Atatürk döneminde okutulan 4 ciltlik Tarih kitabının ilk cildinde “Hayatın Başlangıcı ve İnsanın Ortaya Çıkışı” bu tablo ve metinlerle anlatılıyordu.
Gazi bir biyolog olan ve Darwin`in evrim kuramını savunan H. G. Wells’in dünya tarihini Türkçeye çevirttirdi
Sözcü`deki makaleye göre, Prof. Dr. Zafer Toprak: Atatürk, evrim kuramını savunan H.G. Wells’in “Dünya Tarihi” kitabını Türkçe’ye çevirtmişti.
Prof. Toprak:"H. G. Wells Nazi Almanyası’nda kitapları yakılan bir kişiydi. H. G. Wells’den esinlenen dünyanın ve insanlığın evrimi anlayışı Türk Tarih Kurumu’nun da kuruluş evresinde hakim görüş oldu Gazi, giderek “tarih”i daha derinliklerde aramaya yönelecek “ön tarih”e ve tarih öncesine, bununla birlikte antropoloji ve arkeolojiye ilgi duyacaktı. Bundan böyle tarih kitapları mitsel ya da söylencesel Nuh peygamber'in tufan öyküsü yerine antropolojik ve tarih öncesi arkeolojik bulgularla başlatılacaktı. Böylece antropoloji, Cumhuriyet Türkiyesi'nde akademik bağlamda ilk gündeme gelen bilim dallarından biri, hatta ilki oldu. Dönemin Kıta Avrupası'nda yaygın olan fizik antropoloji Cumhuriyet Türkiyesi'nin güncel kaygılarına çözüm getiren bir bilim dalıydı. II. Dünya Savaşı ertesine kadar fizik antropoloji gözde bir alan olarak kaldı. Antropoloji ders kitaplarının da ana eksenini oluşturdu. Darwin ve tezleri bu bağlamda ders müfredatlarına girdi. İnsanın evrimini gösteren “hayat zinciri” ders kitaplarında yer aldı."
Prof.Dr. Zafer Toprak , “Darwin’den Dersim’e Cumhuriyet ve Antropoloji” kitabında Pittard’ı şöyle anlatıyor:
Eugene Pittard Türkiye’yi yakından tanıyan İsviçteli bir antropolog ve etnologdu. Türkiye ile yakından ilişkisi vardı. 1911’den beri Anadolu topraklarında araştırmalarını sürdürüyordu. Harf Devrimi sırasında Türkiye’de bulunmuş ve bu köklü dönüşüme hayranlığını gizleyememişti… Arap harflerinden Latin harflerine geçişin insanlık tarihinin en önemli toplumsal devrimlerinden biri olduğunu vurgulayan Eugene Pittard’ın bu eseri kısmen Reşat Nuri Güntekin tarafından Anadolu başlığı altında Türkçeye çevrilmişti… Pittard Harf Devrimi sırasında bizzat Anadolu’da gözlemlerde bulunmuştu. Ona göre 14 milyon insanın Gazi’nin girişimiyle bu tür bir dönüşümü gerçekleştirmesi emsali görülmemiş bir olaydı. Arap harferi son derece estetik, dekoratif bir nitelik taşıyordu; ancak Türkler için öğrenmesi zordu. Türkçe’de sekiz sesli harf Arap harfleriyle üç harfle ifade edilmeye çalışılıyordu. Tek bir harf Türkçede farklı seslere tekabül edebiliyordu. Basımevlerinde kitap dizgisi için Arap harflerinde tam 612 tipografik karakter gerekiyordu. Oysa Latin harflerinde büyük/küçük harfler ve rakamlar dahil 70 karakter yeterli oluyordu.”
Alttaki sözler Mustafa Kemal Atatürk'e, notlarına ve/veya kaynaklarına aittir.Kaynaklar yazımızın sonundadır.
- "Filhakika umumiyetle iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların müşterek bir cetleri vardır. Bu cet dahi, daha basit şekilleri haiz bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan bir nevi yerde sürünen hayvandan ve nihayet bunların hepsi de ilk hayat şekli olan iptidai hücreye dayanıyor. İnsanın bu şeceresi, insanın teşrihi ile sair kemikli hayvanların teşrihi arasındaki mukayeselere müstenittir."
- "Gördük ki, hayat zincirinin son halkası insandır. Bu zincire nazaran insanın sair memeli hayvanlar gibi, daha basit bir sınıfa ait cetlerden geldiği kanaatine varılır."
- "Hayat herhangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekle tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukadderatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor."
- "İnsanlar sürfeler gibi sulardan çıktıkları için önce, ilk önce ceddimiz balıktır.
İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler; biz maymunuz, düşüncelerimiz insandır.
İnsanlar büyük tabiat olayları önünde muhâceret, akın yolları ile bu arz dediğimiz yıldızın her kıt'asına dağılmışlardır. Bu kıt'alardan bazısına eski, bazısına yeni denmiş. Bu deyiş, hem bilgiden, hem bilgisizliktendir. Amerika'yı Kristof Kolomb keşfetti diye yeni Dünya sayılmıştır. Fakat jeoloji olayları Asya'dan Alaska yolu meydana geldi ve daha başka yollarla, karanlık zamanlarda ismi bilinmeyen geçişler oldu. Maya Medeniyeti'ni ve İnkaları öğrendikçe, stepler ve Alaska geçitleri düşünüldükçe, İnuit yüzleri ve tipleri ile kızılderili Hint insanları yüzleri ve tipleri incelenip araştırıldıkça bu Eski ve Yeni Dünya kavramları bittabî yavaş yavaş değişir. Kristof Kolomb'un keşfi hiç şüphesiz ki çok büyük ve mühim bir hâdisedir. Fakat daha dünkü iş sayılır."
- "Şunu söyleyelim ki, insanların bütün bilgileri ve inanışları, insan zekası eseridir. Zeka tabii olan dimağdan çıkar. Bundan, tabiatı anlamakta zekanın en büyük cevher ve müessir olduğu anlaşıldığı gibi tabiatın fevkinde ve haricindeki bütün mefhumların insan dimağı için kendi tarafından uydurma şeylerden başka bir şey olmayacağı meydana çıkar. Natür (Doğa) insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak, insanların Dünya'da yaşayabilmeleri için, onların doğaya egemenliğini de şart kıldı. Doğaya egemen olmasını bilemeyen yaratıklar, varlıklarını koruyamamışlardır. Doğa onları, kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir."
- "Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı."
- "Târihî hâdiselerin cereyanı sırasında bâzen fizyolojik ârızalar mühim rol oynarlar. Tabiat ya mânî olur veyahut yardım eder."
- “Hayat, her hangi bir tabiat harici etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir.”
- "İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi. İnsanın bu günkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukederatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor."
- "Tabiat insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak; insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğinide şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilemeyen yaratıklar varlıklarını koruyamamışlardır. Tabiat onları kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir."
Kaynaklar
1.https://www.sozcu.com.tr/2017/egitim/prof-dr-zafer-toprak-ataturk-evrim-kuramini-savunan-h-g-wellsin-dunya-tarihi-kitabini-turkceye-cevirtmisti-1670353/
2.https://www.kitapyurdu.com/kitap/cumhuriyet-ve-antropoloji-darwinden-dersime/272489.html
3.https://tr.wikiquote.org/wiki/Mustafa_Kemal_Atat%C3%BCrk/Evrim
4.A. İnan. (2007). Atatürk Hakkında Hatıralar Ve Belgeler. ISBN: 9789944881401. Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
5.http://www.atam.gov.tr/mustafa-kemal-ataturk-veri-tabani/temel-eserler/ataturkun-soylev-ve-demecleri
6.Video-Cumhuriyet,Bilim ve Kültür- https://www.youtube.com/watch?v=4cKnbjmFh24
7. Ruşen Eşref Ünaydın Atatürk Tarih ve Dil Kurumu Hatıralar
8.https://teyit.org/eger-bir-gun-benim-sozlerim-bilimle-ters-duserse-bilimi-secin-sozunun-ataturke-ait-oldugu-iddiasi/