Kayıp Kıta Atlantis Gerçekmidir?

0
Bildergebnis für atlantis  

Kayıp Kıta Atlantis Gerçekmidir?

Atlantis adasından bahseden ilk kişi ünlü felsefeci Platon'dur. M.Ö 330'larda yazdığı Timaeus ve Kritias diyaloglarında Platon, Mısırlılardan duyduğunu iddia ettiği Atlantis isimli bir adadan bahseder.
Platon'a göre bu ada, Cebelitarık Boğazı'nın öbür tarafında, yani Atlantik Okyanusu'nda yer alır. Adanın başkenti, kendi çağının mimari ve mühendislik harikasıdır. Şehir iç içe geçmiş yuvarlak duvar ve kanallardan oluşur. Şehrin ortasında ise bir tepede tamamen altından yapılmış, altı kanatlı at süren Poseidon'un devasa heykeli vardır.
Platon'un Atlantis hikayesi, yıldız savaşları hikayelerine benzer, teknolojik olarak üstün ancak ahlaki olarak bozulmuş bir imparatorluk olan Atlantis, dünyayı ele geçirmeye kalkar. İtalya'ya kadar Avrupa'yı, Libya ve Mısır'ı hızlı bir şekilde fetheder, buralarda yaşayan halkı köleleştirir. Atlantis'in planlarını durduran, ahlaki ilkelerinden güç alan ufak bir grup olur; bunlar Platon'un ideal devlet anlayışını benimseyen Atinalılardır. Her ne kadar ihtimal dışı olsa da Atlantisliler bu küçük devletin erdemi karşısında yenilir. Sonunda, mitolojik Yunan tanrıları da Atlantis'i gözden çıkarır ve Platon'dan 9 bin yıl önce (yani M.Ö. 9300'lerde) ada, denizin dibine batar.
Platon, Atlantis'in büyüklüğünü de anlatır; ada Libya ile Asya'nın toplamından büyüktür. Platon'un Asya'yı olduğundan küçük hayal ettiğini düşünsek bile, Atlantis gerçekten var olduysa, çok büyük bir ada olması gerektiği ortadadır. 

Bildergebnis für atlantis 

 Ruhlarla görüşenler, oradan mesaj alanlar

Atlantis, 19. yüzyılda, yazar Ignatius Donnelly'nin yazdığı bir kitapla mistik çevrelerde popülerleşti. Donnelly; tarım, metalürji, dil, mimari gibi alanlardaki antik medeniyetlerin bütün başarılarını Atlantis'e bağladı. Bu dönemlerde Batılı ırkçılar; Avrupalı olmayan Maya ve Aztek gibi medeniyetlerin başarılarını Atlantis'le ilişkilendirdiler. [4]
Atlantis'in ünlü olmasında New Age akımları önemli rol oynadı. Spiritüalizmin öncüsü olarak görülen teozofi cemiyetinin kurucusu ünlü mistik Madame Blavatsky, Gizli Doktrin isimli ünlü eserinin kendisine doğrudan Atlantis'ten yazdırıldığını ifade ederek Atlantis'i spiritüalizmin merkezine yerleştirdi. Ona göre Platon'un dediğinin aksine Atlantis ahlaki ve spiritüel olarak da üstün bir medeniyetti. [1]
 Blavatsky'den sonra Atlantis'ten "ruhlarla görüşen, oradan mesaj alan" medyumlar türedi ve Atlantis, New Age akımları arasında popülerleşti. Hatta Türkiye'de de çok izlenen Dr. Quantum'un başrolde olduğu belgeselde konuşan Ramtha gibi içine Atlantis'ten ruhlar girdiğini iddia edenler bile çıktı. 

Bildergebnis für continental drift 

Continental drift-Sürüklenen kıtalar?

Genç meteoroloji uzmanı, fizikçi ve kutup araştırmacısı Alfred Wegener'ın  fikri ile 1912 yılında kurulan jeoloji bilimi ilk başta hiçbir ilgi ve destek göremedi. Azmin  sonunda ise, levha tektoniği teorisi ile Almanların dünya imajını bir anda değiştirdi.

Güney Amerika'nın doğu kıyısı ve Afrika'nın batı kıyısı bir puzzle
ın iki parçası gibi birbirine uyuyordu. Birçok bilim adamı, gerçekçi haritalar olduğundan beri bunu kabul etmişti. Parçalandı ve parçalar şimdiki yerine bir süperkıtadan koparak dünya geneline yayıldı: Ama 1910 yılında ilk Alfred Wegener araştırdı ve kıtaların kaymasının bir nedeni olması gerektiğini düşündü. Ve bunun ispatlarını bulmaya calıştı.
O zaman 31 yaşında olan meteoroloji uzmanı, fizikçi ve kutup araştırmacısının tezlerine tepkiler olumsuzdu. Kıtaların değişmez ve kopamaz  doktrinine inanan bazı profesörler, Wegener'le alay bile etti. Takip eden yıllarda teorisini kanıtlamak için yoğun bir şekilde
çalıştı. "O zamanlarda bunu kanıtlaması zordu çünkü o zamanki Teknoloji henüz yeterli degildi,"diyor Bremerhaven Kutup ve Deniz Araştırmaları Alfred Wegener Enstitüsü (AWI) den jeofizikçi Wilfried Jokat.

[Kontinentraldrift] 

İspat için kanıt arama

Bilim tarihçisi Reinhard Krause'ye göre, Wegenerle alay edilmesi ve reddedilmesi onu hiç etkilemedi.Aksine, onu dahada kamçıladı. “Başından beri teorisinin doğru olduğuna ikna olmuştu ve bunu ciddiye aldığını söyledi: "Mücadelemde tartışmak ve tezlerimi desteklemek için daha iyi ipuçları bulmalıyım." Wegener konuya derinlemesine gitti. Krause'ye göre Wegener, yer bilimlerinin Kopernik'i olarak tanımlanabilir. "Wegener dünyadaki imajımızı değiştirdi." dedi.

 Wegener hangi argümanlara sahipti? 

Kıtaların okyanus tabanlarından daha hafif bir malzemeden olduğunu ve buzdağları gibi davrandığını varsaydı. Bunun bir kanıtı İskandinavya örneğiydi. Buzul döneminde buzulların ağırlığı nedeniyle ülke  battı ve şimdide denizden yavaş yavaş yükseliyor. Farklı kıtalardaki flora ve faunadaki konkordaneler, Wegener'ın kıta kayması tezini destekledi. Dünyanın birçok yerinde sadece tropik sularda meydana gelmiş birikintiler var, bu kıtaların göçünün açık bir göstergesiydi. Ancak Wegener, nedensel güçler hakkında fazla bir şey bilmiyordu.
Ancak, Wegner'in muhalifleri, kendi pozisyonlarında  kalmış kıtalar ile kopanlar arasında ülke köprülerinin var olması gerektiği  hakim görüşten yola çıkmıştı, aksi halde konu  ispatlanamayacaktı. Bu ülke köprüler suya gömüldü.
Bildergebnis für Continental drift Scandinavia 
Sonuçta, modern bilimsel araştırma yöntemleri sonunda Wegener teorisini destekledi. Çok hassas ölçüm teknikleriyle, kıtaların, yerkabuğunun bir kaç milimetre ile hareket etmeleri, katı toprak kabuğunun altındaki kuvvetlerin termal konveksiyonu ile hareket ettikleri gösterilebilir. Örneğin Atlantik, genişliyor, orta Atlantik sırtında ise yeni okyanus tabanı inşa ediyor. Kıtasal plakaların buluştuğu yerlerde, kıvrımlar ortaya çıktı. Alpler buna bir örnektir.
ispatlar Wagnerin ölümünden sonra geldi.
Çarpışma bölgelerinde kaya da derinliğe itilir (dalma bölgeleri). Burada düzenli depremler oluşuyor, yeterince volkan bulunuyor. Pasifik'in etrafındaki yangın kemeri buna bir örnektir. Afrika kıtası Doğu Afrika siperlerinde yavaş yavaş parçalanıyor. Ancak, bu süreç milyonlarca yıl sürüyor, bu yüzden hassas bir ölçüm teknolojisi olmaksızın insan yaşamındaki değişimleri zorlukla algılayabiliyoruz.

Wegener, Grönland seferi sırasında 1930'da öldü. Hayatı boyunca teorisi için savaştı. Son onay, sadece teknik imkanların mevcut olduğu 60'larda yapıldı.


 geology.uprm.edu

Bunu destekleyen Fosil ispatlarına bakalım,

Fosillerde bu bağlantıları doğruluyor bilimsel olarak.Burdan resim galerisinden bakabilirsiniz.bkz[7]
Kıtasal sürüklenmenin gerçekleştiği fikri, esas olarak dünyanın farklı köşelerinden keşfedilen fosillerin incelenmesi nedeniyle ortaya çıktı."Fosil" kelimesi Alman bilim adamı Georgius Agricola tarafından, 500 yıldan fazla bir süre önce ortaya çıkmıştır. Aslında orijinal latincesi 'kazılmış' anlamına gelir.[8]
Milattan önce Yunan filozofları fosiller hakkında tartışmış, daha sonra Leonardo da Vinci fosilleri çok detaylı bir şekilde incelemiş,günümüzde Paleontolojinin babası olarak kabul edilmiştir. Ancak, Micrographia'nın yazarı olan ve ilk olarak fosillerin geçmişteki yaşamın delilleri açısından önemini anlayan Robert Hooke idi.bkz[9]
Şimdi Gondwanaland'ın varlığını kanıtlayan fosillere bakal
ım.
Bir tür eğreltiotu, Glossopteris, Permien'de soyu tükenmeden önce güney yarım kürede ortaya çıkmış ve gelişmiştir.[11]

Jeolog İsrael C White, Brezilya madenlerinde bulunan ve Afrika'da bulunan kömür (fosilleşmiş bitkiler) arasındaki benzerlikleri bulan ilk kişiydi. Onun bulu
şu, Alfred Wegener'ın 1912'de kıtasal sürüklenme teorisini yayınlamasına yardımcı oldu.[13]
250 milyon yıl önce yasam
ış sürüngen Lystrosaurus fosilleri: Güney Afrika, Hindistan ve Antarktika'dan kazılıp cıkarıldı: bu nedenle üç kıta varlığının bir kez daha bir araya geldiğinden kuşku duyulmuyor.[10]
 

Bir başka önemli kanıt, Güney Amerika ve Güney Afrika'da bulunmuş olan Mesosaurus fosilleridir. İki kıta bugün çok geniş bir şekilde Atlas Okyanusu ile ayrılıyor.bkz[12]

media1.britannica.com

Bilimsel olarak çürütülmüştür

Var olan tüm kıtaların  daha sonra deniz tarafından yutulmuş olabileceği gerçekten olabilir miydi? 
Alman jeofizikçisi Alfred Wegener, fikri 20. yüzyılın başlarında kıtasal sürüklenme teorisiyle (Continental drift) ile bunu reddetti.Levha tektoniği kuramı Atlantis Kıtası`nın var olmasının imkansız olduğunu ortaya koyar. Levha tektoniği, yer kabuğunu oluşturan yedi büyük levha ile diğer küçük levhacıkların, son birkaç milyon yıldaki büyük ölçekli hareketini tasvir eden kuramdır.
Bu kurama göre, 12 bin yıl önce Atlantik Okyanusu'nda batan bir kıta olması imkansızdır. Böyle bir kıtanın batacağı bir bölge yoktur. Sonuç olarak modern bilimin, kayıp kıta Atlantis mitini çürüttüğü ve söz konusu mistik New Age akımlarının iddialarının boş olduğunu gösterdiği rahatlıkla söylenebilir.
Kıtalar mobil olmasına ve yüz binlerce yıl boyunca yavaşça birbirlerinden uzaklaşmasına rağmen kıtasal levhalar okyanusunkine oranla çok daha hafif olduğu için tepesinde yüzer - ve dolaysıyla bir bütün olarak  yok olamazdı.Ülkeler kaydıkça, deniz tabanı zamanla kısalmanın aksine yayılmıştır.
Bilim çevrelerinde levha tektoniği konusundaki bilgi birikimine dayanarak Mu'nun da Atlantis gibi bir efsane olduğu konusunda görüş birliği vardır. Levha tektoniğine göre kıtaları oluşturan SiAl (silisyum/alüminyum) kayalar, okyanus diplerini oluşturan SiMg (silisyum/magnezyum) kayalar üzerinde "yüzerler". Büyük Okyanus dibinde Atlantis kıtasını kanıtlayacak herhangi bir SiAl kayaya rastlanmamıştır. 

Dolaysıyla kıtaların yaklaşık 200 milyon yıllık tarihi belgelenmiş oluyor.
Hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. 
Sonuç olarak günümüz teknolojisine veya daha iyi bir teknolojiye sahip bir medeniyetten arkeolojik kalıntılar olmalıydı.Bu kadar büyük bir kıtadan geriye mutlaka birşeyler kalması gerekirdi.Kopan parçanın suya gömülmeyen tarafında ispatlara ulaşmak için,o günlerde yaşayanların kullandıkları demir paralar,madalyalar vs veya ressamların geride bıraktıkları kalıntılara bakılır. Öyle bir kalıntı bulunamadı.Günümüz teknolojisine yakın veya daha iyi bir medeniyetin kalıntılari olmadığı gibi herhangi bir kıta parçasınada rastlanılamadı.Kayıp bir kıtada yok!
İstisna görüşler olsa da, genellikle tarihçiler, Platon'un Atlantis ile ilgili anlattıklarının gerçek olmadığını, Platon'un kendi tezlerini savunmak için bu hayali hikayeyi anlattığını düşünmektedirler. Atlantis ve söz konusu olaylar gerçekten gerçekleşmişse, nasıl oldu da bu olaylar Platon'a kadar hiç yazıya geçmedi? Mısırlıların, Platon'a anlattıkları bu kadar önemli bir medeniyeti yazıya geçirmeleri gerekmez miydi? Üstelik, tarihçi Strabon, Platon'un öğrencisi olan Aristo'nun, Atlantis'in Platon'un tezlerini savunmak için uydurduğu hayali bir ada olduğunu ifade ettiğini aktarır.
Ken Feder'in de not ettiği gibi "Jeoloji açıktır; Platon'un Atlantis'i yerleştirdiği bölgede bu kadar büyük bir yerin batabileceği herhangi bir yer bulunmamaktadır. Bununla beraber, modern arkeoloji ve jeoloji bizlere kesin bir karar sunmaktadır: Atlantik bir kıta yoktu ve Atlantis adında yüce bir medeniyet yoktu."[6]

Yani Atlantis, popüler kültürde yaşamaya devam eden efsanevi kıta olarak kalacaktır. 

Kaynaklar,
1.https://en.wikipedia.org/wiki/The_Secret_Doctrine
2.https://en.wikipedia.org/wiki/Continental_drift
3.https://www.focus.de/wissen/natur/geowissenschaft/kontinentalverschiebung-und-sie-bewegen-sich-doch_aid_698347.html
4.https://en.wikipedia.org/wiki/Atlantis:_The_Antediluvian_World
5.https://en.wikipedia.org/wiki/Mu_(lost_continent)
6.https://www.livescience.com/23217-lost-city-of-atlantis.html
7.https://www.slideshare.net/Jaehadd/continental-drift-theory-and-seafloor-spreading
8.https://en.wikipedia.org/wiki/Georgius_Agricola
9.https://en.wikipedia.org/wiki/Micrographia
10.https://en.wikipedia.org/wiki/Lystrosaurus
11.https://www.britannica.com/plant/Glossopteris
12.https://en.wikipedia.org/wiki/Mesosaurus
13.https://en.wikipedia.org/wiki/Israel_C._White
14.https://socratic.org/questions/how-does-the-fossil-record-support-the-theory-of-continental-drift 
Tags

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !