çernobil faciasını hatırlayacak olursak bu konularda ne kadar ketum olduklarını anlarız.Eğer henüz izlemediyseniz bunu en iyi anlatan HBO `nun ödüllü "Çernobil" mini dizisini mutlaka izlemenizi tavsiye ederiz.
Ama o hayatta kalmaya ve bilimsel araştırmalar yapmaya devam etti. 10 yıldan uzun bir süre boyunca başına gelenleri kimseye anlatamadı. 1996’da ücretsiz ilaç alabilmek için yaptığı “engellilik başvurusu” kabul edilmedi. 2007’de yazılmış bir makaleye göre Batı dünyasındaki araştırmacılarla birlikte çalışmak istedi ancak maddi gücü yetmediği için yaşadığı kent Protvino’dan ayrılamadı. 2020 yılı itibariyle hala hayatta ve orada yaşamaya devam ediyor.
Olaydan çıkarılan en garip keşiflerden biri, proton ışınlarının cilt kırışıklıklarını önleyebileceğidir, çünkü Bugorski'nin ışının yükünü alan yüzünün yarısı, hiç yaşlanmamış gibi görünüyor.Yüzünün felç olmuş sol tarafında adeta zaman durmuş gibi, hala genç görünüyor.
Sonuç olarak, kafanızı bir parçacık hızlandırıcısının içine sokarsanız, kafatasınızın içinden yanık deliğine, maruz kalacaksınız.Ya da Bugorski gibi şanslıysanız, kafanızda delik olmayacak ancak diğer sağlık sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalacaksınız.Doku hasarı,hücre hasarı yada radyasyon zehirlenmesi olası senaryolardan birkaçı.Alttaki videoda olası sağlık sorunları detaylıca anlatılıyor.
Bugorski radyasyonun Lob ve hipokampus bölümünden geçmemesinden dolayı şanslıydı.Ayriyetten o gün daha zayıf olan U-70 proton synchrotronunu bugünkü daha güçlü olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı ile kıyaslayamayız.
Ancak hikayeden çıkarılacak en net ders: lütfen kafanızı bir parçacık hızlandırıcısının içine asla sokmayın.
Kaynaklar
1.https://www.amusingplanet.com/2020/02/anatoli-bugorski-man-who-stuck-his-head.html
2.https://www.wired.com/1997/12/science-2/
3.https://web.archive.org/web/20120425115650/http://www.eco-pravda.ru/page.php?al=bugorsky_casus
4.https://www.sciencealert.com/what-would-happen-if-you-stuck-your-head-inside-a-particle-accelerator
5.Video-Unveiled- https://www.youtube.com/watch?v=c_hPhcdYa5o
6.https://barisozcan.com/atom-carpistiricisina-kafanizi-sokarsaniz-ne-olur/