Truman Sendromu Nedir?
Bir zamanlar popüler olan "Biri bizi gözetliyor" TV şovlarında yarışmacılar gercekten izlendiklerinin farkındaydı.Truman sendromu"The Truman Show delusion"ise biraz farklı versiyonu.
Truman Sendromu ilk defa 2012 yılında Joel Gold ve Ian Gold’un, “Cognitive Neuropsychiatry” adlı dergide ➦yayınladıkları makale ile tanımlanmış ve psikiyatri literatürüne girmiÅŸtir. Joel Gold “WebMD” için verdiÄŸi bir röportajında Truman Sendromu hakkında ÅŸunları ➦söylemiÅŸtir:
“Truman sanrısı hastanın tüm hayatını kapsar. Hasta ailesinin, arkadaÅŸlarının ve çevresindeki diÄŸer insanların konuÅŸmalarının bir senaryodan okunduÄŸunu ve ayrıca yaÅŸadığı ÅŸehirdeki her binanın bir film setinin parçası olduÄŸunu düşünür. Ãœstelik bununla da kalmaz ve hayatının tüm dünya tarafından izlenen bir film olduÄŸuna dair saÄŸlam bir inanç geliÅŸtirir.”
Gold’un Truman Sendromu belirtilerini ilk kez saptaması 2002 yılına kadar uzanmaktadır. Bu süreç içerisinde çalışmakta olduÄŸu New York Bellevue hastanesinde orta sınıfa mensup ve iyi eÄŸitimli beÅŸ hastasını tedavi eden Gold, hepsinin kendilerini reality ÅŸovların içerisinde yer alan aktörler olarak gördüklerini saptamıştır.
Ayrıca hastaların üçü seanslar esnasında içinde bulundukları durumu tanımlamak için “The Truman Show” filmini referans olarak göstermiÅŸlerdir.
Filmin konusu
Truman Burbank, kartpostalları aratmayacak güzellikte bir adada yaşamaktadır. Bir işi, evi ve çok sevdiği karısı vardır. Ancak Truman dışında herkes bunun bir oyun olduğunu bilir. Truman'ın yaşamı gerçek sandığı bu stüdyolarda tam otuz yıldır, aralıksız olarak ve reklam vermeden bu yaşamı 24 saat boyunca canlı olarak televizyonda yayınlanmaktadır.
Truman'ın annesi, babası ve eşi kısacası tüm ailesi de sahtedir. Çocukluğunda bile dış dünyanın olmadığı Truman'a ikna edilmeye çalışılmıştır. Okullarında kaşiflik gibi dış dünyanın görülmesine sebep olacak meslekleri özenmesine izin verilmemiştir. Bir gün sudan korkutulmaya çalıştırılmak için ve sahte babasının bu sahte hayatı sürdüremeyeceğini söylediği için kayıkta babasının denizin dibinde boğulma sahnesini yaratılmıştır.
Lise yıllarında karşılaştığı bir kıza aşık olmuştur, ama bütün oyuncular tarafından bu kızdan ayrılmasını istemiştir. Kızın sahte adı Lauren'dir ama kızın sahte babası tarafından söylenti Fiji Adaları'na kaçıp diziden alındığında gerçek adının Sylvia ve bütün bunların bir düzmece olduğunu anlatmıştır.
Truman bu ana kadar hiç şüphelenmemiştir, ta ki babasını caddeden geçen insanlar arasında görünceye kadar... Zaten sahte eşinin evlilik fotoğrafında bir yalan işareti yaptığını da gördüğünde tüm gerçekleri öğrenmeye başlamıştır. O zaman 30 yaşına girdiği bölümde dizinin yönetmenine direnmiş ve sonunda gerçek dünyaya ulaşmıştır.
Sendromun Ortaya Çıkma Nedenleri
Truman Sendromunun, daha çok dikkat merkezi olmayı seçmesine rağmen sosyal duruşuyla ilgili endişeleri bulunan bireylerde ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Göz önünde olma korkusu ve insanların sürekli olarak kendisini gözetliyor olduğu şüphesi bireyi Truman Sendromuna itebildiği gibi, bu sanrılar önemli bir psikoz belirtisi olma özelliği de taşırlar.
Truman Sendromu üzerine yapılan çalışmaların bir kısmı, sanrıların oluşumunda kültürel etkinin önemli bir rol oynadığını ileri sürmektedir. Buna göre sanrıların içeriği kişinin hayat deneyimlerinden ve kültürel çevresinden beslenerek oluşmaktadır.
Skodlar, Dernovsek ve Kocmur tarafından yapılan 2008 tarihli bir ➦araÅŸtırma, sanrı türlerinin sosyopolitik deÄŸiÅŸimler ve teknoloji alanındaki geliÅŸmeler tarafından etkilendiÄŸini ortaya koymuÅŸtur.
Sanrı nedir?
REEM Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz"Sanrı; diÄŸer insanların inandıklarını önemsemeden, mevcut düşüncelerinin hatalı olduÄŸuna dair kesin kanıtlar olmasına raÄŸmen, deÄŸiÅŸtirilemeyen ve dış gerçeklerden yanlış anlamlar çıkartmaya dayalı düşüncelerdir. Paranoya, hezeyan ve delüzyon da diÄŸer aynı ya da benzer ifadeleridir. Çok çeÅŸitli sanrı türleri vardır.
Mesela ; Capgras sendromunda kişi, yakın akraba ve arkadaşlarının benzer sahteleriyle yer değiştiğini düşünür. Likantropi de kişinin kurt adam haline dönüştüğü inancı vardır. Cotard sendromunda maddi ve manevi güçlerini hatta kalp mide gibi iç organlarını kaybettiklerine inanırlar. Paranoid sanrılarda ise kişi sürekli izlendiğini, takip edildiğini, kendisine tuzak kurulmak istendiğini hatta en kötüsü öldürülmek istendiğini düşünebilir ve kendince önlemler alarak şiddete bile başvurabilir.
Sanrılar içerisinde ilginç olanlar da vardır. Mesela büyüklük hezeyanlarında kişi, kendisinin kurtarıcı, mehdi, peygamber veya evliya olduğunu düşünür. Hatta öylesine kaptırır ki kendisini etrafındaki insanları da buna inandırarak birçok mürit, taraftar da toplayabilir. Yaşantısı temsile kalkıştığı hezeyanı ile alakasız olduğu halde bunu fark edemeyen birçok insan böyle sanrılı kişilerin arkasından gidebilir ve daha kötüsü toplumun sosyal normlarını tehdit edecek düzeye bile gelebilir.
Bazı sanrılarda ise kişi dışa değil kendi
bedenine yönelir. Örneğin, kalbinin delik olduğunu, tek böbrekli
olduğunu ya da midesinin olmadığını veya A.I.D.S, kanser gibi ciddi bir
hastalığının olduğuna inanır ve tetkiklerden, hastanelerden beri gelmez.
Truman sendromu, kanaatimce bir ben merkez ci bir de dış merkezci olmak
üzere iki ayrı karakter özellikleri gösterir. Ben merkezci truman
sanrılarında kişiler, dünyanın kendi etrafında döndüğünü, herkesin
kendisine hizmet ve yardımla yükümlü olduğunu düşünürler. Onlar için
kendilerinin ölümü, dünyanın da yok olmasıdır. Bu nedenle kendileri ile
alakalı tüm maddi manevi çıkar işlemlerinde kural tanımazlar.
Kendilerini dünyanın efendisi, diğer
insanları ise kendisinin varlığına hizmet etmek için yaratılmış figüran
varlıklar olarak düşündüğünden gizli ya da aleni olarak her türlü
yolsuzluğa açıktırlar. Diğer insanları sömürmekten vicdani bir
rahatsızlık duymazlar. Sosyal adalet kavramları gelişmemiştir,
yardımlaşma nedir bilmezler.
Dış merkezci truman sendromunda ise dünyayı kapitalin yönettiğini, tüm savaşların, karışıkların onların çıkarlarına hizmet için özellikle yapıldığını, tüm görsel, yazılı ve sosyal medyanın onların çıkarları için istedikleri fikir ve ideolojilere kanal ize edildiklerini, gizlice yönlendirildiklerini düşünürler. Kapitalin bir ahtopot gibi her yeri sardığını, onları sömürmek için tüm teknolojik imkânları kullandığına inanırlar. Bu noktada ülkelerdeki gelir dağılımının da truman sanrısını az ya da çok etkileyeceği açıktır.
Ben şahsen önümüzdeki yıllarda truman sendromu etkilerinin, ülkelerin ne kadar sosyal devlet olup olmadıklarına bağlı olarak giderek artacağını düşünmekteyim. Bir toplumda vip ayrıcalıkları, o ülkeyi yönetenlerin abartılı şatafatlı yaşamları, üst düzey devlet yöneticilerine tanınan ayrıcalıklı haklar, truman sanrısının dalga dalga yayılmasına neden olabilir ve ciddi toplumsal karışıklıklar ortaya çıkarabilir. Özellikle az gelişmiş ülkelerdeki bitmek tükenmek bilmeyen karışıklıkların, gelir dağılımındaki anormal dengesizlikler nedeniyle toplumun tümüne yayılan truman sanrılarıyla olduğunu düşünmekteyim.
Dış merkezci truman sendromunda ise dünyayı kapitalin yönettiğini, tüm savaşların, karışıkların onların çıkarlarına hizmet için özellikle yapıldığını, tüm görsel, yazılı ve sosyal medyanın onların çıkarları için istedikleri fikir ve ideolojilere kanal ize edildiklerini, gizlice yönlendirildiklerini düşünürler. Kapitalin bir ahtopot gibi her yeri sardığını, onları sömürmek için tüm teknolojik imkânları kullandığına inanırlar. Bu noktada ülkelerdeki gelir dağılımının da truman sanrısını az ya da çok etkileyeceği açıktır.
Ben şahsen önümüzdeki yıllarda truman sendromu etkilerinin, ülkelerin ne kadar sosyal devlet olup olmadıklarına bağlı olarak giderek artacağını düşünmekteyim. Bir toplumda vip ayrıcalıkları, o ülkeyi yönetenlerin abartılı şatafatlı yaşamları, üst düzey devlet yöneticilerine tanınan ayrıcalıklı haklar, truman sanrısının dalga dalga yayılmasına neden olabilir ve ciddi toplumsal karışıklıklar ortaya çıkarabilir. Özellikle az gelişmiş ülkelerdeki bitmek tükenmek bilmeyen karışıklıkların, gelir dağılımındaki anormal dengesizlikler nedeniyle toplumun tümüne yayılan truman sanrılarıyla olduğunu düşünmekteyim.
Diğer taraftan tam truman sendromu özellikleri göstermese bile farkında
olarak ya da olmayarak truman sempatizanları ya da truman sanrısına
yakın nitelikli kişiler vardır. Truman sanrılarını yok etmenin yolu ise,
bireysel özgürlüklerin kısıtlanmadığı, devlet yöneticilerinin kendi
halkından kopmadığı, adalete olan inancın sarsılmadığı, zenginlik ve
fakirlik arasında uçurumların olmadığı, insani özelliklerin ve
yardımlaşma duygusunun ön planda olduğu, kişiler arasında hiçbir vip
ayrıcalığının olmadığı, sosyal devlet anlayışının hâkim olduğu bir inanç
ve yönetim tarzıdır."diyor.
Truman Sendromu Vakalarına Birkaç Örnek
Vaka 1: Joel Gold’un en dikkat çekici hastalarından biri, Özgürlük Heykeline tırmanmak isteyen orta rütbeli eski bir ordu gazisiydi. Bunun sebebi eÄŸer heykelin zirvesine ulaşırsa hayatını yayınlayan ÅŸovun yapımcılarının kendisini serbest bırakacağını düşünmesiydi. YaÅŸadığı deneyimi ÅŸu kelimelerle aktarmıştır:
“Bir anda milyonlarca insanın odak noktasında olduÄŸumu fark ettim. Bu eskiden de böyleymiÅŸ, ÅŸimdi de böyle. Ailem ve tanıdığım herkes senaryoda yazılmış birer aktör. Åžovun bütün amacı beni tüm dünyanın odak noktasına koymak.”
Vaka 2: DiÄŸer bir Truman Sendromu vakasında ise hasta yaklaşık beÅŸ yıldır ailesinin bilgisi dâhilinde “The Truman Show” filminde olduÄŸu gibi bir reality ÅŸova satıldığını, hayatının bu süreden beri kameralar ve setler tarafından kuÅŸatılmış olduÄŸunu iddia etmekteydi. Hasta, 11 Eylül saldırılarının bir göz yanılması olduÄŸuna ve eÄŸer New York’a geri dönebilirse Ä°kiz Kuleleri yerinde bulacağına inanıyordu.
Ona göre etrafındaki her şey sahteydi. Çevresindeki herkes ona kurulmuş olan komplonun bir parçasıydı. Herkesin gözüne kameralar yerleştirildiğini düşünüyor ve bu nedenle nereye giderse gitsin her zaman kayıt altına alındığına inanıyordu.
Vaka 3: Gold’un bir diÄŸer hastası ağır manik depresyon geçmiÅŸine sahip bir gazeteciydi. Gazetelerde, sosyal medyada ve televizyonda yapılan bütün haberlerin iÅŸ arkadaÅŸları tarafından uydurulduÄŸunu savunan bu hasta, etrafındaki herkesin paralı aktörler olduÄŸuna inanıyordu. Birkaç defa kaçma giriÅŸiminde de bulunan hasta, bu giriÅŸimlere televizyon ve gazetelerde okuduÄŸu haberlerin doÄŸru olup olmadığını kontrol etmek amacıyla teÅŸebbüs ettiÄŸini belirtmiÅŸtir.
Cinayetler
Bu sendrom bir psikoza yani bir akıl hastalığına iÅŸaret edebiliyor. Dünyanın bazı yerlerinde yaÅŸanmış örnekler ise çok korkutucu. ÖrneÄŸin 2009 yılında Avustralya’da Anthony Waterlow isimli bir adam babasını ve kızını kendi hayatını canlı olarak yayınladığını düşündüğü için öldürdü. Bir baÅŸka örnek ise Florida’dan. Psikiyatrist William Jones evinden çıkıp New York’a doÄŸru giderken yolda iki yaşındaki bir kızı ve onun annesini öldürdü. Yakalandığındaki ifadesinde tıpkı Truman gibi içerisinde bulunduÄŸu bir televizyon programından kaçmaya çalıştığını bildirdi. Bütün bu örnekler aslında bize gösteriyor ki bir çeÅŸit benmerkezcilik olarak da görebileceÄŸimiz Truman Sendromu aslında tedavi edilmediÄŸi zaman çok ciddi rahatsızlıklara ve tehlikelere yol açabiliyor.
Kaynaklar
1.https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/22640240/
2.https://www.webmd.com/mental-health/features/truman-show-delusion-real-imagined#1
3.https://journals.sagepub.com/doi/10.1177/0020764007083875
4.https://www.imdb.com/title/tt0120382/
5.https://en.wikipedia.org/wiki/The_Truman_Show_delusion
6.https://www.psychologytoday.com/au/blog/in-excess/201608/the-truman-show-delusion
7.https://dusunenbaykus.com/truman-sendromu-truman-sanrisi-nedir/
8.Video-BrainCraft-https://www.youtube.com/watch?v=DOmQdegW3uk
9.https://www.medikalakademi.com.tr/truman-sendromu-nedir-belirtileri/