Roswell Olayı
Mart 28, 2018
0
Cenaze levazımatçısı Glenn Dennis'in istenen çocuk tabutlarını New Mexico Roswell Havaüssü'ne götürmesiyle meşhur ufo hikâyesi de başlamış oldu. Burada gördüğü garip gemi enkazları hakkında konuşmamak üzere uyarılmasına rağmen üsde çalışan bir hemşire arkadaşından, doktorların ufak tefek, simsiyah ve çok kötü kokan bazı cesetlere otopsi yaptıkların öğrendi. Böylece Dennis, dünya çapında en ünlü uzaylılar efsanesinin baş tanığı oldu.
Ufo inananlarının, 1947 yılında bir uzay gemisinin Roswell'e indiğinden, ordu'nun cesetleri sakladığı ve hükümet'in olayı örtbas ettiğinden hiç şüpheleri yok.
1997 yılının temmuz ayı'nda Hava Kuvvetleri'nin yaptığı detaylı bir araştırma, Roswell olayının ardındaki gerçekleri sergilemeyi amaçlıyordu. Rapora göre New Mexico çölü'nde görünen garip cisimlerin hepsinin mantıklı bir açıklaması vardı. Bir uzman ekibin iki yıl süreyle Pentagon arşivlerini tarayarak hazırladıkları 231 sayfalık raporla hava kuvvetleri bu olaya son noktayı koyacağını zannediyordu. ama yanıldılar; Dünya dışı yaratıklara inananlar, raporda gösterilen delillere inanmadıkları gibi, hava kuvvetleri'nin esas şimdi tedirgin olup, gerçekleri saptırmaya çalıştığını iddia ettiler.
Cnn'in yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalıların %80'i hükümet'in uzaylılarla ilgili bilgileri kamuoyundan sakladığına inanıyor. Bu güvensizliğin bir kısmı Hava Kuvvetleri'nin kendisinden kaynaklanıyor, çünkü 1947 yılında Roswell üssü'nün basın sözcüsü, gerçek bir ufo enkazının bulunduğunu açıklamış ve haber kısa zamanda dünyaya yayılmıştı. Daha sonra hava kuvvetleri olayı yalanlamış ve bunun bir meteoroloji balonu olduğunu açıklamıştı, ancak pek kimseyi inandıramadı.
Yıllar geçtikçe ortaya daha başka görgü tanıkları da çıktı ve olay gittikçe renklendi. Sonunda Hava Kuvvetleri, 1994 yılında ilk Roswell raporuyla, bu enkazın aslında Sovyetler birliği'nin nükleer çalışmalarını izleyen bir casus balonuna ait olduğunu kabul etti.Raporlara göre, 1947’de düşen şey Project Mogul isimli gizli bir istihbarat projesinin bir parçası olan yüksek irtifalı bir balondu. Bu balon ses dalgalarını izleyerek Sovyet Rusya’nın nükleer denemeleri hakkında bilgi toplayacaktı. Ancak bu yöntemden daha kolay olan sismik izlemelerin geliştirilmesiyle balon yöntemi terkedilmişti. Project Mogul’da kullanılan balonların bazı kısımları gizli olarak (taşeron firma ne ürettiğinden haberdar değil) oyuncak firmalarına yaptırılmış ve bulunan enkazdaki işaretler (hiyeroglif olduğu iddia edilen işaretler) bu oyuncak firmalarının balonları inşa ederken kullandığı yapıştırıcı bantın üzerindeki desenler olarak tanımlanmıştı. Gizliliğin sebebi uzaylılar değil, Sovyetler birliği idi. 1947 Soğuk Savaş yıllarının paranoyasının en çok yaşandığı zamana denk gelen bir yıldı ve arşivlerde uzaylılara dair hiç bir kayda rastlanmadığı gibi, bu tür bir olayın sebebiyet vereceği türden aktivite artışı da gözlemlenmiyordu. Eğer bu bir örtbas ise, tarihte eşi benzeri yoktu. Bu türden bir “sır koruma” metodu var olsa idi, bu metod Amerika’nın nükleer sırlarını korumak için de kullanılırdı. Ancak tarih bize bu sırların ne kadar kötü korunduğunu zaten göstermiş durumda.
Ancak yine de Ufo fanatiklerini inandıramadı, çünkü adı geçen balon insansızdı, ama ortada cesetler vardı.
Ordu'ya göre cevap basitti, zaman içinde olaylar ve tarihler birbirine karıştırılmış ve farklı zamanlardaki iki olay birleştirilmişti. Cesetler, bir yakıt uçağının patlaması sonucunda ölen uçuş personeliydi ve teşhis edilmek üzere roswell üssü'ne getirilmişlerdi.
Otopsi raporunda cesetlerin yandığı ve bacaklarının koptuğu belirtilmişti. Bazı roswelliler, yetişkin uzaylılar gördüklerini iddia etmişlerdi; bunlar iyi görünümlü, yüzleri kül renginde, 1,70 boyunda küçük kulaklı, küçük burunlu ve kel adamlardı. roswell raporuna göre ise bu tanımlamalar hava kuvvetleri'nin kullandığı deney mankenlerine uymaktaydı.
Project Mogul’da insansı olarak tanımlanabilecek bir şey yoktu. Ancak ordu aynı zamanlarda High Dive ve Excelsior isimli projelerle pilotlar ve astronotların dünyaya güvenli dönüşlerini insana benzeyen mankenler kullanarak araştırıyordu. Bu mankenler bugün araba kaza testlerinde kullanılanlara benzeyen ve askeri üniformalar giyen ahşap maketlerdi. Ancak 1950’lerde bu mankenler herkesin bildiği şeyler değildi. O yüzden de düşen balonların bazılarında bulunan bu mankenler görgü tanıklarının ifadelerinde yer alan “kel, tek parça tulum giyen, bir parmağı eksik olan uzaylı” temasının kaynağı olarak açıklandılar. Bu balonlar 30.000 metreye çıkarılıp bırakılıyordu ve 1954-59 arasında 47 balon içerisinde 67 manken enkazı New Mexico’daki çeşitli yerlerden toplanmıştı. Mankenler bazen yıllar sonra bulunuyor, bazen bulunamıyorlar, bazen de parçaları eksik olarak bulunuyorlardı.
Ama ufo kulübünün inatçı üyeleri bu açıklamalarla tatmin olmadılar, çünkü Roswell'de bir dünya dışı yaratık dolaşırken görülmüştü, yani cansız bir manken olamazdı.
Ordu'ya göre ise bu yürüyen uzaylı, Dan Fulgham adında bir yüzbaşıydı. 1959 yılında bu denemelerde insan kullanılmış, fakat bir kaza sonucunda Fulgham'ın yüzü kötü şekilde şişmişti. eskort eşliğinde hastaneye giderken gören çiftçiler, büyük ihtimalle onu dünya dışı bir yaratık zannetmişlerdi.
Yeni rapor, fotoğraf ve filmi çekilen uçan dairelere de açıklık getiriyordu. altmışlı ve yetmişli yıllarda hava kuvvetleri özel balonlarıyla nasa'nın denemelerine yardım etmişti. mars aracı "viking" gibi, ufo'ya benzer uzay kapsülleri, balonlardan aşağıya bırakılmıştı.
Roswell’deki hava üssünde uzaylılar olduğu iddiasını tek bir kaynağa kadar takip etmek mümkün : Glenn Dennis. Bu kaynağın verdiği isimler, olaylar ve detaylar Roswell hava üssünde bulunmalarına karşın toplamda 12 yıl gibi bir zaman aralığının Temmuz 1947’ye sıkıştırılması gibi bir problem olduğu için ifadesi pek güvenilir bulunmuyor. Yani Dennis uzaylıların Roswell Hava üssünde olduğunu iddia ederken ifadesini kanıtlamak için 12 yıllık bir zaman diliminde Roswell H.Ü.’yle alakalı kişileri ve olayları sanki Temmuz 1947’ymiş gibi anlatıyor. Anlattıklarının doğruluğundan şüphe duymamıza sebep olacak başka problemler de mevcut. Örneğin Naomi Self isminde uzaylı otopsisine katıldığını iddia ettiği hemşire hiç bir kayıtta bulunamıyor.
Roswell’deki olaylarla ilgili bir diğer kilit tanık da Binbaşı Jesse Marcel. Meşhur UFOlojist Stanton Friedman 1978’de (olayların geçtiği tarihten 30 yıl sonra) röportaj yaptığı Marcel’in anlattıkları Roswell olayının tetikleyicis olarak düşünülebilir. Ancak bu kaynağın anlattıkları da kredibilite açısından pek sağlam değil.
Marcel röportajı verdiği zaman emekli bir binbaşı idi ve orduda görev yaptığı sürece başarılı bir asker olarak biliniyordu. Ancak röportajda verdiği bilgilerle Hava Kuvvetlerinin bilgileri arasında tutarsızlıklar vardı. Örneğin Marcel 1928’den beri bir pilot olduğunu ve 3000 saat üzerinde uçuş deneyimi olduğunu iddia ederken Hava Kuvvetleri bunu doğrulamıyor, hatta pilotluğu hiç bir yerde bahsi geçen bir konu değil. Marcel 5 tane madalya aldığını iddia ederken kayıtlarda 2 madalya bulunuyor. Marcel 5 tane düşman uçağı vurduğunu (2. dünya savaşında) iddia ederken Hava Kuvvetleri bırakın 5’i bir tane bile düşman uçağı düşürdüğünü hatta uçtuğunu bile onaylamıyor. Kendi askeri kariyeri hakkında söyledikleri şaibeli olan birisinin UFO’lar hakkında söylediklerini ciddiye almak bilmem ne kadar doğru olur.
Skeptical inquirer dergisi yazarlarından trey stokes, roswell olayı'ndaki otopsi videosu hakkında fikrini şöyle belirtmiş:
Kaynaklar,
https://www.csicop.org/si/show/roswell_incident_and_project_mogul
https://en.wikipedia.org/wiki/Roswell_UFO_incident#Identification_of_Mogul_as_source_of_the_debris
https://www.csicop.org/si/show/what_really_happened_at_roswell
https://www.csicop.org/si/show/demolishing_the_roswell_lsquoalien_myth