Video da Türkce altyazı mevcuttur.Videodaki altyazı seceneginden Türkce altyazı ayarlayabilirsiniz.
Her yıl kalp krizinden dünya genelinde 7 milyon kisi hayatini kaybediyor.Ve kalp dolasım sistemi hastalıkları ,Kalp krizleri ve çarpıntı hastalıkları yüksek oranda ölümlere neden oluyor.Kalp krizi nelere yol açıyor?Yukardaki videoda izleyin.
Kalp Krizi Neden Olur?
Yaklaşık olarak insanın yumruğu kadar olan kas kümesi, günde 40
varili dolduracak kadar kan pompalar. Kalbimiz sadece vücudu değil
kendisini de oksijenle besler. Kanın içinde
bulunan alyuvarlar, oksijene yapışarak tüm vücudu dolaşır ve bu şekilde
tüm doku ve organlarımızın oksijen ihtiyacı giderilir.
Kalbimizin yüzeyi kaslar, kılcal damarlar ve koroner atardamarlarla
kaplıdır. Kalbimizin duvarları birlikte kasılıp gevşeyen 50 milyon
elastik kas hücresinden oluşur.
Kalbimiz an be an vücudumuzun gereksinimlerini karşılayacak şekilde
tasarlanmıştır. Hareketsiz oturduÄŸumuzda 70′ ten fazla atması gerekmez.
Onun dışında kalbimiz, kendi güç kaynağına sahip olan tek organdır.
Duvarlarının ardına gizlenmiş bir hız ayarlayıcısı, kalbin düzenli
atmasını sağlayan elektrik sinyallerini üretir. Spor yapmaya
baÅŸladığımız zaman ise dakikada 70 olan kalp atışımız 2′ ye hatta 3′ e
katlanır. Bunun sebebi ise kaslarımızın oksijene ihtiyacı olmasıdır.
Koroner
damarlarda bulunan kum tanesi kadar bile olmayan tümör, hemen hemen
tamamı kolesterolden oluşmuştur. Normal olarak çalışabilmesi için
vücudun kolesterole ihtiyacı vardır. İhtiyacımız olan kolesterolün büyük
bir kısmı karaciğer tarafından sağlanır. Fazla kolesterol ise kana
karışır. Küçük miktarlar güvenle taşınabilirler. Fakat fazla olduğu
taktirde bu yağ damlaları kanı zehirlemeye başlarlar. Bu fazla olan yağ
damlaları koroner atardamardaki ince çatlaklara takılıp kalırlar ve yağ
dolu bir tümör yani bir plaka oluştururlar. Bu plaka yıllar geçtikçe
damarın içine doğru büyür ve yavaş yavaş kan akışı engellenmeye başlar.
Bunun sonucu olarak kalbin bazı bölgeleri oksijensiz kalmaya başlar.
Vücut, buna bir tepki oluşturarak oksijensiz kalan bölgelere damarlar
açarak doğal by-passı gerçekleştirir.
Nabzımız
arttığında ise kan, hastalıklı koroner damarlardan geçerken büyük bir
basınç altında geçer. Kan hücreleri normal hızının 5 katı hıza
ulaşırlar. Buna müteakip plakaların etrafında helezonlar ve girdaplar
oluştururlar. Bu basınca dayanamayan plakalardan küçük parçalar kopar ve
alyuvarlar kopan yerlerin üstünü birkaç dakika içinde kapatarak
pıhtılaşırlar. Bu, vücudumuzun başka yerinde olsa hayatımız
kurtarabilirdi ancak bu daracık damarlar içinde tam tersi bir etki
yaratır. Zamanla pıhtılaşan yere daha çok kan hücresi gelir ve pıhtı
büyümeye devam eder. Pıhtı büyüdükçe kalbe gelen kan miktarı azalmaya
başlar. Vücudumuzda oksijene en çok ihtiyaç duyan kalp kası hücreleri,
oksijene en çok ihtiyaç duydukları sırada oksijenden mahrum kalırlar.
Oksijensizlikten ölmek üzere olan hücreler beyne ağrı sinyalleri
göndermeye başlarlar. Bazen ise bu gerçekleşmeyip ağrısız kalp krizi
denilen durum gerçekleşebilir. Çoğu insan bunun bir kalp krizi
başlangıcı olduğunu anlamaz bile. Öte yandan gittikçe büyüyen pıhtı,
damarın çoğunu tıkamıştır. Ağrı ise inanılmaz boyutlara gelir. Sol kolda
çok kuvvetli bir ağrı hissedilir. Kalpteki 4 milyon hücre oksijensiz
kalmıştır.
Vücut
krizi atlatmaya çalışır. Öncelikle beyin adrenalin salgılanmasını ve
kana karıştırılmasını sağlar. Bu, insan vücudunun en ilkel ve en güçlü
tepkilerinden biridir. Adrenalin kalbe ulaşır ve iç duvarlara nüfuz
eder, hız ayarlayıcısı hızlanmaya başlar, kalp spor yaparken attığından
daha fazla bir şekilde atmaya başlar. Kalbin tek çabası oksijensizlikten
ölmek üzere olan kas hücreler içindir. Fakat adrenalinin büyüyen pıhtı
üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Pıhtı artık damarın tamamını tıkamaya
başlar. Kalp hücrelerine gelen oksijen çok azalmıştır. Bu yüzden kalp
hücreleri enerjilerinin çoğunu harcadıktan sonra fonksiyonlarını yavaş
yavaş durdurmaya başlar ve sonunda da atmayı keserler. Meydana gelen
etkiler vücudun geri kalanına yansımaya başlar. Akciğerler sıvıyla
dolmaya başladığı için nefes alma sıklığı artar. Kalp zayıfladıkça kan
akciğerlerden gelen damarlara geri dönmeye başlar. Ekstra basınç kan
dışında ki sıvıların akciğerlerde ki hava keselerine dolmaya başlamasına
neden olur. Eğer bu sona ermezse insan kendi vücut sıvısında boğulur.
Oksijensiz kalan kas hücreleri zamanla patlayıp ölmeye başlar. 20 dakika
içerisinde müdahale edilmediği taktirde kalp bir daha normal bir
şekilde atamayacak kadar hasar görür. Diğer hücrelerden farklı olarak bu
hücreler asla yenilenemezler.
Doktorlar ise yaptıkları ilk müdahalede hastaya TPA yani doku
plazminojen aktivatörünü verirler. Bu ilacın pıhtılaşmayı engelleyip,
pıhtı ayırıcı bir özelliği vardır
Müdahale edilip pıhtı ortadan kaldırıldıktan sonra canlı kalan
hücreler bazen kendi elektrik sinyallerini oluşturarak kalbin bir kaosa
girmesine neden olurlar. Yaydıkları sinyaller kalpte bulunan hız
ayarlayıcının sinyalleriyle çakışarak ortaya elektriksel bir anarşi
çıkar. Birleşik bir ritim olmazsa kalbin atması mümkün değildir. Bu
şekilde beyne giden oksijen sıfıra düşer, eğer kalp 4 dakika içerisinde
atmazsa beyin kalıcı şekilde hasara uğramaya başlar. Bu durumda hastaya
hemen şok verilir. Verilen şok ise bir futbol stadını aydınlatabilecek
güçte yani 130.000 Watt ya da 200 Jouledur. Şok kalbi çalıştıracak
şekilde değil, hız ayarlayıcısının kontrolü yeniden ele alabilmesine
fırsat tanımak için kalbi durdurmak üzere tasarlanmıştır.
Kaynak,
https://ed.ted.com/lessons/what-happens-during-a-heart-attack-krishna-sudhir
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.