4 kaplan ünlü hayvan terbiyecisini parçalayarak öldürdü
Bari şehri yakınlarındaki Triggiano kasabasında önce bir kaplan, terbiyeci Ettore Weber’e saldırdı. Ardından diğer üç kaplan da Weber’e saldırmaya başladı. Saldırının ardından kaplanlar, can çekişen Weber’in bedeniyle oynadı.
20’si Avrupa’da olmak üzere 40 ülkede, vahşi hayvanların sirklerde kullanılması yasak.
Peki köpekler insanlara daha sadıkken neden kaplanlar eğitilmesine rağmen sahiplerine ve terbiyecilerine saldırıyor?Bunun nedenlerine başlıklar altında birer birer bakalım.
Köpekler ile insanların uzun dönemler birlikteliği
Köpekler Homo sapiens tarafından evcilleştirilen ilk hayvandı ve tarım devrimi’nden önce evcilleştirilmişti. Uzmanlar tam tarih konusunda anlaşamıyorlar, fakat günümüzden
beş bin yıl önce evcilleştirilmiş köpeklerle ilgili gayet ikna edici kanıtlarımız var, hatta köpekler insan gruplarına binlerce yıl önce bile katılmış olabilirler.Köpekler hem avlanmak hem de savaşmak, ayrıca vahşi hayvanlara ve davetsiz misafirlere karşı da bir alarm sistemi olarak kullanılıyordu. nesiller boyunca, iki tür birbirleriyle daha iyi iletişim kuracak şekilde birlikte evrildi. insanların ihtiyaçlarına ve duygularına en çok dikkat eden hayvan olan köpekler, insanlar tarafından diğer hayvanlara göre daha çok ilgi görüp beslendiler, bu yüzden de hayatta kalma şansları daha yüksekti. Eşzamanlı olarak köpekler de, insanları kendi ihtiyaçları için manipüle etmeyi öğrendiler. 15 bin yıllık bağ, insanlarla köpekler arasında, insanlarla diğer hayvanlar arasındakinden çok daha derin bir yakınlık ve karşılıklı anlaşma yarattı; hatta bazı durumlarda köpekler de tıpkı insanlar gibi törenle gömüldüler."[Hayvanlardan tanrılara sapiens sf:58]
Atalarının son derece kuvvetli grup ve lider bilincine sahip kurtlar olmasından ve yapay seçilimle insanla en iyi anlaşanların nesiller boyu üretilmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Köpeklerdeki sadakat güçlü olan birey sayesinde hayatta kalmalarını kolaylaştıran bir etki yaratır. Böylece en aptal, işe yaramaz bireyler bile hayatta kalmayı, kaliteli hayat sürmeyi başarır.
Köpeklerdeki sürü psikolojisi ve insanlara saldıran sokak köpekleri
Köpeklerin nereden geldiği ile ilgili birçok teori bulunsa da bunlardan en çok kabul edileni gri kurtlarla ortak atadan gelmiş olduklarıdır. Bilimsel araştırmalara göre vahşi doğada yaşayan kurtlar sürü halinde gezerler ve bu sürü bir aile ünitesidir. Evrimle beraber evcilleşen köpekler, atalarından gelen sürü mentalitesini hafızalarına ve içgüdülerine yerleştirmiş oldukları için günlük hayatlarında da buna ihtiyaç duyarlar. Köpeğiniz sizi bir aile üyesi ve sürünün bir parçası olarak görmektedir ve siz de onu öyle görmediğiniz sürece ve sürü hayatının kurallarını uygulamadığınızda köpeğiniz ile birçok problem yaşarsınız.
Köpekler kurt ataları gibi sürü hayvanları olarak evrimleşmiştir (kedigillerde ise sadece aslanlar sürü halinde yaşarlar.). Sürü davranışı nedeniyle, eğer ailede bir insanı sürü lideri olarak görüyorlarsa uyumlu hayvanlardır, parçası olduğu sürüyü yani aileyi sahiplenirler ve savunurlar, aileyle yaşadıkları alanı/bölgeyi korurlar. Sokak köpekleri söz konusu olduğunda bölge savaşları başlar. Köpekler yemek bulacakları, su içecekleri ve uyuyacakları alan için diğer sokak köpekleri ile rekabete girmek zorunda kalırlar, bu birbirlerini öldürmelerine bile neden olabilir.İçgüdüsel olarak köpek olmayan türlere de saldırırlar,insanlara da saldırırlar, köpeklerin kesinlikle diğer hayvanlar gibi net hafızaları vardır ve gördükleri zararı yeniden görmemek için kendi halinde bir insana saldırabilirler fakat saldırının nedeni bölgesini korumak da olabilir.
Anne ile bebeği arasındaki ‘sevgi hormonu’ köpekte de gerçekleşiyor
Köpeğin gözlerinin içine bakmak anne
ile çocuğu arasındaki bağlanma sürecinin aynısını insan ile köpek
arasında da devreye sokuyor.
Anne ile bebeği arasındaki göz temasının annenin beyninde ‘sevgi hormonu’ olarak da adlandırılan oksitosin maddesini harekete geçirerek aradaki bağı güçlendirdiği biliniyor.Ebeveynle çocuğu arasında oluşan bu duygusal bağ sayesinde çocuğun beslenmesini ve etkileşimi olanaklı kılan davranışlar serisi gerçekleşiyor.
Araştırmalar, köpek ile göz teması kurmanın ve okşamanın da insan beyninde oksitosin salgılanmasına benzer bir süreci harekete geçirdiği ve aynı şeyin köpekte de gerçekleştiğini gösteriyor.
Japon araştırmacılar, köpeklerle sahipleri arasında karşılıklı bakışmanın, anne ile çocuğu arasında oluşan bağlanma duygusuna benzer bir duygu oluşturduğunu ortaya koydu. Bu bağlanma duygusu oluşunca insan, ailesine karşı duyduğu hisleri köpeğine karşı da duymaya başlıyor. Böylece iki canlı arasında yakınlaşma oluyor.
Araştırmanın sonuçları Science dergisinde yayımlandı. Yazıda kurtların aynı cevabı vermediği, muhtemelen köpeklerin evcilleşmesi sonucu iki canlı arasında bu bağlanma sürecinin geliştiği ifade ediliyor.
Japonya’daki Azabu Üniversitesi Veterinerlik Okulu’nda araştırmacı ve makalenin başyazarı Dr Miho Nagasawa’ya göre “Köpekler, insanlarla ilişkilerinde bağlanma mekanizmasına uyum sağlayabildiği için onlarla ortak yaşamayı başarıyor.”
Nagasawa, “Köpekler başlangıçta bu mekanizmayı kendi türleri içinde kullanıyordu; insanların da benzer bir evrimden geçmesi başka canlı türleriyle bağ kurmalarını mümkün kıldı” diyor.
Araştırma sırasında köpekler bir odada sahipleriyle birlikteyken yarım saat boyunca gözlendi. Sahipleriyle uzun süreli ve kısa süreli bakışmalarına göre köpekler iki gruba ayrıldı.
Kurtlar ise farklı
İkinci bir deneyde ise burunlarına spreyle oksitosin sıkılan köpekler, sahiplerinin yanı sıra iki yabancının da bulunduğu odalara yine 30 dakika süreyle, fakat insanlarla etkileşime girmeyecek şekilde yerleştirildi.
Dişi köpeklerin sahiplerine daha uzun süreyle baktığı ve bu köpeklerin sahiplerinin daha fazla oksitosin salgıladığı görüldü.
Araştırmacılar, erkek köpeklerde bunun etkisinin görülmemesini oksitosin hormonunun farklı cinsiyetlerde farklı işlevi olmasına bağlıyor.
Araştırma sonuçlarının insanlarla köpekler arasında oksitosinin yarattığı daimi bir bağlanma duygusunu gösterdiğine inanılıyor.
Köpeğin sahibiyle göz kontağı insan beyninde de bu hormonun salgılanmasını sağlıyor ve böylece insan köpeğiyle daha fazla etkileşimde bulunmak istiyor. Bu da köpekte oksitosinin tavan yapmasına yol açıyor.
İlk deney insanlar tarafından yetiştirilen kurtlarda tekrarlandığında aynı bağların oluştuğuna dair herhangi bir veri bulunamadı. Bu ise kurtların insanlarla iletişimde köpeklerle aynı becerileri kullanmadığının işareti sayılıyor.
Bu nedenlerle köpekler kaplanlardan farklıdır.Gelelim sahibine saldıran kaplanlara,
İnsan kanındaki tuz vahşi hayvanları çekiyor
Nepal’de bir leoparın son 15 ay içinde 15 kişiyi öldürdükten sonra yemesi, vahşi doğadaki seri katiller hakkında önemli bir soruyu gündeme getirdi.
Bilim dünyası, bazı hayvanların insanlara çok sık saldırı düzenlediğine dikkat çekerek, insanların neden bu hayvanlara yem olduğunu araştırdı.
ABD’nin Florida eyaletindeki Köpekbalığı Araştırma Programı’nda yer alan George Burgess, Discovery News’e yaptığı açıklamada, “Birkaç spesifik canlının insanları özellikle hedef almayı öğrenmesini düşünmek, hiç de gerçeklik dışı deil... Büyük kediler bizi belli şartlar altında çok kolay hedefler olarak görüyor olabilir” dedi.
Araştırmacılar, en son olarak Nepal’de 15’incisi gerçekleşen leopar saldırısının ardından, ‘tuz tadının’ hayvanları insanlara çekebiliyor olabileceğini belirtti. Nepal’de aynı leoparın 15’inci kurbanı olan dört yaşındaki çocuk, geçtiğimiz hafta içinde ormandaki evinin yakınlarında bulundu.
Nepal’ın başkenti Katmandu’da bulunan Ulusal Parklar ve Vahşi Doğayı Koruma Departmanı’ndan Maheshwor Dhakal, leopar ve diğer büyük kedi türlerinin insanları yemeye alıştıkları halde, onları bu alışkanlıklarından caydırmanın zor olacağını söyledi.
Dhakal, CNN’e yaptığı açıklamada, “İnsan kanı, hayvanların kanından daha fazla tuz içeriyor... Hayvanlar bu tadı aldıklarında, artık geyik gibi avların yerine insanları tercih ediyor” dedi.
Öte yandan, insanları yemeye alışmak, geçmişteki deneyimlere bağlı olan bir öğrenme süreci gerektiriyor. Bu da avcının sıkça yemek istediği ‘gıda kaynağına’ ulaşmadan yapamayacağı bir şey olarak ifade edildi.
Vahşi hayvanların giderek daha sık yerleşim birimlerinde görülmeye başlandı
Zimbabwe Doğayı Koruma Görev Birliği’nde yer alan Johnny Rodrigues, Discovery News’e, “vahşi hayvanların giderek daha sık yerleşim birimlerinde görülmeye başlandığını’ belirtti. Rodrigues, bu durumun nedeni olarak, ‘insanların giderek daha fazla vahşi yaşam alanına girmelerini ve burada yaşayan canlıların çevrelerine zarar vermelerini’ gösterdi. Büyük kedilerin daha çok büyükbaş hayvanların peşinden gittiğini belirten Rodrigues, insanları kovalayan leopar gibi hayvanlara nadir rastlandığını söyledi.
ABD’li vahşi doğa uzmanı Burgess ise insanlara düzenlenen saldırıların sadece büyük kedilerden gelmediğine dikkat çekti. Mısır’da iki defa köpekbalığı saldırısına tanık olduğunu ifade eden Burgess, “hayvanların saldırısına maruz kalırken suçlu olan tarafın insanlar olduğunu” belirtti.
Yeni Zelanda’da Kızıl Deniz’e kadar uzanan bir iz
Burgess, insanların yaptığı dikkatsizliklere örnek vererek, vahşi canlıların saldırılarıyla bir bağlantı kurdu. ABD’li araştırmacı, Avustralya’dan ve Yeni Zelandan’dan Kurban Bayramı’nda kesilmek üzere Mısır’a deniz üzerinden koyun taşındığını, yolculuk esnasında ölen hayvanların da denize atıldığını söyledi.
Burgess, “Koyunlarla beraber dışkıları ve idrarları da denize dökülüyor. Bu da dışkı izinin Yeni Zelanda’da Kızıl Deniz’e kadar uzanan bir iz oluşturmasına neden oluyor” dedi. Ölü hayvanların denizde oluşturduğu izi takip eden beyaz uçlu ve mako köpekbalıkları, sığ sularda av peşine düşüyor ve doğal olarak insanlara saldırıyor.
Burgess, “Kısaca bir köpekbalığının veya başka bir hayvanın sürekli olarak insanları hedef aldığı fazla görülmeyebilir ama bu düşük bir olasılık da değil” ifadesini kullandı.
Geçmiştede insan yiyorlardı
Bilim insanları, bugün ortaya çıkan tablonun, insanların yemek zincirinin her zaman en tepesinde yer almadığına ancak yem olmaktan da kurtulamadığına işaret ettiğini belirtti. ABD’nin Minnesota Üniversitesi’nde antropolog olan Kirsten Jenkins, eski çağlarda yaşamış olan Proconsul adlı bir maymunun, birçok avcının kurbanı olduğuna dikkat çekti. İnsanların ve şempanzelerin atalarından olduğunu düşünülen ilkel maymunun fosillerinde, birçok vahşi hayvanın diş izleri bulundu.
Bu yılın başlarında ise nesli tükenen dev boynuzlu timsah Crocodylus thorbjarnarsoni’nin fosili, nesli tükenen modern insanın akrabalarından Australopithecus’un yanında bulundu. Arkeologlar, boyu 7 metreyi bulan timsahın eski çağlarda ilk insanlardan beslendiğini düşünüyor.
Burgess, modern günümüzde insanlarda yamyamlığa da dikkat çekerek, “Kurbanlarını yiyen Jeffrey Dahmer gibi seri katiller de gördük” dedi.
Konuyu özetlersek
Sonuç olarak alttaki videodada görüldüğü gibi her hayvan insana saldırabilir.Hepsinin farklı nedenleri var.Korku,savunma ve sürü psikolojisi,açlık,insan hatası,insan kanındaki tuz gibi yüzlerce nedenlerden kaynaklanabilir.Kaplan gibi yırtıcılar sadece sürü halinde değil yalnızda avlanırlar.Kaplanların insanlarla birliktelikleride köpekler kadar uzun zaman değildir.Almanya`nın bilim kanalı "Galileo"da gösterildiği gibi onları alıp evde büyütmek isteyenler astronomik ücretini ödeyebilselerde,günde 2 kilo et yiyen ve yaklaşık 20 euro`luk masrafı olan, evde herşeyi kemiren "pahalı hobi" bu hayvanların masrafını karşılasada bu tehlikeli hayvanlarla ilgili kanunlar çok ekstrem.Dolaysıyla köpeklere ayrı bir parantez açmak gerekir.Köpekler gibi sevgi hormonuda yoktur.Ve biyolojik olarak farklı türlerdir.Atalarından kalan genetik mirasları farklıdır.Kaplanlar nesli tükenmekte olan yırtıcılardandır.Korunmaya alınmışlardır.Yavruları çok sevimli olan bu hayvanların vahşi doğada yaşamaları gereklidir.
Bilinen en önemli bir gerçekse vahşi ve yırtıcı hayvanların "avlama içgüdüsünü"hiçbir zaman kaybetmediğidir.Evrimin en önemli kurallarından olan "hayatta kalmak ve nesillerini sürdürmek"için uyguladıkları yöntemler zeka ve silahlarının farklı olmasından ve vahşi doğa kurallarının "yaşamak için öldürmek"üzerine olduğu için medeni insanlardan haliyle farklıdır.Zira besin zincirinin en tepesinde değiller.
Kaynaklar
1.https://www.dailymail.co.uk/news/article-7216093/One-worlds-famous-circus-tamers-mauled-death-four-tigers.html
2.https://www.amazon.com/Genius-Dogs-Smarter-than-Think/dp/B00BAZPE4Q
3.http://www.bbc.com/earth/story/20150416-dogs-can-bond-like-babies
4.hayvanlardan tanrılara sapiens sf:58
5.https://www.amazon.com/Genius-Dogs-Smarter-than-Think/dp/B00BAZPE4Q
6.https://science.sciencemag.org/content/348/6232/333
7.https://edition.cnn.com/2012/11/03/world/asia/nepal-leopard-deaths/index.html
8.http://www.nbcnews.com/id/49734112/ns/technology_and_science-science/t/do-some-animals-get-taste-human-blood/#.XSHG5v7grIU
9.Galileo-https://www.youtube.com/watch?v=Py1TPGd9WUs