Monoteist Dinlerin Atası İbrahim Gerçekte Yaşadımı?

0

 Die bekannte Opferungsszene gemalt von Michelangelo Merisi da Caravaggio.

Monoteist Dinlerin Atası İbrahim Kimdir?

Kendisi İbrahimi dinler sayılan dinlerden islam'a göre bir peygamber, musevilik ve hristiyanlığa göre ise din önderidir. Musevilik, hristiyanlık ve islamiyet dini onun adıyla da anılır bu dinlere "Abrahamic religions" İbrahimi dinler de denir.Genesis (yaratılış) 17,10`a göre binlerce yıldır erkek musevî ve müslümanların sünnet olmasına sebep olacak tarihî kişiliktir.Zemzem suyunun bulunmasındada İbrahim yine var.Hatta Kâbe`nin inşâsında oğullarıyla birlikte onun adı yine geçiyor.

Dini kaynaklardaki önemli hikayeleri

İbrahim birgün puthaneye girip en büyüğü dışında bütün putları kırar, baltayı da en büyük putun boynuna asar.Ne olduğunu soranlara büyük putu gösterip "o yaptı, sorsanıza kendine" diye cevap verir.Putperestler putlar konuşamaz ibrahim diye cevap verince onlara "konuşamayan, kırılmaktan kurtulamayan bu aciz şeye niye taparsınız o halde" diye cevap verir.Ancak bu cevap putperestleri ikna edememiş,Nemrut'un hiddetinden kurtulamamıştır.Neticede İbrahim ateşe atılır, ama ateş onu yakmaz, kimi kaynaklarda bir gül bahçesine, kimi kaynaklarda da içi balık dolu bir havuza döner. Sözkonusu balıklı havuz Urfa'dadır, balıkların ateşi yakan odunlardan meydana geldiğine inanıldığı için kimse balıklara dokunmaz. 

Sare Firavunun hareminde

İbrahim'in Sare adında bir eşi vardır, çocukları olmaz uzun süre. sonra Mısır'a gidince güzel kadınlara düşkünlüğüyle tanınan Firavun Senan bin Ulvan Sare'yi haremine alır. (İbrahim öldürülmekten Sare'yi kızı/kardeşi diye tanıtarak kurtulur) ancak Firavun Sare'ye musallat olmaya teşebbüs edince kendisine inme iner, felç olur,Sare'ye yol verir.Cinli olduğuna inandığı için de yanına Hacer isimli cariyeyi koyar, kendine zarar vermemesi için.Aynı Hacer sonradan Sare tarafından İbrahim'e hediye edilecek, ona oğul verecek.Bunlara rağmen Sare'nin kıskançlığı sebebiyle oğluyla beraber Mekke'ye yollanacaktır.

Kronolojiye göre İbrahim'in ikinci oğlu İshak'ın müjdelenişi gerçekleşecektir.Melekler Lut kavmini yok etmeye giderken yolda duraklayıp İbrahim'in evine konuk olurlar.Yabancı olmaları nedeniyle yaşanan gergin ortam sonrasında İshak'ı müjdelediklerinde Sare gülmesini tutamaz zira kendisi 90 yaşında, İbrahim 120 yaşındadır. Cebrail "sen Allahü teala'nın emrine mi, takdirine mi şaşıyorsun" diye cevaplar, sonra çıkıp (o sinirle olacak) sodom'un eline verir.Tevrat'ta gelenin bizzat Allah olduğu yazar, ama aynı tevrat Allah'ın Yakup'la güreş tuttuğunu da yazar zaten. Kabe'nin bugünkü halini inşa eden de İbrahim'dir, önce Mekke'ye gidip İsmail'i bulur, sonra Cebrail'in gösterdiği yerde Adem'in temeline raslarlar, aynı temel üzerine inşaata başlarlar.Duvarlar yükselip de boyu aşınca şu anda hac zamanı tavaf namazının önünde kılındığı, üzerinde İbrahim'in ayak izinin olduğu öne sürülen makam-ı İbrahim denen taşı getirirler, İbrahim onun üzerine duvarları örmeye başlar. Hacıların dikkatini çekmesi amacıyla İsmail tarafından bulunup getirilen "hacer ül esved"'in de yerleştirilmesinden sonra İbrahim yüzünü Yemen tarafına çevirip insanları kabe'yi ziyaret etmeye çağırır, insanlar da lebbeyk diye cevap verirler. Bu arada ilginçtir ki eski ahit'te Hacer ile İsmail'in Mekke'ye bırakılması etraflıca anlatılırken kabenin inşasına ilişkin bir ibare yoktur.İbrahim'in ölümü de teatraldır, bir gün evine dönen İbrahim evde Azrail'i bulur, gene evde bir yabancı bulmanın verdiği huzursuzlukla edilen bir iki talihsiz beyanattan sonra işler anlaşılınca "dost dostun canını alır mı" diye sorar.Azrail "dur bir sorayım" der, yukarı çıkar, "dost dosta kavuşmak istemez mi" cevabıyla geri döner.Bunun üzerine "hemen al canımı, bundan daha büyük müjde olamaz" diye lafı çevirir ve hakkın rahmetine kavuşur.

Abraham und Isaak | Bibelgeschichten 
İbrahim'in Rüyası ve Kesmeyen Bıçak-Kurban Hikayesi-

İbrahim, oğlu İsmail ile hanımı Hacer’i Mekke’ye yerleştirmiş; Filistin topraklarına geri dönmüştü. İbrahim ara sıra Mekke’ye geliyor, oğluyla birlikte dağlara odun toplamaya, yiyecek bulmaya gidiyorlardı. Yine Hazret-i İbrahim Mekke’de olduğu bir gündü. Vakit gece yarısından sonraydı. Hazret-i İbrahim uyuyordu. Rü’yasında bir ses şunları söylüyordu:

- Ey İbrahim! Allah, oğlun İsmail’i kurban etmeni emrediyor."

İbrahim korkuyla uyandı. Gördüklerinin gerçek olup olmadığını düşündü. Bu rü’ya Allah’tan mı idi, yoksa Şeytan’dan mı, bir anda kestiremedi. Fakat içine bir şüphe düşmüştü. Rü’yayı gördüğü vakit, Kurban Bayramından 2 gün önce idi. Ertesi gün (arefe günü) yine aynı vakitte, aynı rü’yayı gördü. Rü’yanın Allah’tan olduğuna artık kanaati gelmeye başlamıştı.

Kurban Bayramının 1. günü de yine aynı rü’yayı görünce, rü’yanın Allah’tan olduğuna tam kanaat getirdi. "Bu, Allah’ın bir imtihanı" diye düşündü. Bu gerçekten de bir dostluk imtihanı idi. Dost dostu için sevdiği herşey’ini feda etmeliydi. Allah,İbrahim’i kendine Halîl, yani dost seçmişti. Şimdi de onun bu dostluğa lâyık olup olmadığını denemek istiyordu. Sevdiği en kıymetli varlığı olan oğlunu kendine kurban etmesini istemesi, bu yüzdendi. Ancak insanın sevdiği en kıymetli varlığını gözden çıkarması çok zordu. Onun için Allah, İsmail’i kurban etme emrini,İbrahim’e doğrudan doğruya vermemiş; 3 gece üst üste rü’yasında göstererek yavaş yavaş alıştırmıştı.

O günden sonra, insana kabûlü zor gelen bir haberi birden vermemek, alıştıra alıştıra, yavaş yavaş vermek âdet olmuştur.

İbrahim, o sabah oğluna ip ve bıçak almasını, birlikte oduna çıkacaklarını söyledi. Bu onların her zamanki âdetleriydi.İsmail hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Yanlarına ip, bıçak ve balta alarak yola koyuldular. Minâ mevkiine gelince Hz. İbrahim gördüğü rü’yayı yavaş yavaş oğluna anlatmaya başladı. Allah tarafından büyük bir imtihana tâbi tutulduklarını bildirdi. İsmail’de, babasının anlattıkları karşısında en ufak bir üzüntü, tereddüd ve telâş meydana gelmemişti. Hayatı veren ve alan Allah değil miydi? Hayatın sâhibi olan Allah, şimdi ondan, verdiği hayatı kendisi için geri istiyordu. Bundan daha şerefli bir ölüm tasavvur olunabilir miydi? Hazret-i İsmail bunları düşünerek, tam bir teslimiyet ve tevekkül içindeydi. Babasına şu cevabı verdi:

"Babacığım! Ne ile emrolundunsa o işi yap. Beni inşâallah sabreden bir insan olarak bulacaksın..."

Oğlunun bu cevabı,İbrahim’i hem sevindirmiş, hem de duygulandırmıştı. Gözleri yaşarmıştı. Büyük bir sevgiyle, yüksek bir îmanın sâhibi olan oğluna bakıyordu. Böyle bir oğul sâhibi olmakla iftihar ediyordu.İbrahim oğlunu sağ yanına yatırarak Allah’ın emrini yerine getirmeye hazırlandı. Oğlunun gözlerini bağlamıştı, bıçağı görerek acı duymasını istememişti. Bu hâdise, Minâ’da, şimdi kurbanların kesildiği yer civârında cereyan ediyordu.İbrahim, oğlunun boynuna bıçağı sürmek üzere Bismillâh çekti.

"Ey Rabbim, işte emrini yerine getiriyorum" diye söylendi. Bıçağı İsmail’in boynuna sürdü. Fakat bıçak kesmedi. Çünkü, Allah’ın murâdı,İsmail’in kurban edilmesi değildi. Bu hadise ile İbrahim âilesinin sâdakat ve sabırlarını meleklere ve bütün insanlığa göstermek istiyordu. Bu bir dostluk ve bağlılık imtihanı idi.

Allah dostu olan İbrahim ile oğlu, en sevdikleri varlıklarını; İbrahim  oğlunu, İsmail ise canını, seve seve Allah’a verebileceklerini isbatlamışlardı. Allah’a bağlılıklarını tereddütsüz göstermişlerdi. Kısacası bu müthiş imtihanı en güzel şekilde kazanmışlardı.İbrahim, bıçağı yeniden İsmail’in boynuna sürmeye hazırlanırken bir ses duydu. Ses:

"Ey İbrahim! Sâdık biri kul olduğunu isbatladın. Allah dostu bulunduğunu herkese gösterdin. Dur artık! İsmail’i kesmene lüzum kalmadı," diyordu.

Hazret-i İbrahim durdu. Etrafına bakındı. Gökten Cebrâil’in, gözleri sürmeli, boynuzlu bir koç ile yere inmekte olduğunu gördü. Cebrâil, İbrahim’i tebrik ediyor:

- Ey İbrahim! Bu koç 40 senedir Cennet’te beslenmektedir. Şimdi oğlun İsmail’in yerine onu kurban etmen için yeryüzüne gönderildi..." diyordu.İbrahim sonsuz bir sevinçle oğlunun gözlerini çözdü. Koçu Cebrâil’den alıp kurban etti. Allah’ın bu büyük lütfundan dolayı devamlı şükür namazları kıldı.

O günden beri, bütün Müslümanlar,İsmail’in kurtuluşunu kutlama ve Allah’a şükran borçlarını ödemek üzere, her sene aynı gün kurban keserler. Kurban kesmek, hâli vakti yerinde olan Müslümanların üzerine vâcib bir ibâdettir.

Abraham, der Stammvater - Enzyklopädie der Weltgeschichte 

İbrahim Gerçekte Yaşadımı?

Viyana Üniversitesi'nde Eski Ahit İncil çalışmaları profesörü Katolik ilahiyatçı Ludger Schwienhorst-Schönberger "Mevcut araştırmalara göre, İbrahim tarihsel bir şahsiyet değil, İsrail'in tarihsel deneyimlerinin bir araya getirildiği edebi bir şahsiyettir."diyor.Ona göre Mukaddes Kitap anlamını tarihsel doğruluktan almaz. Karmaşık inanç soruları, adalet ve güven sorunlarında dini figür İbrahim temelinde tartışılmaktadır. Aynı zamanda insanların sahip olduğu inanç deneyimlerini de gösterir. Bu şekilde hikayeler, dar bir tarihsel anlamda olmasa da doğrudur.

Max Dimont 1962´deki "Jews, God and History"kitabında arkeolojik buluntularda gittikleri yazılan şehirlerin ise o çağlarda var olmadığı saptanmıştır diye yazıyor.İbrahim’in yaşadığı ileri sürülen tarih, İ.Ö 2000-1800 yılları arasına denk gelmektedir.Bu tarihlerden daha geç bir tarih de yaşadığını varsayanlar da var.Dimontà göre eğer İbrahim yaşamışsa; o tarihlerde ne İbrani kavmi nede Araplar vardı.Yahuda kralı Herod, İbrahim, İshak ve Yakup’un mezarlarının Hebron’da bulunan Makpela mağarası olduğunu ilan etmiş.4. yüzyılda;Kostantin’in annesi Helena, İsa’nın mezarını buldurmak amacı ile Kudüs Bethelem de bir kazı yaptırmış.7. yüzyılda Emevi Halifesi Abd al-Malik, Herod mabedinin bulunduğu yerde geniş bir kazı ve restorasyon işine girişmiş.Memlükler zamanın da daha sistemli araştırmalar yapılmış.İbn Battuta ve Estori Haprhi gibi gezginler, inanışlarına göre değil, gözlemlerine göre ülkenin durumunu tanımlamışlar.Orada yaşayanların hikayeleri, yer adları, etnik görüşleri saptanmış.Tarihsel haritalar çizilmiş.(1887 de Edward Robinson da Filistin de yaşayan Araplara yer isimlerini sorarak onları, Tevrat daki yer isimleri ile karşılaştırıp, Filistin’in Tevrat ile ilgili topografisini yapıyor.)

Bütün bu araştırmalara rağmen; İbrahim ve ailesinin yaşadığı düşünülen çağa ait ve onları kanıtlayan bir belge bulunamamıştır.

Muazzez İlmiye Çağ ise "İbrahim Peygamber" kitabında, Tevratta geçen şahıs adları aslında yer adlarıdır. Buna göre bu şahıslar arkeolojik olarak yoktur sonucuna varıyor.

Muazzez İlmiye Çağ İbrahim efsanesinin kökeni Sümer'e dayandırıyor.Bu teoriye göre İbrahim,Sümer'deki çoban Tanrısı DUMUZİ'dir..Dumuzi ve İnanna arasındaki efsane ile İbrahim ve Sara arasındaki benzerlikleri  kitabında belirtmiştir.

Dr. Robert M. Price ise İbrahim karakterinin Ay Tanrısının insana uyarlaması olduğu görüşünde.Price Ay Tanrısı ve Güneş Tanrısının rekabetine atıfta bulunarak Koç kesme olayını Ay Tanrısının Güneş Tanrısı`nı yok etmeyi başaramamak olarak yorumluyor.Gece ve gündüz gibi birbirlerini takip ederler hep savaş halindedirler ama birbirlerini asla yok edemezler.Hatta "Herkül"karakterinin bile İbrahim`le benzer hikayesinin olduğu görüşünde.Alttaki Youtube videosunda teorilerini izleyebilirsiniz.

Ünlü jeolog ve tarihçi Celal Şengör, katıldığı bir televizyon programında "Masal onların hepsi. İbrahim diye bir adamın yaşadığı malum değil. İşte Museviliğe bakıyorsun; Hazreti Musa peygamber diyorlar. Adamı tarih bilmiyor yok öyle birisi" demişti.

Mucizeler ve Mitoloji

Sonuç olarak 175 yıl yaşamış bir figür olması,ateşte yanmayan bir insan,onu yakmayan ateşin bir gül bahçesine ya da içi balık dolu bir havuza dönüşmesi,biyolojik olarak mümkün olmayan 90 yaşındaki bir kadının çocuk doğurabilmesi,karısını ve çocuğunu çölde ölüme terketmesi,su bulunmayan bir yerde zemzem suyunu çıkarmak,Tanrı yı sorgulayan bir peygamber,insanı kesmeyen ama taşa dokunduğunda ikiye ayırabilen bir bıçak,melekler tarafından -manevi ruhsal alemden maddesel aleme- gelen bir hayvan.Bu tür hikayelere baktığımızda her kültürde farklı isimlerle ve benzer hikayelerle karşımıza çıktığını görürüz.Örneğin hindu inancındaki Brahma ve Sarasvati karakterlerinin İbrahim karakteriyle büyük benzerlikler taşıdığını görüyoruz.Sonuçta geçmişten günümüze gelen tüm mucize (!) efsanelerinin ve hikayelerin yazarlarının kendileri değil yıllar sonra hep başka birileri tarafından yani insanlar tarafından yazıldığını görürüz.

Schönberger"Evet, kesinlikle Kutsal Kitap Tanrı'nın sözü değildir, gökten inmemiştir.İnsanların sözleriyle Tanrı'nın sözüdür.Bu nedenle, İncil anlatıları her zaman yorum gerektirir."diyor.Ayriyetten isminin (Avram) baba anlamına gelmesi de bu bağlamda şaşırtıcı değil.

Kaynaklar

1.https://www.stern.de/panorama/wissen/stammvater-abraham---das-experiment-gottes-8507302.html

2.http://www.hermetics.org/Abraham.html

3.https://www.academia.edu/32398204/Muazzez_%C4%B0lmiye_%C3%87%C4%B1%C4%9F_%C4%B0brahim_Peygamber

4.Video YT-MythVision Podcast-https://www.youtube.com/watch?v=IsQBuC6CptE

Tags

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !