Gökkuşağı ve Dini inançlardaki ve Batıl inançlardaki yeri
Dibinde bir küp altın olduğu düşünülen yedi renkli kemer, Türkçede gökkuşağı, alkım, ebemkuşağı, yağmurkuşağı, eleğimsağma ve alaimisema diye isimlendiriliyor. Peki hakkında ne biliyoruz?
HER ULUSUN BAKIŞI FARKLI
Gökkuşağı sadece seyirlik bir şey mi? Yoksa doğada bizim henüz bilmediğimiz bir anlamı mı var? Aslında din kitaplarına da girmiş bir olaydır! Örneğin, Tevrat’taki bir hikâyeye göre, Nuh Tufanı’nı sona erdikten ve Allah dünyadaki yeni yaşam için Hz. Nuh’a öğütler verdikten sonra gökyüzünde mucizevi bir gökkuşağı oluştu. Tevrat’a göre tufandan sonra gökkuşağı, Hz. Nuh’un elindeki “yayı” yere bıraktığına ve dünyanın bir daha sellerle yok olmayacağına dair bir işaretti.
Buna benzer şekilde gökkuşağı ile ilgili dünyada pek çok hikâye var. Bir çok ulus gökkuşağını dev bir köprü ya da bir kapıya benzetir. Örneğin, Ruslar, Avusturyalılar ve Japonlar, gökkuşağını ölenlerin ruhlarının cennete gitmek için kullandıkları köprü olarak görür. Yeni Zelanda yerlileri de ölen kabile şeflerinin yeni evlerine gitmek için kullandıkları yol olarak düşünür. Güney Afrika’nın Zulu yerlilerine göre de kraliçenin kemeridir. Almanlar çifte gökkuşaklarındaki ikincil gökkuşağını, şeytanın işi olarak görür ve ikinci gökkuşağını şeytanın Allah’a karşı üstün gelmek için yaptığını söyler.
Sibirya civarında yaşayan Moğollar ve Şiroki Kızılderilileri de onun Güneş Tanrısı’na ait paltonun eteği olduğuna inanır. Bu ortak inanç, Moğollar ile Kuzey Amerika yerlilerinin akraba oldukları düşüncesini de kuvvetlendiren bir delil. Bazı Budistler ise gökkuşağındaki renkleri yedi gezegen ve dünya üzerindeki yedi bölge ile ilişkilendirir. Araplar, Allah’ın veya bulutun bir yayı olduğunu düşünür. Hintliler ise tanrıçaları Indra’nın, Yunan tanrısı Zeus gibi, gökkuşağını mızrak olarak kullanılan yıldırımla birlikte yay gibi yanında silah olarak taşıdığına inanmakta.
DENİZCİLERE İŞARET
Ülkemizde de gökkuşağı ile ilgili inanç ve hikâyeler bulunmakta. Örneğin, “gökkuşağının altından geçen erkekler, kız; kızlar da erkek olur.” Mesela cinsiyet değiştirme gibi hikâyeler doğru değil. Yoksa günümüzde ameliyat olmak yerine uçaklarla aslında daire şeklinde olan gökkuşaklarının içinden geçerek acısız ve sancısız cinsiyet değiştirebilirdik. Gökkuşağı ile ilgili en doğru gözlemler denizcilere ait. Denizciler gökkuşağını sabahleyin görürlerse o gün olası bir fırtınadan dolayı endişe duyarken; akşam görürlerse bir sonraki gün havanın güzel olacağını bilirler ve mutlu olurlar. Bu meteoroloji bilimine göre de doğrudur.
Meteorolojinin gelişmesine bağlı olarak bugün dünyada suni gökkuşağı yapımında çalışan pek çok meteoroloji mühendisi var. 1992’de Rio de Janeiro’da toplanan Dünya Zirvesi’nde olduğu gibi özel günlerde suni gökkuşakları yapılabiliyor. Turistik tesislerde de gökkuşağına karşı, yemek, çay ve kahve içmek için seanslar düzenlenebiliyor. Yani siz bize güneşi getirin, biz size gökkuşağı yapalım.
Gökkuşağı Nedir? Nasıl ve Neden Oluşur?
Gökkuşağı oluşumu tamamen meteorolojik bir olaydır ve eskilerde
inanıldığı gibi mitolojik efsanelere bağlı değildir. Gökkuşağı oluşumu
günümüzde artık bir sır olmaktan çıkmıştır ve atalarımızdan gelen
birçok efsanevi bulguları içermediği de bilinmektedir.
Ne Tanrılara ait bir köprü ne de altından geçenlerin cinsiyetini
değiştireceğine inanılan bir halkadır. Milattan önce gökkuşağının yağmur ve güneş ile olan ilişkisi çözümlenebilmiştir.
Gökkuşağının oluşumuna baktığımızda; güneş ışınlarının yağmur
damlaları ve sis bulutları tarafından kırılması, yansıtılması ve
dağıtılması sonucu meydana geldiğini görmekteyiz.Büyük damlalardan
oluşan kuşaklar daha belirgin ve net gökkuşakları oluşturmaktadır. Küçük
yağmur damlalarının ise belirginliği daha az ve geniş bir gökkuşağı
oluşturduğu görülmektedir. Yağmur damlaları ışığı renkerine ayıran bir
prizma görevi görmektedir.
Işık tayfı renkleri bir yay şeklinde görülmektedir. Güneşin yaydığı ışığı beyaz ışık olarak tanımlamaktayız ve sarı gibi görünmesine rağmen aslında içinde bütün renkleri barındırmaktadır. Bir bant şeklinde görülen gökkuşağının görülebilmesi içinde belli bir açı ile dizilmesi ve bakılması gerekmektedir.
Gökkuşağında mevcut yedi renk bulunmktadır.Bunlar: kırmızı,turuncu,sarı,yeşil,mavi,lacivert ve mordur. Morun çemberin içinde, kırmızının ise en dışında olduğu görülmektedir. Bilinen bir diğer gerçek ise bakan herkesin aynı gökkuşağını görememesidir.
Yağmur damlalarının sürekli yer değiştirmasi gökkuşağı görünüşünde de değişikler oluşturacaktır. Gökkuşağına doğru gidilse dahi aradaki mesafe hep aynı kalmaktadır.Bazen yarım bir çember, bir yay veya koni şeklinde görülebileceği gibi ışık bantı şeklinde de görülebilmektedir.Yarım daire şeklinde olan yağmur damlaları gözümüzde odaklaşmaktadır.
Güneşin bulunduğu konuma ve açısına göre gökkuşağı dairesinin konumu da değişmektedir. Güneş yükseldikçe gökkuşağı aşağıya inmektedir. Sabah ve akşam vakitlerinde yağan yağmur ardından gökkuşağını görmek çok daha mümkün olmaktadır.
Damlacık içerisine giren ışınları damlacık içerisinde kalabileceği gibi damlacık dışına da çıkabilmektedir. Işığın tam yansıması ve tamamen içeride kalması durumu görülmemektedir. Güneş ışınları sıfır ile doksan derece arasındaki bir açıyla düşer.
En çok bilinen ve raslanılan gökkuşağı çişididir. İlkel gökkuşağı da denilen bu gökkuşağında kırmızı renk dış tarafta, mor renk ise iç taraftadır.Renklerin dizilişine baktığımızda sırasının dıştan içe doğru kırmızı,turuncu,sarı,yeşil, turkuaz, mavi ve mordur.
İkinci Gökkuşağı
Bu gökkuşağına baktığımızda ise kırmızının en içte, morun ise en dışta olduğunu görmekteyiz. Işığı daha zayıf olan bu gökkuşağındaki renk sırası ise ; mor, mavi,turkuaz,yeşil,sarı,turuncu,kırmızıdır.
Küçük Kuşaklar
Bu kuşaklar sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından oluşur.Birinci kuşakların iç tarafında, ikinci kuşakların ise dış tarafında bulunurlar.
Işık tayfı renkleri bir yay şeklinde görülmektedir. Güneşin yaydığı ışığı beyaz ışık olarak tanımlamaktayız ve sarı gibi görünmesine rağmen aslında içinde bütün renkleri barındırmaktadır. Bir bant şeklinde görülen gökkuşağının görülebilmesi içinde belli bir açı ile dizilmesi ve bakılması gerekmektedir.
Gökkuşağında mevcut yedi renk bulunmktadır.Bunlar: kırmızı,turuncu,sarı,yeşil,mavi,lacivert ve mordur. Morun çemberin içinde, kırmızının ise en dışında olduğu görülmektedir. Bilinen bir diğer gerçek ise bakan herkesin aynı gökkuşağını görememesidir.
Yağmur damlalarının sürekli yer değiştirmasi gökkuşağı görünüşünde de değişikler oluşturacaktır. Gökkuşağına doğru gidilse dahi aradaki mesafe hep aynı kalmaktadır.Bazen yarım bir çember, bir yay veya koni şeklinde görülebileceği gibi ışık bantı şeklinde de görülebilmektedir.Yarım daire şeklinde olan yağmur damlaları gözümüzde odaklaşmaktadır.
Güneşin bulunduğu konuma ve açısına göre gökkuşağı dairesinin konumu da değişmektedir. Güneş yükseldikçe gökkuşağı aşağıya inmektedir. Sabah ve akşam vakitlerinde yağan yağmur ardından gökkuşağını görmek çok daha mümkün olmaktadır.
Damlacık içerisine giren ışınları damlacık içerisinde kalabileceği gibi damlacık dışına da çıkabilmektedir. Işığın tam yansıması ve tamamen içeride kalması durumu görülmemektedir. Güneş ışınları sıfır ile doksan derece arasındaki bir açıyla düşer.
Gökkuşağı Çeşitleri Nelerdir?
Birinci GökkuşağıEn çok bilinen ve raslanılan gökkuşağı çişididir. İlkel gökkuşağı da denilen bu gökkuşağında kırmızı renk dış tarafta, mor renk ise iç taraftadır.Renklerin dizilişine baktığımızda sırasının dıştan içe doğru kırmızı,turuncu,sarı,yeşil, turkuaz, mavi ve mordur.
İkinci Gökkuşağı
Bu gökkuşağına baktığımızda ise kırmızının en içte, morun ise en dışta olduğunu görmekteyiz. Işığı daha zayıf olan bu gökkuşağındaki renk sırası ise ; mor, mavi,turkuaz,yeşil,sarı,turuncu,kırmızıdır.
Küçük Kuşaklar
Bu kuşaklar sadece dar kırmızı veya kırmızı-yeşil renk bantlarından oluşur.Birinci kuşakların iç tarafında, ikinci kuşakların ise dış tarafında bulunurlar.