Ayahuasca isimli bitkide doğal olarak bulunmakta olan, ölüme yakın deneyimler yaşatan molekül. beynimizde çok az miktarda bulunur ve henüz nedeni tam anlaşılmamasına rağmen, ölüm esnasında vücuttaki miktarında aniden artış olduğu saptanmış.
Konu hakkında Rick Strassman,kitap yazdı.En ciddi şekilde inceleyen ve kitabını yazan kişidir. O kadar prosedur ile yıllarca bıkmadan ugraşmış, bir psychedelic araştırmasında dikkat edilmesi gereken bütün etik ilkeleri titizle uygulamış, ve fakat yine de karşısına çıkan sonuclar kafasını oldukca kurcalamış.
Öncelikle bilinç hakkında da ölümün fizyolojisi hakkında da çok az şey biliyoruz. Bedene, beyne, ve zihne neler oluyor ölüm anında? Doğal bir şekilde Vücudumuzda da salgılanabilen dmt'nin pineal gland tarafından salgılandığını ve doğum-ölüm aşırı stress, ya da meditasyon gibi durumlarda dmt'nin vucutta daha etkin hale geçerek farklı bilinç düzeylerine sebep olduğunu düşünen Strassman, bu tezini kanıtlayabilmek icin morg'da seçtigi 10 tane kadavradan pineal gland örneği topluyor . Fakat topladığı örneklerde dmt'ye rastlayamıyor ve bu bedenlerin ölümlerinin üstünden bir müddet geçtiği icin olsa gerek diyor ki bu da bir olasılık.
Yine de bırakmıyor konu üzerinde düşünmeyi Strassman. Yaşam ve ölümü karşılaştırın en basitinden. düşünüyoruz, hissediyoruz, hareket ediyoruz, Hücreler bölünüyor.Bir sonraki saniye kalp son atışını gercekleştiriyor, son nefesimizi içimize çekiyoruz ve bir daha hareket edemiyoruz, bedenin ısısı kayboluyor, hücreler bölünmeyi durduruyor. Daha önce orda olan ne o saniyede orda olmayı durduruyor? Konu buraya gelince, ateistler "finish" diyor, Budistler Bardo'dan bahsediyor, kimiside din cennet-cehennem gibi bağlantılar kuruyor bu konuda.
Dmt hakkında bilinmesi gereken bir diğer konu oral yolla alındığı zaman aktif olmaması çünkü monoamin oxidase denen enzim (mao) tarafından anında parçalanıyor ve bir etkisi olmuyor. Ayahuasca dmt'yi oral yolla aktif hale getirebilen türünün tek örneği çünkü sadece dmt içeren bir bitki degil, vücuttaki mao enzimini baskılayan beta-carbolin içeren bir bitki daha katılıyor Ayahuasca'nın içerigine. Nitekim Strassman icin bir zaman alıyor araştırmasının altyapısını hazırlamak ki etik izinleri alması falan 2 yıldan biraz fazla sürüyor. Doğru dozu bulabilmek için ön çalışmalar yapıyor, dozaj fazla kaçtığında denekler dmt etkisi altındaki deneyimlerini hatırlayamıyor, az kaçtığı zaman fazla etkisi olmuyor. Doğru dozu bulduğu zaman bu ön çalışmadaki deneklerin tariflediği his "zaman ve mekan" algısının kaybolmuş olduğu, çoğu kontrol kaybı hissini de ekliyor bu deneyime. [1.2]
1990'da başlayan deneyleri yaklaşık 5 yıl kadar sürüyor ve bu süre zarfında 60 kişiye kontrollü koşullar altında dmt veriyor Strassman. Deneklerin yaşadıkları deneyimler titizce raporlanıyor. Söyle deneyimler söz konusu kitaptan birkaç örnek vermek gerekirse içinde ölüme yakın deneyim edindiğini söyleyen de var, mistik deneyim yaşadığını söyleyen de, sürüngen benzeri birtakım varlıklar tarafından tecavüz edildigini söyleyen de var, koluna çip yerleştirildiğini söyleyen de, derindeki çocukluk travmasını process edip yükünü hafiflettiğini söyleyen de. Yani spritüel deneyim de sunabiliyor dmt, iyileştiren bir deneyim de, ama bunun dışında yabana atılmayacak kadar sayıda denek korkunç deneyimler de yaşıyor ve bu deneyimlerde herhangi bir travmanın iyileşmesi gibi bir durum da söz konusu değil. Riskler gerçek, uzun dönem etkileri mümkün. 60 denekten 25 tanesi hem işe yaramayan, hem mistik olmayan, hem de dehşet verici deneyimler yaşadığı zaman, hangi araştırmacı olsa bir durup düşünür zaten. Strassman en sonunda araştırmasının yarattığı karmaşalardan yorulup biraz köşeye çekiliyor. Araştırmalarına devam etmelimiydi sorusu bırakarak, çünkü hala dmt ile ilgili bilinmesi gereken çok şey var. Rick Strassman'ın araştırmaları sadece başlangıç niteliğinde; doz sonucu fizyolojik etkiler (yüksek doz-düsük doz-placebo), dmt toleransı ve dmt etkisinde kisisel deneyimlerin kalitatif olarak raporlanması gibi. eeg çalısması da mevcut fakat datası fazlasıyla noisy olduğundan bir sonuç elde edilemiyor. Barcelona'da bu konuda çalışan bir labaratuvar mevcut. (bkz: jordi riba)[3]
Ve yine dmt üstüne calışmış ve çalışanlar oldu ; James Fadiman[8], Albert Hoffman[7], Stephen Szara[4], Julius Axelrod[5], Andrew Gallimore[6] bunlardan bazıları.
Soruların çoğu dmt'yi pineal gland ile bağlantılı olarak gören Strassman hipotezinden ki bu hipotezin doğruluğuna dair de bir kanıt henüz yok.
Daha bilinmesi gereken çok şey var aslında. Dmt yani spirit molecule deneyimlerinden bir çoğu, bazı "tarihi karakterlerin" bize aktardıkları ile benzerlik taşımaktadır. konunun çok teknik bir tarafı da olması nedeniyle yanlışlanabilir yerler de olabilir. Zaten söz konusu molekülün bilimsel olarak doğru tanımlanması çok uzak geçmişlere dayanmaz. Bazı kültürlerde ise geçmişi binlerce seneye uzanır. güney Amerika şaman rahipleri kuşkusuz bir molekül sentezine zemin hazırladıklarının farkında değillerdi. Ama günümüz ilaç ve uyuşturucu sanayisi bunun farkındadır ve etken madde çoğu batı ülkesinde uyuşturucu olarak klasifiye edilir.
"dimethyltryptamine" molekülü kısaca dmt, bilinen en güçlü "psychedelic" maddedir, ve her organizma kendi içinde bu molekülden az veya çok sentezler. Ancak dmt bildiğimiz kadarıyla sebepsiz yere aktif olan bir molekül değil. Metabolizma içerisindeki atıl durumundan kurtulması ve karaciğer tarafından yakılıp, etkilerinin beyne yollanması için bir kıvılcıma ihtiyaç var. binlerce senedir şaman rahipleri bu etkiyi ortaya çıkarabilmek için bir bitki kaynatıp suyunu içerler ve adına "kutsal ayahuaska" derler. kutsaldır çünkü bitki onlara Tanrılarını gösterir. Yani bir nevi"Tanrı gösterici"dir.
Amazon ormanlarında bulunan kutsal ayahuaska bitkisi, bu karışımı hazırlayan rahiplerce bir zevk, eğlence aracı değildi. Antik uyuşturucuların tümünde olduğu gibi tedavi edici özellikleri olduğuna inanılırdı ve uygulama sahaları bu yöndeydi. Bu antik botanikçiler, ayahuasca'nın en büyük tedavisinin ölüm korkusunu yenmek olduğuna inanırlardı. Günümüzde bile güney Amerika yerlilerince hala aynı maksatla kullanılmaktadır ve bu "Tanrısal" deneyimi yaşamak isteyen modern insanlarca ziyaret edilmektedir, hatta işin boyutu turlar düzenlemeye kadar varmıştır.
Rahip, bireyin ayahuasca etkisiyle beraber ölüm korkusunu yeneceğine inanır, çünkü tecrübe edilecek olan şey eksiksiz olarak zihnin "ölüm" diye tanımladığı şeydir. eğer ölüm değilse bile, istisnasız olarak herkes öldüğünü zanneder. çünkü çok korkutur, ve insanoğlunun gen'lerinde en temel korku "ölüm"dür.
Bu noktada "korku-inanç" dengesi değinilmesi gereken bir konudur. ilginç bir diğer nokta ise şaman rahibin tedavi amacı olan "ölüm korkusunu yenmek" olgusunun, dinlerin de varoluş sebebi ile benzerlik taşımasıdır. Zaten uyuşturucular ve mistik öğretiler tarih boyunca et ile tırnak gibidir.
Etken maddenin aktif hale gelmesi dışarıdan alınan bir madde ile mümkün görünse de, ender durumlarda aksi de mümkündür. Mesela derin bir trans hali(dua, hallelujah vb.) dmt salgılanmasındaki patlamaya güzel bir örnektir. Bir görüşe göre mistisizm ustalarının binlerce senedir üstü kapalı olarak işaret ettikleri "sır" günümüz biliminin adına "dimethyltryptamine" dediği moleküldür. Yaşadığımız toprakların egemen inancı olan islam'da "cezbe hali" denen bir kavram vardır. -ki buna benzer buhranlar diğer dinlerde de mevcuttur- cezbe hali manevi anlamda çok aşama katettiği iddia edilen kişilerin girdikleri bir ruh halidir. Kimimiz ilmihallerinden değişik tanımlamalar yapabilir tabi ama son tahlilde bu adamların manevi dünyaları bir garip hale gelmiştir. Bu kişiler için "gerçeklik" yok olur, ne söylediklerini bilmezler ve girdikleri o mana aleminden(?) dönüşte buraları da beğenmezler. bu çok tanıdık geldi(değineceğim). ve hatta bu kişilerin müridlerine; "cezbe halindeki hocalarının ne söylediklerini dinlemeyin ve gittikleri yoldan gitmeyin" derler ve eklerler "cezbe halindeki kişinin dinen sorumluluğu yoktur, bir nevi mecnundur."
Dmt her canlı organizmada mevcuttur. Ve dmt salgılanmasının azami seviyeye ulaştığı iki an olduğu düşünülüyor; biri doğum, diğeri ölüm. ne kadar sade değil mi? Birinde hayat başlarken, diğerinde biterken. Kendilerini dmt'ye kaptırmış kişilerce bu durum çok manidar karşılanır. onlar için dmt, "spirit molecule" dür yani ruh molekülü. Bilincin "yeni" gerçeklik boyutuna taşınmasına yardımcı olduğuna inanırlar. bu bence zorlama bir tahmin. bilimsel düşünürsek beynin, anormal şartlara verdiği tepkilerden başka birşey olmasa gerek.
"tünelin sonundaki ışık", "bir beyaz ışık hüzmesi geldi aldı beni götürdü" gibi divinal-Tanrısal deneyimler sadece dimethyltryptamine sentezi ile beraber zihinde çıkılan yolculuk ve beraberinde gelen fraktal-kaleydeskop vizyonlardan başka birşey değildir. Bunları nereden biliyoruz? çünkü dmt kullananların tecrübeleri ile "ölüp dirilen", "cezbe haline giren", "ibadet ederken kendinden geçen", "Tanrı ile konuştuğunu iddia eden" kişilerin anlattıkları birebir aynı şeyler. Ve yaşanılanlar sadece basit vizyon ve görülerden ibaret değil. işin içine Tanrısal deneyimi, iddia sahibi için 'kendince' haklı kılan "çok yoğun duygular" da karışıyor. Maddenin çözünümünden hemen sonra gelen korkunç bir pişmanlık hali(son tövbe fayda etmez diye gevelenen şey budur), akabinde acziyetten ötürü kendini bırakış, tam teslimiyet ve kademe kademe geçilen merhaleler, boyutlar, zaman mevhumunun çökmesi, çeşit çeşit fraktal görüler ve sonra kimilerinin evrene sıçrama, kimilerinin Tanrı ile buluşma, kimilerinin insanlıktan çıkma diye anlattığı ve hepsinin istisnasız "sevgi" duygusu ile karşılaştık dedikleri o an!.Bu adamlar zihinlerinde çıkılan bu yolculukta neden sevgi hissi ile karşılaşıyorlar ilginç. Belki şu inançsızlara hep sorulan "Tanrı yoksa neden iyi olalım?" sorusunun cevabı bilinç dehlizlerinde duruyordur. Zira gün gelir bir kara deliğin içi keşfedilir ama beyin, hani şu kutsal kitaplarda pek bahsedilmeyen "beyin" sistematiği çok zor anlaşılacak birşey olsa gerek, bir bilgisayarın kendi kendini tanımlaması kadar zor birşey. (bizim "iyi olmak" diye tanımladığımız şey aslen, ilkel hallerimizden beri sosyal bir varlık olmamız münasebetiyle oluşan yardımlaşma ve empati yeteneğimizdir.)
Bu ruh hali açıkça derealizasyon veya depersonalizasyon benzeri bir dissosiyatif durumdur. Eğer dmt kullanmış birisine deneyimlerinin kimyasal tepkimeler ile meydana gelen bir zihin oyunu olduğunu söylerseniz, o da size bilakis şu anki mevcut dünyada yaşanılan şeyin bir zihin oyunu olduğunu söyler ve hatta bunu hakaret sayar. çünkü o esnada yaşadığı şeyler için, şu an içinde bulunduğumuz dünyadan çok ama çok daha gerçekti derler. Bunu tecrübe etmeden anlayamazsınız diye eklerler. Belki de haklılardır. neticede gerçeklik kavramının beyinde şekillendiğini zaten bilim bize söyler, gerisi rölatif. işte bu şok üstüne şok yaşayan kişiler ayıldıklarında şiddetli "gerçeklik" problemi yaşarlar. Cezbe haline giren kişiler gibi geri döndüklerinde mutsuzlardır ve bu maddi dünyanın ne denli yavan olduğundan bahsederler. Hakkında yapılan belgeselde 15dk'lık deneyim gerçekten de 1000 yıl gibiydi deniliyor.
Bazıları dmt'nin pneal gland'de(epifiz bezi) sentezlenmesinden yola çıkarak bu yaşanılan deneyimlerin bir mana alemine kanıt teşkil ettiğini iddia ederler. çünkü yaşanılan şeyler -görece- ilahidir ve descartes, pneal gland yani epifizi ruh ile bedenin irtibat noktası olarak ifade etmiştir.
Beyin böyle birşey, suistimal ve manipüle edilebilir. Bir nevi derin bir rem uykusundan uyanan birinin yaşadığı rüyayı öğleden sonraya kadar atlatamama durumu. Ama yaşadıklarını doğru zamanda, doğru kitleye, güzel cümlelerle anlatırsan ve bu mükemmel boyutu insanlara vaadedersen tüm bu süreç binlerce sene sürebilir. Sanırım buna din de denilebilir.
Molekülün yapısına bakacak olursak, burda vücudun ürettiği triptamin yapısının azotuna iki adet metil gelmiş. Triptamin insan tarafından üretiliyor fakat, dimetiltriptamin vücudun neresinde nasıl üretilmiş, nolmuş ortada net bir bilgi yok. Triptamini sıkça üreten bitkilerden birisi : akasya. yani mimoza türleri,en yoğun bulunduğu materyal da bu cinsten çok yıllık bir bitkinin kök kabukları. triptamini indol-3-asetik asit üretmek için biyosentezde kullanıyor. Acaba buradan çıkıyor olabilirmi bu iddialar?Bizim vücudumuz triptamini triptofan üretmek için kullanıyor, yapı olarak hepsi serotonin, melatonin benziyorlar, çünkü triptofan da serotonin yani 5-ht/2 nin sentezinde kullanılıyor.
Kaynaklar,
1.https://en.wikipedia.org/wiki/Rick_Strassman
2.Book - https://www.amazon.de/DMT-Molecule-Revolutionary-Near-Death-Experiences/dp/0892819278
3. https://books.google.de/books?id=R3goDwAAQBAJ&pg=PT234&lpg=PT234&dq=jordi+riba+barcelona+laboratory&source=bl&ots=DKdlGuHGWS&sig=BWVDDFqyjm0spuih-ounrfZwnnQ&hl=de&sa=X&ved=0ahUKEwiyren4se7aAhWF1xQKHWNuDTcQ6AEIZjAM#v=onepage&q=jordi%20riba%20barcelona%20laboratory&f=false
4. https://en.wikipedia.org/wiki/Stephen_Sz%C3%A1ra
5.https://en.wikipedia.org/wiki/Julius_Axelrod
6.https://www.vice.com/en_us/article/vdb8jm/dmt-trips-last-longer-strassman-gallimore-influence
7.https://en.wikipedia.org/wiki/Albert_Hofmann
8. http://psychedelicfrontier.com/james-fadiman-microdosing/