Graffiti Nasıl Ortaya Çıktı?-Neden Yasadışı Yöntemleri Tercih Ederler?
Haziran 30, 2019
0
Graffiti Nasıl Ortaya Çıktı?
Kelime, Yunanca "graphein" (yazmak ) kelimesinden gelmiş ve İtalyanca "sgraffio" (karalamak) kelimesinden türemiştir.1970`li yıllarda ABD’de de ortaya çıkan bir kültür vardır, bu kültürün adı HİP-HOP olarak bilinir. Hip-Hop kültürünün müziği “Rap” olarak ortaya çıkmıştır.
Hip-Hop kültürü genelde ABD’de sömürge olan siyahi aileler arasında yaygın olmakla birlikte bizzat ABD’li siyahilere ait bir kültürdür. Rap parçası yapan gangster siyahi gruplar öylesine kelimeler kurarlar ki çoğu zaman ABD’li beyazlar bu sözlerin anlamını araştırmakla didinirler. Bu ufak detay esasen rapin Afrika göçmeni sömürge "Afroamerikan" siyahilerin kültürüne işaret etmektedir.
Rap’in yanı sıra, rap müziğin altyapılarını oluşturan "DJ’lik", bu kültürün dansı "breakdance" ve duvarlara şekiller ile yazı ve görsel çizilerek oluşturulan "graffiti" gibi Hip-Hop’un dört ana sanat faaliyeti vardır.Bunlara sonradan "Beatbox"da eklenmiştir.
Taki 183 efsanesi ve modern Graffiti`nin doğuşu
Graffiti 1960’ların sonlarına doğru New York sokaklarında, metro istasyonlarında ve vagonların içinde gizemli bir el yazısı görülmeye başladı. Bu o zamanlar ne anlama geldiği bilinmeyen fakat şehrin hemen her köşesinde görüldüğü için gizemli bir merak uyandıran “Taki 183” yazısıydı. 21 Temmuz 1971 tarihinde New York Times gazetesi “Taki 183 mektup arkadaşlarını yaratıyor” manşetiyle çıktığında New York’lular Taki 183’ün kimin tarafından, ne amaçla yazıldığını öğreneceklerdi.Taki, Kuzey Manhattan’da bulunan Washington Tepesi 183 numarada yaşayan ve asıl ismi Demetrius olan Yunan asılı 17 yaşında bir lise öğrencisiydi.Kendisi bir pizza kuryesiydi.Washington Tepesi 1960’ların sonlarında Küba, Porto Riko, Yunan asıllı göçmenlerin yoğunlukla yaşadığı ve sokak çetelerinin yerel hâkimiyet kavgalarına giriştikleri bir mahalleydi. Demetrius’in geçtiği sokaklar, seçim posterleri, politik kampanya afişleri, çeşitli çıkartmalarla doluydu. Demetrius kendi ifadesiyle bir gün can sıkıntısından dolayı duvara isminin kısaltması olan Taki ve adres numarası olan 183’ü yazdı. Sokağın görsel dilini ilk defa birisi kişisel bir amaçla kullanıyordu. Taki daha sonra kuryelik yapmaya başladı ve gittiği hemen her yere “Taki 183” yazısını bıraktı. 1971’e gelindiğinde Taki 183 bütün şehre yayılan ve herkesin bildiği bir ibare haline geldi.
Ancak bu eylem için cezaevine değil psikolojik tedaviye gitmişti.Zira ilk olarak yapılan bu eylemler o günlerde psikolojik sorun olarak açıklanmış.
Garaffiti`nin tarihi daha eskiye gidiyor
New York Times’da yayınlanan haberden sonra ise Urban Grafiti adeta çığ gibi büyüdü ve New York’taki hemen her duvar ben de buradayım diyen gençlerin isimleri ve mahlaslarıyla doldu.Bu imzayı beğenen genç kesimler de kendilerine birer imza beğenip Taki`yi taklit etmeye ve imzalarını atmaya başlamışlardır bu imzalar zamanla ün kazanmak için graffiti çalışmalarına ve kimin daha güzel,daha zor çalışmalar yapacağı üzerine devam etmiştir.
Yaklaşık 3500 yıl önce Sakkara Piramitlerinde yapılan duvar resimleri grafitinin ilk örnekleri olarak kabul edilmiştir.
Daha sonra 1600-1800 yılları arasında Roma’da, Pompei’de duvar resimleri ve yazılarına rastlanmıştır.
Daha sonra Latin işgalinde Ayasofya’nın kraliçe locasına ismini kazıyan Viking askeri gibi detaylarla dipnot olarak ilerlediği bir tarihi vardır.
“Kilroy was here” İkinci Dünya Savaşı yıllarında görülen en yaygın ve meşhur grafiti idi.
Neden yasadışı yöntemleri tercih ederler?
Grafiti yaparken duydukları yakalanma heyecanı ve açığa çıkan adrenalin bu sebeplerin başında gelir. Grafiti ile mücadele çalışmaları kapsamında kendilerine özel alanlar sağlanmasına ve yaptıkları iş legal hale gelmesine rağmen bundan keyif duymayıp gene yasak olan bölgelerde grafiti yapmaya gidiyorlar.Zira varoşların sesi olarak kamuya mesaj veriyorlar.
Sanat, "insanın çeşitli araçlarla kendini ifade etmesidir" gibi temel bir tanımdan yola çıkarsak, grafitinin sanatçısı da, kamuya sanatını açan bireyin, iktidar ilişkileriyle örülü galerilerden ve müzelerden bağımsız, konuşan, resmeden, hatta "yoksayılan"ı kamusal alanda herkesin "gözüne sokmayı" amaçlayan, bu anlamda "gerçekliğe hükmeden bir sanatçı" olma arayışındadır diyebiliriz.
Grafitiler Hip-Hop kültürüne aittir. Grafiti yapanlar Rap müzik dinlerler, kendilerine özgü giyinirler ve kendilerine özel vücut dilininde yoğun olarak kullanıldığı bir dil kullanırlar.
Grafitilerin yoğun olarak görüldüğü getto’lar genellikle girmenin zor olduğu, girilince de çıkmanın zor olduğu bölgelerdir. Grafiti yapanlar, çok iyi tanıdıkları bu bölgelerde 5-6 km.lik bir çap içinde eserlerini yaparlar. Kaçış yollarını çok iyi bilirler. Genelde evleri “tag”ını koyduğu yere çok yakındır.
Yapılmış grafitiye ulaşma ve temizleme zorluğu, yapanın bu hiphop dünyasındaki ününü artırır. Zaten onlar için hedef geniş kesimlere seslenmek değil, eserlerinin diğer grafiticiler tarafından beğeni toplamasıdır. Onlar toplum tarafından tanınmaktan çok, kendi gruplarında ünlenmek isterler. Grafiti yapanlar her zaman eserlerinin yaşam süresinden kaygı duyarlar. Çünkü duvardaki eseri çok kısa süre sonra silinecek ve hatıralardaki yerini alacaktır. Bu yüzden her türlü tehlikeyi göze alıp grafitilerini yükseklere, erişmenin zor olduğu yerlere yapmaya çalışırlar.
Tren ilgileri yüksek
Grafiti yapanlar gece çalışmayı tercih ederler. Karanlıkta daha az tanınmaları ve daha az görülmeleri ve geç saatlerde etraftan görebileceklerin azlığı onları bu tercihe yöneltir. Geceleri ortalama 7 saat çalıştıkları bilinmektedir. Buna göre gece yarısından sabahın ilk ışıklarına kadar çalıştıkları söylenebilir. Her bir sanatçı haftada en az 4 grafiti yapmaktadır. Bu işi 2-3 yıl sürdürür sonra bırakırlar.
Grafiti sanatçıları daha önce aynı duvarda hangi grafitinin olduğunu ve silindiğini takip ederler, duvardaki temanın fazla bozulmamasına özen gösterirler. Duvarda bir grafiti varken üzerine yenisini yapmazlar ve duranı bozmazlar. Kendi dünyaları için koydukları bu kural aslında onların dışındaki dünyaya bakış açılarını da gösterir. Onlar dünyayı ve sistemi değiştirme peşinde değillerdir sadece iyileştirmek isterler.
Trenler grafiti sanatçılarının çok ilgisini çeker. Çünkü tren onların eserini her yere taşır ve gösterir. Her yıl onlarca kişi trene veya tünele grafiti yaparken ölmekte bir o kadar kişi de ağır yaralanmakta ve çoğunlukla sakat kalmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir tekne, vapur vb. grafiti yapılmamıştır.
Avrupa’da grafiti renkleri genellikle soğuk ve donuktur. Duvardaki kahraman genellikle çirkin ve ürkütücüdür. Kompozisyonda verilen mesaj ilk bakışta algılanamaz. Ayrıca yazılan grafitiyi okumak dışarıdan birisi için çok zordur belki de mümkün değildir. Bu yüzden bunların bir tür şifreli haberleşme aracı olduğu düşünülmektedir. Latin Amerika ve Akdeniz ülkelerinde ise renkler canlı ve sıcaktır. Yüzler genelde güleryüzlü ve güzeldir. Verilen mesajlar hemen algılanabilir ve sosyo-politik içeriklidir.
Alttaki belgeselde inanılmaz asi duruşlarını ve cesaretlerini izleyebilirsiniz.Özelliklede trafiğin akıcı olduğu yerlerde hatta otobanlarda.Almanya`da sadece Berlin`de Graffiti ile mücadeledeki maliyet yıllık 50 milyon euro civarında.
Özetlersek,Graffiti yöntemleri vandalizm olsada yaptıkları gerçekten bir sanat.
Kaynaklar
1.https://www.taki183.net/
2.https://www.smithsonianmag.com/history/reading-the-writing-on-pompeiis-walls-1969367/
3.https://ayasofyamuzesi.gov.tr/tr/i%C3%A7mayasofyada-viking-yaz%C4%B1s%C4%B1
4.https://www.nytimes.com/1971/07/21/archives/taki-183-spawns-pen-pals.html
5.https://en.wikipedia.org/wiki/Hip_hop_music
6.https://en.wikipedia.org/wiki/Graffiti
7.https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/art/news/chinese-schoolboy-15-exposed-as-egypt-s-ancient-temple-graffiti-vandal-8633556.html
8.Video-Vice-https://www.youtube.com/watch?v=RUV1xOvMwsI
9.http://blog.milliyet.com.tr/yasak-sanat--grafiti/Blog/?BlogNo=141544
10.https://www.spiegel.de/lebenundlernen/schule/graffiti-ich-spraye-also-bin-ich-a-416204.html