Evrime Göre Aşk Varmıdır?

0

Evrime Göre Aşk Varmıdır?
Leyla ile Mecnun,Ferhat ile Şirin,Kerem ile Aslı unutulmaz aşk efsanelerindendir.
Aşk konusunda şarkılar söylenmiş, efsaneler uydurulmuş, masallar yaratılmış,Bununlada kalmayıp uğruna cinayetler bile işlenmiş,gizli aşkları ortaya çıkan başkanları veya başbakanları tahtından bile etmiştir.Padşiahların aşk hayatları bile dizilere gündem olmuş ve raytingleri altüst etmiştir.Ünlü halk ozanlarının isminin önüne "Aşık"bile konulmuştur.
Ancak madalyonun öbür tarafı öyle görünmüyor.Bu makalede"Evlilik aşkı öldürüyor"a cevap olabilir.

Helen Fisher ve aşk araştırması
Peki "Nedir bu aşk denen?"Sanıyorum atalarımız - insanoğlu bir milyon yıl önce kamp ateşi etrafında oturdukları zamandan beri bu sorunun cevabını merak ediyorlar.
Ünlü  Antropoloji profesörü Helen Fisher'a göre, aşık olmanın üç aşaması vardır.
Her aşamada, farklı bir dizi beyin kimyasalları gösteriyi yönetiyor. Bu aşamalar şehvet, cazibe ve aşktır.
 
1.Şehvet aşaması
Şehvet erkeklerde testosteron ve kadınlarda östrojen hormonları tarafından yönlendirilir.Şehvet türler arasında meydana gelir ve genlerimizi yaymak için bir ortak bulmak için temel sürücünün bir parçası olabilir. Ama şehvet sevgiden farklıdır. Erkeklerde yükselen Testosteron , onlara potansiyel bir sevgiliyi daha fazla arzu etmesini sağlar, ancak her zaman kalıcı şekilde aşık olmaz.

2.Cazibe aşaması
İkinci aşamada, sevgiliniz hakkında saplantılı olmaya başlıyor ve varlığını arzuluyorsunuz. Kalbiniz hızlanır ve uyumak ya da yemek gibi hisleriniz azalma gösterir. Birlikte yapacağınız aktiviteler hakkında hayal kurarken ekstra enerji ve heyecan artışı hissedersiniz.Bu hisler üç kimyasal tarafından oluşturulur: norepinefrin, dopamin ve serotonin.

Dopamin - Artan dopamin motivasyon , ödül ve hedefe yönelik davranışlarla ilişkilidir, dolayısıyla sevdiklerinizin peşinden gitme ya da onlarla birlikte olamamanız halinde onları fantaziye dönüştürme. Dopamin ayrıca bir yenilik hissi yaratır. Sevdikleriniz size heyecan verici, özel ve benzersiz gözüküyor.
 
Norepinefrin - Norepinefrin, hissettiğiniz enerji ve yarış kalbin hizlanmasının yanı sıra, iştahsızlık ve uyku isteğinin kaybından sorumludur. Vücudunuzu harekete gecirip hazır hale getirir ve daha canli bir duruma sokar.
 
Serotonin - Bilim adamları, bu aşamada muhtemelen serotoninin azaldığını düşünüyorlar, ancak bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Düşük serotonin düzeyleri obsesif kompulsif bozuklukta (OKB) bulunur ve obsesif düşünmeye neden olduğu düşünülmektedir. 60 öğrenciden oluşan bir İtalyan çalışmasında, yakın zamanda aşık olanların ve OKB'si olanların her ikisi de kanında daha az serotonin taşıyıcı proteine ​​sahipti.
Ähnliches Foto
3.Aşk ve bağlanma aşaması

Sevdiklerinizle ilgili daha ciddi düsündügünüz dönem . Bu, birlikte hareket edebileceğiniz, evlenebileceğiniz ve / veya çocuk sahibi olabileceğiniz noktadır. Bir ilişkide yaklaşık 4 yıl sonra dopamin azalır ve cazibe azalır. İşler iyi giderse, bu periyotta bağlanma ve eşinizi beslemek arzusu yaratan oksitosin ve vazopressin hormonları ile yer değiştirir. Sarılmak ve yakın olmak ve onunla en derin sırrını paylaşmak istiyorsun. Birlikte planlayıp hayal edersin.
 
Oksitosin - Oksitosin, orgazm sırasında (doğum sırasında ve emzirme sırasında) salınan bir hormondur. Bu, cinsiyetin çiftleri birbirine yaklaştırdığı ve ilişkiyi bağlayan “bağlanma” olduğu düşüncesinin nedeni olabilir. Oksitosinin karmaşık bir yönüde vardır. İhtiyaç, güven ve kıskançlık gibi davranışlarda rol oynamaktadır.
 
Vasopressin - Bilim adamları, insanlar gibi tek eşli bağlar oluşturan fare türü prairie vole'u inceleyerek, vazopressinin bağlanmadaki rolünü öğrendi.Erkek farelere vazopressini baskılayan bir ilaç verildiğinde, eşlerini ihmal etmeye başladılar ve onunla çiftleşmek isteyen diğer erkek farelerle kavga etmeyi bıraktılar.Prairie vole hormon oksitosinin ağır salgılanması nedeniyle tek eşli bir sosyal yaşama sahip olan bir Kuzey Amerika faresidir.[2]
Haliyle sadakat konusuda var.Vazopresinin beynin belirli bölgesindeki reseptörlere bağlanması ise yalnızca o dişi ile ilintilendirilen bir haz duygusunun ortaya çıkmasını sağlar. Tek eşliliği kilit altına alan bu süreç çift bağlanması olarak bilinir. işin ilginç yanı ise, araştırmacılar genetik tekniklerle vazopresin seviyesini yükselterek, çok eşli türleri tek eşli davranışlara yönlendirebilmektedirler.
Bildergebnis für love and evolution 
Helen Fisher ve Tedx konuşması
Helen Fisher ve çalışma arkadaşları, kara sevdaya tutulmuş 32 kişiyi alıp MRI tarayıcısına yerleştirdi. 17 kara sevdalı, aşklarına cevap bulmuşlardı, kalan 15'ini de, aşkları yeni terketmişti.

8. yüzyılda Çin'de yazılmış çok kısa bir şiir mevcut.Şairin adı Yuan Çen; şiir de şöyle: "Bambu yer yatağını kaldırmaya kıyamıyorum. Seni evime getirdiğim ilk gece sererken seni izlemiştim." Yer yatağına takılıp kalmasının sebebi büyük ihtimalle zihnindeki yoğun dopamin aktivitesi. Bizim durum da aynen bu.

Fisher"Cinsel anlamda aşırı sahiplenirsiniz. Eğer biriyle sadece sevişiyorsanız, başkasıyla yatmasına çok da aldırmazsınız. Ama aşık olduğunuz vakit, onu cinsel anlamda aşırı derecede sahiplenirsiniz. Bunun Darwinci - bunun arkasında Darwinsel bir amaç olduğunu düşünüyorum. Bütün amaç, iki kişiyi, bebeklerini beraberce büyüttürecek kadar güçlü bir şekilde yakınlaştırmak.
Beyin taramalarını iki koşulda yaptık: Önce aşklarının resmine bakarken, sonra da nötr bir fotoğrafa bakarken. Araya da dikkat dağıtıcı bir eylem yerleştirdik. Bu şekilde aradaki farkı - bu şekilde aynı beyne yoğunlaşmış haldeyken ve dinlenme halindeyken bakabildik. Beynin bir çok bölümünde aktivite gördük. Hatta, en önemlisi, aynı zamanda kokain alınca harekete geçen bir bölgeydi.
Aşkın, bir duygu olmadığını farketmeye başladım. Zaten hep bir "duygu silsilesi" olduğunu düşünmüştüm, bazıları çok yoğun, bazıları daha hafif. Ama aslında bu bir dürtü. Zihnin motorundan, zihnin "isteyen" parçasından, yoksunluk hisseden parçasından geliyor.Zihnin, çikolataya uzanırken, işinizde ilerlemeyi isterken çalışan kısmından geliyor. Beynin motoru. Bu bir dürtü.
Gerçekten de, seks güdüsünden de güçlü olduğunu düşünüyorum. Eğer gidip de birisinden sizinle yatmasını isterseniz ve "Hayır, almayayım" derse kesinlikle gidip de kendinizi ölürmezsiniz, klinik depresyon da geçirmezsiniz. Ama dünyanın etrafında aşkı reddedilen insanlar, bu sebeple cinayet işler. İnsanlar aşk için yaşar. Aşk için öldürür. Aşk için ölür. Aşkla ilgili şarkıları, şiirleri, romanları, heykelleri, resimleri, mitleri ve efsaneleri vardır. 175'in üzerinde toplumda, bu güçlü beyinsel sistemin kanıtlarını bulabiliriz. Bunun dünya üzerinden en güçlü beyinsel sistemlerinden biri olduğuna kanaat getirdim - - iyisiyle de, kötüsüyle de.
Aşk gibi iki beyinsel sistem daha olduğunu düşünüyorum; bu sistemler de çiftleşme ve çoğalmadan evrimleşti. Biri seks dürtüsü: Cinsel tatmin arzusu. 
 W. H. Auden, "dayanılmaz sinirsel kaşıntı" diye ifade etmiş. Bu gerçekten de doğru. Sizi sürekli bir nebze rahatsız eder, aç kalmak gibi. Diğer bir beyinsel sistem de aşk: Aşkın başlangıcındaki sevinç, saplantı. Üçüncü beyinsel sistem de bağlılık: Uzun süreli bir ilişkinin getirdiği huzur ve güvenlik duygusu.
Seks dürtüsünün, etrafta gezinip değişik değişik eşler aramak için evrimleştiğini düşünüyorum. Yani, arabanızı sürerken bile seks dürtüsünü hissedebilirsiniz. Kimseye odaklanmayabilir. Aşkın da, çiftleşme enerjinizi tek bir eşe odaklayarak, çiftleşme süresi ve enerjisinden tasarruf etmek için evrimleştiğini düşünüyorum. Üçüncü beyin sistemi olan "bağlılığın" da, bu insana, çocuklarınızı büyütebileceğiniz süre boyunca tahammül edebilmeniz için evrimleştiğini düşünüyorum. 
Öte yanda, kadınların işgücüne geçmeleri, seks, romantizm ve aile yaşantısı üzerine müthiş bir etki yaratıyor. Öncelikle, kadınlar cinselliklerini ifade etmeye başlıyorlar. İnsanlar gelip de bana "erkekler niye bu kadar aldatıyor?" diye sorduklarında çok şaşırıyorum. "Neden erkeklerin kadınlardan daha fazla aldattığını düşünüyorsunuz?" diye soruyorum. "Yani işte - erkekler daha fazla aldatıyor!" Ben de diyorum ki: "Bu erkeklerin kiminle yattığını düşünüyorsunuz?"Matematik ortada. Hesaplayın.
Bildergebnis für love and evolution
Dopamin etkisi
"Ama, karmaşa yaratan bir kaç unsur var. Bu üç beyinsel sistem, şehvet, aşk ve bağlılık - her zaman birlikte tezahür etmiyorlar. Birlikte de olabilirler. Bu yüzden tesadüfi seks o kadar da tesadüfi olmuyor. Orgazm sırasında, dopamin seviyesi zirveye ulaşır. Dopaminin aynı zamanda aşk ile de bağlantısı var, sadece tesadüfi olarak seks yaptığınız birine de aşık olabilirsiniz. Orgazm sırasında, heyecan ile ilişkili olan Oksitosin ve Vasopresin salgılanır. Bunlar da, uzun süreli bağlılık ile ilişkili. Bu nedenle biriyle seviştikten ardından ona karşı bu kadar güçlü bir kozmik birliktelik duygusu hissedersiniz.

Ama bu üç beyinsel sistem, şehvet, aşk ve bağlılık her zaman birbirlerine bağlı değildir. Uzun süreli bir eşe karşı yoğun bağlılık hissederken bir yandan da başka birine karşı aşk hissebilirsiniz, hatta bu ikisi dışında birilerine karşı da seks dürtüsü hissedebilirsiniz. Özetle, aynı anda birden fazla kişiye sevebiliyoruz. Hatta, yatakta yatarken bir gece içinde bile bir kişi için yoğun bağlılık duygusundan başka biri için aşka kayabilirsiniz. Sanki zihninizde bir komite toplantısı varmış da, karar vermeye çalışıyormuş gibi. Dolayısıyla, aslında, mutlu olmak için yaratılmış bir hayvan olmadığımızı düşünüyorum; daha ziyade çiftleşmek için yaratılmış bir hayvanız. Mutluluğu ancak kendimiz yarattığımızda bulduğumuza inanıyorum. Birbirimizle iyi ilişkiler kurabileceğimize inanıyorum."
Ve son olarak"İşte aşkın büyüsü!  Milyonlarca yıl önce, üç temel dürtümüz evrimleşti: Seks dürtüsü, aşk ve uzun süreli eşe bağlılık. Bu devreler insan beyninde derinlere yerleşmişler. Türümüz varoldukça, Shakespeare'in "bu ölümlü hengame" diye adlandırdığı vücudumuzda varolacak." 
George Bernard Shaw biraz daha farklı ifade etmiş: "Aşk, bir kadınla öteki arasındaki farklara fazla önem vermektir.
Psikolojinin babası bilinen Freud ise"Aşk yoktur, libido vardır." demişti.[4]

Alttaki videodaki deneylere göre çekiciliğin mekanizmalarına neredeyse hiç doğrudan erişimimiz yoktur. bütün süreç bizden habersizce bilinç altımızda olup biter. biz sadece sonucu biliriz.[5]

 
Kaynaklar,
1.https://www.ted.com/talks/helen_fisher_tells_us_why_we_love_cheat/transcript?language=de#t-1391601 
2.https://en.wikipedia.org/wiki/Prairie_vole
3.https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-mindful-self-express/201603/the-science-love-and-attachment
4.https://exploringyourmind.com/sigmund-freud-libido-just-sex/
5.https://www.youtube.com/watch?v=fniwcFYAzf0
 
Tags

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !