Darwin`i Doğrulayan Tavus Kuşu Çalışması

1
 Bildergebnis für tavus kusu
Darwin 3 Nisan 1860'ta, Türlerin Kökeni'ni yazdıktan sadece 1 sene sonra, Doğal Seçilim ile açıklayamadığı bazı özellikler keşfetmişti. Amerika'da yaşayan dostu Asa Gray'e yazdığı bir mektupta şöyle diyordu:
"Bir zamanlar göz üzerinde düşünmenin beni tamamen üşüttüğü zamanları hatırlıyorum; şimdi bu şikayetleri aşmayı başardım. Şimdi de can sıkıcı bazı detaylar beni rahatsız ediyor. Bir tavuskuşu kuyruğuna ne zaman bakacak olsam, bu beni hasta ediyor!"
Çünkü Darwin, 1859'da yayınladığı "Türlerin Kökeni" isimli, tüm bilim tarihini kökünden değiştirecek olan eserde, daha çok Doğal Seçilim üzerinde durmuştu ve bu seçilimin, böylesine büyük, parlak, renkli kuyrukları evrimleştirmesi mümkün değildi! Göz gibi karmaşık organların bile evrimle kolaylıkla açıklanabileceğini düşünüyordu (o zamanlar pek detaylarını bilemiyor olsa da, ileride açıklanacağını düşünüyordu ve yanılmadı da). Ancak tavuskuşu kuyrukları (veya genel olarak hayvanlardaki "süsler") bambaşka bir konuydu. Çünkü bu kuyruklar hem tavuskuşlarının kaçmasını zorlaştırıyordu, hem de avcılara  kendini belli etmesine neden oluyordu.

Darwin’i doğrulayan yeni bir çalışma

Tavus kuşunun tüyü gibi ihtişamlı özelliklerin türlerin doğa ile uyumunu nasıl etkilediğini gösteren yeni bir araştırma, Darwin’in bu konu üzerine ilk düşüncelerinin doğru olduğunu gösteriyor.

 Bildergebnis für tavus kusu
Darwin "doğal seçilim ile evrim" çalışmasını yayımladığında ciddi bir itirazla karşılaşmıştı. İtirazın konusu, ihtişamlı tüylere sahip erkek tavus kuşu imgesiydi. Erkek tavus kuşunun tüyleri, doğayla evrimsel uyumu arttırmak bir tarafa, abartılı biçimleriyle tavus kuşuna biyolojik olarak masraflı bile olabilir. Peki evrimsel yetinin hayatta kalma ve üreme başarısının birleşimi olduğunu düşünürsek, canlıların evrimsel yetisine katkıda bulunmak bir yana evrimsel yetiyi düşürebilecek böylesi özellikler nasıl evrilebilir?
Darwin “eşeysel seçilim” hipotezini bu soruyu cevaplamak için geliştirdi. ‘Eşeysel seçilim’, örneğin dişilerin çiftleşeceği erkeği adaylar arasından seçtiği topluluklarda önemli bir evrimsel etkendir. Dişilerin çiftleşeceği bireyi seçmesi erkekler arasında çiftleşebilme rekabetini artıyor. Dişiyi daha fazla etkileyen, rakiplerine oranla biraz daha ihtişamlı özelliklere sahip erkekler daha sık çiftleşme şansı buluyor. Daha ihtişamlı özellikleri ifadeleyen gen tipleri alternatif gen tiplerine göre sıklaşıyor. Nesiller süren değişim sonunda, tavus kuşunun tüyü gibi özellikler eşeysel seçilimin ürünü olarak evriliyor.
'EŞEYSEL SEÇİLİM' VE 'DOĞAL SEÇİLİM' KARŞI KARŞIYA
Darwin tavus kuşu tüyü gibi biyolojik olarak masraflı olabilecek özelliklerin evrimini ‘eşeysel seçilim’ hipotezi ile açıklasa da eşeysel seçilimin canlılar için uzun erimde evrimsel olarak masraflı olabileceği varsayımı halen cevaplanmayı bekliyor. Canlı toplulukları sürekli değişen doğalarına uyum sağlayabilmeliler. Aksi durumda bedel ağır: Yok olmak. Eşeysel seçilimin baskın olduğu canlı toplulukları, eşeysel seçilimin hafif işlediği akraba canlı topluluklarına göre doğa karşısında daha kırılgan olabilirler. Peki eşeysel seçilim doğa karşısında canlı topluluklarına ancak uzun erimde gözlenebilecek böylesi bir masraf ödetiyor mu?  
Bu varsayım  Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmada sorgulandı. Araştırmacılar, 84-66 milyon yılları arasında yaşayıp yok olmuş, sucul ortamlarda yaşayan minik eklembacaklı canlılar olan Ostrakodların vücut özelliklerini ve yok olma sıklıklarını zengin fosil kaydını inceleyerek araştırıyor. Eşeysel seçilimin kuvvetli olduğu topluluklarda erkekler biyolojik olarak masraflı olabilecek, fakat kendilerini çiftleşme rekabetinde öne çıkaran abartılı sperm kesesi gibi yapılara evriliyor -  tavus kuşu tüyünün bu canlılarda karşılığı olan özellikler. Eşeysel seçilim ne kadar kuvvetliyse erkekler morfolojik olarak daha da farklanarak evriliyor, aynı türün dişi-erkek morfolojileri birbirinden zamanla uzaklaşıyor. (Şekil 1) Tam tersine erkek-dişi vücut biçimleri çok daha benzer fosilleri içeren topluluklarda eşeysel seçilim kuvvetli bir etken değil. Araştırmacılar dişi-erkek morfolojik özelliklerin farklılıklarını derecelendirip fosil kayıtlarından ne kadar zaman aralıklarla ilgili topluluğun yok oluşa gittiğini hesaplıyorlar.

Şekil 1. Dişi ve erkek ostrakod fosil örnekleri. Solda dişi ve erkek, biçim olarak abartısız ve daha benzer. Sağda sperm kesesi gibi daha fazla sperm üretip daha etkili sperm aktarımını sağlayan yapıların evrildiği, eşeysel seçilimin daha etkin olduğu türe ait fosil örneği.
ON KAT DAHA SIK YOK OLUŞA GÖTÜREN EVRİMSEL MASRAF
Fosil kayıtlarından çıkan temel sonuç çarpıcı bir farkı ortaya koyuyor: Dişi-erkek bireylerin biçim olarak en farklı olduğu gruptaki, yani eşeysel seçilim ile evrilmiş abartılı özelliklere sahip erkeğe sahip türler, dişi-erkek bireylerin biçim olarak en benzer olduğu grupta incelenen türlere göre 10 kere daha sıklıkla yok oluşa gitmiş görünüyor.
Eşeysel seçilimin en kuvvetli olduğu gruptaki türler her 1,6 milyon yılda bir yok oluşa gidebiliyor. Diğer tarafta, eşeysel seçilimin en hafif olduğu gruptaki türler çok daha uzun süre boyunca soylarını devam ettirmiş, ortalama 15,5 milyon yıl dünya üzerinde bulunmuş.  
Yok olma riskini arttıran bu abartılı eşey karakterlerinin evrimsel uyum için önemli olan, örneğin popülasyon sayısı gibi parametreleri nasıl etkilediği modern benzer canlılarda araştırılmayı bekliyor.
Tavus kuşu tüyleri abartılı halleri ile Darwin’in uykularını kaçırıyordu. Darwin’in ‘doğal seçilim’ ilkesi bu özelliklerin evrimini açıklamıyordu. Çiftleşebilmek için rekabet üzerinden işleyen ‘eşeysel seçilim’ ilkesi bu abartılı özelliklerinin evrimini açıkladı. Yine de fikir babası Darwin olan bu iki ilke sürekli bir çatışma halinde. Darwin, eşeysel seçilimin baskın olduğu Ostrakodların doğa karşısında daha kırılgan olup daha sık yok oluşa gitmiş olduğunu gösteren bu araştırmayı inceleyebilseydi eminiz sonuçlardan memnun olurdu.

Kaynaklar,
Norman Macbeth, Darwin Retried: An oppcal to reason, Boston; Gambit, 1971, S. 101


Fernandes Martins vd. High male sexual investment as a driver of
extinction in fossil ostracods Nature 11 April 2018  https://doi.org/10.1038/s41586-018-0020-7

Yorum Gönder

1 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !