Evrimsel Süreçte Müzik Nasıl Ortaya Çıktı?
Afrika davullarından Beethoven'ın dokuzuncu senfonisine, Türk sazından arabeskten,Pop`tan metale kadar sonsuz sayıda müzik çeşidi bulunur ve hepsi insan kültürünün ürünleridir.
Müzik, dil gibi, tüm insan kültürlerinde bulunur. Birbirinden bağımsız kültürlerin müziği yeniden icat etmesi pek olası olmadığı için, bilim adamları doğuştan beri müzikle tanışık olduğumuzun güçlü bir göstergesi olarak görüyorlar. Biyolojik temeli destekleyen bir başka argüman da, bebeklerin bile ince tonlardaki farklılıkları algılayabilmesi olarak gösteriyor.
Ayrıca müzik, güçlü duygular uyandırabilir ve fiziksel tepkileri tetikleyebilir. Bunlar tüylerin diken diken olmasından kalp atışı, kan basıncı ve hormon seviyelerindeki değişikliklere kadar uzanır.Beyinde muhtemelen müziği işleyen özelleşmiş 🔀 bölgeler bulunuyor.Peki evrimsel süreçte müzik nasıl ortaya çıktı?Bu konuda birkaç teori var.
Teori 1: Bebeği sakinleştirmek
Bazı uzmanlar, müziğin orijinalinin - şarkı söylemenin - anne ve çocuğun iletişiminden ortaya çıktığına inanıyor. Günümüzde bile anne ve bebeği arasında özel bir dil vardır: Araştırmacıların anne dili olarak tanımladıkları "🔀 Motherese" dediği tipik, melodik şarkılardır. Bebekler bu "anne diline" gülümsemelerle, kıkırdamalarla ve neşeli tekmelerle tepki verirler.(🔀 bkz.video)
Teoriye göre,bu iletişim şekli atalarımız kürklerini kaybettiklerinde ortaya çıkmış olabilir. Bebekler artık maymunlar gibi annelerinin kürküne yapışamıyor, taşınmaları gerekiyordu.
Örneğin annenin yiyecek toplamak için iki elini kullanmaya ihtiyacı olduğunda, çocuğunu bir anlığına yere bırakması gerekiyordu. Bebeğin korkudan çığlık atmaması ve muhtemelen yırtıcıların bulundukları yere gelmemesi için ona bir şarkı söyledi. Bebeğe verilen mesaj: "Her şey yolunda, ben buradayım."
Teori 2: Cinsel partnerleri cezbetmek
Başka bir teori, insan şarkı söylemesinin kuş cıvıltılarıyla aynı nedenlerle evrimleştiğini öne sürüyor: potansiyel cinsel partnerleri cezbetmek ve kendini daha çekici hale getirmek.
Bu teoriye göre müzikalite biyolojik bir sinyal olabilir: iyi genlerin bir göstergesi. Zira atalarımızın iyi şarkı söyleyebilenleri, zeki, yaratıcı ve duyarlı olduklarını gösterdiler - sadece müzik icra ederken değil, aynı zamanda diğer birçok yaşamsal görevlerde kullanabilecekleri faydalı niteliklerdendi.
İyi dans edebilenler ve ısrarla zinde vücut gösterenler. Gençleri kollektif coşkuya ulaştıran rock ve pop yıldızları, müzikalitenin bugün hala çekici olduğuna tanıklık ediyor.
Teori 3: Grup bağlarını güçlendirmek
Başka bir teoriye göre müzik, bir grubun üyeleri arasındaki bağları güçlendirmek ve paylaşılan duyguları ifade etmek için bir araç olarak ortaya çıktı. Atalarımızın küçük klanlar halinde yaşadığı ve onlara bağımlı olduğu bir zamanda, grup üyeleri arasında yakın bir bağ hayati önem taşıyordu.
Birlikte şarkı söyleme, dans etme ve ritmik davul çalma gibi müzikal ritüeller, grubun uyumunu desteklemek ve aynı zamanda diğer gruplara göstermek için gerekliydi: Bir aradayız ve güçlüyüz.
Müziğin bu topluluk oluşturma işlevinin hala birçok örneği var. Bunlara futbolda taraftar tezahüratları, marş müzikleri ve milli marşlar dahildir.Örnegin Osmanlı devletinin savaşlarda mehter hücum marşı adlı müziği çalarak psikolojik olarak 🔀 havaya girmesiyle tarihe kazınmıştı.
Çoklu teoriler olabilirmi?
Elbette, teorilerden hangisinin doğru olduğu kesin olarak söylenemez. Bazı uzmanlara göre bir değil birçok sebebide olabilir.Kolektif olarak müzik dediğimiz şey, yalnızca bir kökene değil birkaç kökene sahipte olabilir.
Darwin ve müzik teorisi
Darwin’in evrim kuramında müziğe verdiği yer de, şimdiye değin genellikle Darwin’in hayatında müziğin olmadığı, geliştirdiği evrim kuramının müziğin insanın toplumsal yaşamındaki yerine dair bir açıklama getirmediği ya da çok az getirebildiği 🔀 şeklinde yorumlandı. Ancak bu kanı, son dönemdeki araştırmalarla tersine dönmüş durumda.
2017`de Musicae Scientiae adlı müzikbilimi dergisinden 🔀yayımlanan bir makale , ‘🔀 İnsanın Türeyişi’ adlı kitabının detaylı bir okuması ile Darwin’in insanın evrimleşmesinde bir iletişim şekli olarak müzik ile konuşma arasındaki yakın ilişkiye dair sayısız gözlemine ışık tutuyor. Darwin, dilin bugünkü haline evrilmeden önceki halinin (proto dil), daha fazla entonasyonlu (melodik) olduğunu düşünüyor:
“Hiçbir filolog dilin bilinçli bir şekilde icat edildiğini düşünmüyor. Dil, yavaş ve bilinçsiz bir şekilde uzun bir süreçte gelişti. Kuşların şarkıları dile bir çok açıdan en yakın analojiyi oluşturur çünkü aynı türdeki kuşlar duygularını ifade etmek için aynı şarkıları söylerler. Şarkı söyleyen tüm kuşlar bunu içgüdüsel olarak yaparlar, ancak bu şarkıları anne-babalarından veya onlara ebeveynlik yapanlardan öğreniyorlar.”
Makalede Darwin’in farklı hayvan türlerinde müziğin seksüel seçimdeki rolüne dair örnekler verilmiş. Farklı böcek türlerinin, su altında yaşayan canlıların ve amfibilerin vücutları ile yaptıkları müziğin karşı cinsi etkilemek için kullanmaları kitapta örneklenmiş.
Darwin, iletişimin motivasyonunun tıpkı insanlarda olduğu gibi duygu olduğunu belirtiyor:
“Kuşların sesi farklı duyguları ifadde etmeye yarıyor, örneğin, sıkıntı, korku, kızgınlık, zafer ve mutluluk”.
Darwin, şarkının tüm enstrümental müziğin temeli ve kaynağı olduğunu belirttikten sonra, insan ile evrim sürecindeki yakın akrabalarının bu açıdan benzerliğine bakmış. Şarkı söyleyen gibonlarda, müzikal notaları üretmenin ve demek ki alımlayabilmenin/takdir etmenin insanın bu zihinsel özellikleri, evrimleşmesinin son aşamalarında değil de daha uzak geçmişte kazandığını gösterdiğini düşünmüş. Darwin, “Şiir, şarkının bir çocuğu olarak düşünülebilir ve birçok insanı şaşırtan şekilde, uygarlığın, elimizde herhangi bir bulgunun olmadığı çok daha eski zamanlarında ortaya çıkmış olabilir” diye yazmış.
Günümüzde, dil ve hayvan davranışında akustik iletişimin rolüne dair araştırmalar, müziğin amacı ve evrimine dair bir teori oluşturmaya yönelik.
Güneydoğu Almanya’da 2009 yılında bulunan kemik ve fildişinden
yapılma ilk flütler, modern insanın Avrupa’ya ilk kez ulaştığı Üst
Paleolitik dönemin başlangıcına, yani yaklaşık 45 bin yıl 🔀 öncesine ait.
Aynı dönemde üretilen diğer sanatsal ürünlerle birlikte
değerlendirdiğimizde, söz konusu dönemde gelişkin sembolik davranış
örüntülerinin ortaya çıkmış olduğunu görüyoruz. Bilim insanları bu
flütlerle üretilen müziğin geniş insan topluluklarının birbirleriyle
iletişim kurmasını kolaylaştırdığını düşünüyor. İletişim becerisinin
kuvvetli olması modern insanı diğer insan türlerinden ayıran önemli
özelliklerden biri. Avlanma ve avcılardan korunma gibi topluluk halinde
yapılan eylemlerde topluluk içi ve topluluklar arası iletişimin rolünün
önemli olduğu düşünülüyor. Bu da aslında Darwin’in temellerini attığı
doğal seçilim mekanizmasıyla çakışıyor. Örneğin, flüt yaparak daha
kuvvetli ilişkiler kurabilen, başı derde girdiğinde topluluğun diğer
bireylerine daha hızlı ulaşabilen gruplar hayatta kalma becerilerini
güçlendiriyor.
Makalenin yazarı Western Australia Üniversitesi’nde Müzik Eğitimi profesörü Nicholas Bannan’ın"Makalenizde insan toplumlarındaki müzikal iletişime dair, neden ninniler ve ninni öncesi anne bebek akustik iletişiminden bahsedilmemiş? Darwin de kitaplarında bu iletişimden bahsetmiyor mu?"sorusuna cevabı :
"Evet, anne baba ve çocukları arasındaki iletişim müzakal davranışa dair daha iyi bir model için yaşamsal önemde! Bu konuda yazdım ve tam şu anda tekrar yazmaktayım.
Darwin’in çocukları müzik icra edecek şekilde yetiştirildiler. Anneleri muhteşem bir piyanistti.
Darwin’in müziğe dair düşünceleri Seksüel Seçim’le kısıtlı idi. Ancak bu bakış, ergenlik önceki çocukların durumunu açıklayamıyor; çocuklar seksüel olarak aktif olmaya başlamadan, hatta bilinçli olmadan yıllar önce müzikte mükemmeleşebiliyorlar!
Darwin’in anne-çocuk iletişimini işlediği bir makalesi var: MIND adlı dergide “The natural science of babies” Bebeklerin doğal bilimi (1877) adlı makalede Darwin’in kendi oğlunun müziğe tepkilerine dair gözlemleri var.
Darwin’in müzikten hiç anlamadığı ve araştırmalarında hiç ilgilenmediğine dair yaygın kanının sebebi nedir?
Bence bu, biyograficileri ve sosyal oluşumun kritikleri tarafından yanlış bir uygulama sonucu ortaya çıkan ucuz ve kaba ‘gazetecilik’. İnsanın Türeyişi’ndeki son kısmı daha önceki tüm yazılanlar bağlamında okuyun ve Bebeklerin Doğal Bilimi kitabını ve müzik ve müzikalite hakkında yazdığı diğer yazıları… Tüm bunlar Darwin’in müziğin önemine dair ve seçim teorilerinin müzikle ilgisine dair net bir fikre sahip olduğunu gösteriyor.
Darwin’in hayatının bir noktasından sonra müzik alımlamasını kaybetmesi, hiçbir zaman müzikten anlamadığı şeklinde yorumlandı. Makalede yer verdiğim kitabından alıntılar bunun yanlış olduğunu görmeme yetti.
Ancak zannediyorum ki, kendi döneminde, yetenek ve sanatın rolüne dair algının da kurbanı oldu. Mozart ve diğer dehaların tanrı vergisi yetenekleri olduğu düşünülüyor ve müzik ilahi ilhama bir kanıt olarak düşünülüyordu. Darwin'in, biyolojik gelişmenin ilahi bir nedene dayanması gerekmediği düşüncesinden dolayı çok başı ağrıdı. İnsanlar kurtçuklar, örümcekler vb. için bu durumu kabullendi; ancak Bach, Beethoven ve benzerleri için asla!
Kaynaklar
1.https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/1029864916631794?journalCode=msxa
2.https://www.planet-wissen.de/kultur/musik/macht_der_musik/pwiemusikundevolution100.html
3.https://en.wikipedia.org/wiki/Baby_talk
4.https://haber.sol.org.tr/bilim/doga-bilimleri/darwin-muzik-ve-evrim-197419
5.https://www.nature.com/articles/nature08169
6.Video YT-Seeker -https://www.youtube.com/watch?v=5_3OS0nY3WQ