Canlılık özellikleri,
- Uyarana tepki gösterme
- Üreme
- Büyüme ve Gelişme
- İç Dengeyi Koruma
- Belli bir organizasyona sahip olma
- Metabolik faaliyetleri gerçekleştirme ve enerji üretme
- Adapte olabilme
Canlı ve canlılık nedir sorusu cevaplanması en zor sorulardandır. Fizikçilere göre hayat; sürekli evrim geçiren, enerji tüketen karmaşık bir yapıdır.
Biyolojik anlamda yaşam; madde ve enerjiyi değiştirip-dönüştürebilen (metabolizma) ve kendine benzerleri meydana getirme (ekviprodüktive) yeteneğine sahip olmak olarak tanımlanabilir. Kısaca canlıyı şu şekilde açıklayabiliriz; doğan, büyüyen (gelişen), kendine benzer bireyler meydana getiren ve ölen.
Canlıların doğadaki diğer varlıklardan farkları şunlardır:
- Belirli yapısal düzen; Hiyerarşik yapı: Canlılar, moleküllerden biyosfere kadar uzanan hiyerarşik bir düzene sahiptir. Organizasyon düzeyinde bir basamak yukarı çıkıldığında yeni özellikler çıkmaya başlar. Bu basamak atomdan başlar; molekül, biyomolekül, hücre organeli, hücre- doku, organ, organizma olarak devam eder.
- Aynı türe ait organizmalar, populasyon; aynı alandaki farklı türlere ait populasyonlar, komunite olarak adlandırılır. Toprak ve su gibi cansız öğeleri de içeren komuniteler ekosistemi oluşturur.
Olay tamamen insanın bir şeylere bir sıfat takma kaygısından kaynaklanan semantik bir durumdan ibarettir.
Biz bir takım özellikler gösteren şeylere cansız, diğerlerine canlı diyoruz. Ama o özelliklerin aslında aynı şey olduğunu farketmiyoruz, çünkü bunu ancak 100 yıl önce filan keşfetmişiz. Canlı dediğinizde, elektron al gülüm ver gülüm ve tabiki buna dair kimyadan, cansız dediğinizde aynı alış veriş kimyadan mütevellittir. Canlı ise cansız aynı şeydir aslında.
Eğer alttan, atom, element, molekül vs. gibi fizik seviyesinden bakarsan, varlık seviyesinden bakarsan canlı ile cansız aynı şeydir aslında. Ama gider tepeden bakarsan, o zaman cansız ile cansızda farklı, canlı ile canlıda farklı, canlı ile cansız da farklı oluverir. Her varlık başka bir şey gösterir.
Canlı ile cansız arasındaki fark her alanda ve her konuda yok. Örneğin maddenin kimyasal yapısı söz konusu olunca öyle bir fark yok.
Ama olsa bile o farkın nedeni maddenin davranış biçimleri arasındaki farklarla açıklanabilir.
Maddenin bir araya gelmesi sırasında kazanılan niteliklerden biri de canlılık.
Aynı madde farklı koşullarda farklı davranıyor. O farklardan biri de canlılık.
Bu bağlamda canlı bir maddenin cansız bir maddeden farkı nedir?
Canlı varlık cansız varlığın bütün elementlerini içerse bile, onların bir araya gelme süreci cansız varlıktan farklıdır.
Canlı varlıklarda madde özel bir dizilim arzeder. Bu da maddenin farklı davranış biçiminden sorumludur.
Canlı varlık birkaç molekülle başlayıp giderek karmaşıklaşan bir yapıya sahiptir. Yani canlı bir anda ortaya çıkan bir küme elementten farklıdır.
Atom ve moleküller teker teker ona katılılırlar ve bu katılıma bağlı bir dizilim arzederler.
Bu dizilimde dizilen moleküllerin dizilim sırası çok önemlidir. Hatta herşeydir.
Cansız maddelerde böyle bir dizilim ve sıra yoktur.
Birden fazla molekül bir hücre içinde bir araya gelerek ona canlılık kazandırır.
Onların en iyi bilinenleri DNA, RNA ve enzimlerle proteinlerdir.
Ama DNA, RNA ve enzimlerle protein sentez edebilse de, canlı bir hücre ortaya çıkaramaz.
Çünkü hücrenin diğer elemanlarını onlarla şifreleyemez. Hücre yeni nesillere ayrıca onlardan bağımsız olarak intikal etmek zorundadır.
Yani bir hücre vardır. Ve onun içinde kendilerini ve sonunda hücreyi bölen ve çoğaltan moleküller vardır.
Canlılık bu ikisinin birlikte olmasıdır.
Hücre zarı ve diğer öğeleri şifrelenemez.
Ama içindeki proteinler, enzimler, DNA ve RNA çoğalınca ikiye bölünür.
Yüzey boyutlarını karesi olarak genişlerken hacim küpü olarak genişler ve hücre ikiye bölünmeye zorlanır.
Hücre zarı ve diğer öğeleri şifrelenemez. Ama içindeki proteinler, enzimler, DNA ve RNA çoğalınca ikiye bölünür.
Yüzey boyutlarını karesi olarak genişlerken hacim küpü olarak genişler ve hücre ikiye bölünmeye zorlanır.
Hücrelerin çoğalma nedeni de budur. Bu evrimi başlatan bir süreçtir.
Normalde muhtemelen edilgendir. Hala edilgen olduğu söylenebilir.
Hücre içinde çoğalan moleküller hücrenin belli bir hacmi aşması durumunda stabilitelerini kaybederler ve bölünürler.
Buna mecburdurlar.
Hücrenin çoğalan elemanları DNA, RNA, enzimler ve proteinlerdir. Tabii onların yapılarına katıldığı moleküller de çoğalırlar.
Ama hücrenin diğer elemenları (hücre zarı, organeller) bu şekilde çoğalmazlar. Yeni organellere kendileri kalıp oluşturarak çoğalırlar.
Mitokondriler hücreye sonradan girmişlerdir ve onların çoğalma döngüsü ayrıdır.
Çoğalma olayını biyoloji ile açıklamak mümkündür ama bu olay temelde fiziksel bir olgudur.
Genişeyen bir küre(hücre) ya patlayacaktır, ya da ikiye veya daha fazla hücreye bölünecektir.
Canlılıkla ilgili bütün süreçleri fizik ve kimya ile açıklamak mümkündür.
Zaten başka açıklamaları olamaz. Biyoloji fizik ve kimyadan çıkarılan bir bilim dalıdır.
Canlılar ortada yoklarken de fizik ve kimya vardı.
Biyoloji yokken de ilk canlıları fizik ve kimya kanunları oluşturdu ve evrimi tetikledi.
Hala aynı evrim devam ediyor. Hala fizik ve kimya yasaları biyolojiye hükmediyor.
Canlılar yalnız biyolojik yasalara uyuyor olsalardı, onlar fizik ve kimya ile birlikte olmak zorunda idiler.
Oysa biliyoruz ki ilk canlıyı biyolojik yasalar değil, fizik ve kimya yasaları oluşturdu.
Biyolojik yasalar, maddenin özgün davranış biçimlerinden biri olarak sonra ortaya çıktı.
1.Video-Tedx talks-https://www.ted.com/talks/lee_cronin_making_matter_come_alive#t-796575