Hurdalıktaki Kasırga Boeing 747 Oluşturabilir mi?
Ekim 17, 2018
0
Fred Hoyle kimdir?
Fred Hoyle (1915-2001)İngiliz astronom ve matematikçidir.İngiltere`nin ünlü Cambridge Üniversitesindendir kendileri.Ünlü fizikçi Stephen Hawking gibi.
Kendisi yüksekten uçan uçakların tespit edilmesi konusunda radar sistemleri üzerine çalışmıştır.[1]
Peki hurdalığa isabet eden Boeing 747 iddiası nerden geliyor?
Bu iddiayı ortaya atan Fred Hoyle,dünyada fizikçilerin çoğunun hemfikir olduğu "Big bang"yani büyük patlama teorisini reddetti.
Fred Hoyle Big bang teorisini reddetip Hermann Bondi ve Thomas Gold ile birlikte alternatif bir teori oluşturdu.Bu teorinin ismi the "steady state model"(Durağan Durum modeli) idi.1918’de William MacMillan’ın ve 1920’lerde James Jeans’in çalışmaları Durağan Durum modelini ortaya atanlara ilham kaynağı olmuştur. Fakat Durağan Durum modeli 1940’lı yıllarda Hermann Bondi, Thomas Gold ve Fred Hoyle’un çalışmalarıyla ortaya konmuştur.[2]
Bu teori 20. yüzyılın ortalarında (Big Bang teorisi kadar popüler olamasada) bir dönem popülerlik kazanmış olsa da, gözlemsel kanıtlar büyük patlamaya yani Big Bang'e işaret ettiği için kozmologların, astrofizikçilerin ve astronomların büyük çoğunluğu tarafından reddediliyor. Durağan evren modelinin artık öngörülmediği, evrenin sabit ve sonsuz olmadığı artik biliniyor.Özellikle Edwin Hubble evrenin genişlediğini keşfetmesinden sonra.
Big bang teorisine dolaysıyla "Abiyogenez" teorisini reddeden Hoyle çok tartışılan ve evrimi destekleyen çevreler tarafından tepki görürken yaratılışçı çevreler tarafından destek gördü.[4]
Argümanı neydi?
“Yaşamın oluşmasındaki şans; hurda yığınını üzerinden geçen bir tayfunun Boeing 747 oluşturması kadar düşük bir ihtimaldir.”
Hurdalığa isabet eden bir kasırga, şans eseri bir Boeing 747 oluşturabilir mi?
Düzen, kendiliğinden düzensizlikten gelemez. Hurdalıkta esen bir kasırga, asla bir Boeing 747 uçağı oluşturamaz.
Buna benzer bir konu olan Daktilo ile Shakespeare Eseri Yazan Maymun Sorunsalı hakkında makalemiz mevcut.[5]
Bu iddia, zaten evrim teorisi ile ilgisizdir.Abiyogenez veya yaratılış ile alakalı olan evrenin başlangıcı konusuydu.Evrim zaten canlılığın başlangıcını açıklamaz tersine türler arasındaki değişimleri ve türlerin kökenini açıklar.
Peki evrime uyarlarsak,
Evrim, belirli parçaların bir araya gelmesiyle değil; var olan yapıların üzerine, seçici kademeli değişikliklerin eklenmesi yoluyla gerçekleşir. Böylesi bir evrimsel süreçte düzen oluşabilir, ve oluşur da.
2. Hoyle bu benzetmeyi, ona daha iyi uyarlanabilecek bir konu olan abiyogenez, yani yaşamın ortaya çıkışı için öne sürmüştü, evrim süreci için değil. Ancak altyapısındaki genel ilkeler yine de hatalıdır. Düzen, kendiliğinden düzensizlikten sürekli oluşmaktadır. Kasırganın kendisi bile kendiliğinden oluşan düzene bir örnektir. İnsan gibi karmaşık bir yapı, cansız organik maddelerden kendiliğinden oluşmaz. Ama onun kadar karmaşık olmayan ve kendisini kopyalayabilen basit bir molekül, bu maddelerden pekala oluşabilir. Ve bu molekül bir kez ortaya çıktığı zaman da, evrimle gitgide karmaşıklaşarak sonunda insan gibi karmaşık bir yapının ortaya çıkmasını sağlamış olur.
Ünlü evrimsel biyolog John Maynard Smith’in de dediği gibi: “Hiçbir biyolog, karmaşık yapıların tek bir aşamada ortaya çıktığını iddia etmez.” Hücre bazındaki basit canlılık, ara aşamalarla, kademeli olarak karmaşıklığa doğru gelişir. Evrim karşıtları, iddialarında bu önemli ayrıntıyı çoğu zaman görmezden gelir.
3. Gözden kaçan bir diğer önemli nokta da, cansız bir nesne olan bir Boeing 747 ile kendisini kopyalama özelliği bulunan DNA molekülüne sahip bir canlı yapının, aynı kurallara tabi olmayacağıdır.
Sonuç olarak,
Evrim tek seferde bir kuş veya maymun oluşturmadığı için yanlış şekilde tanınmış önermedir
Bu sürecin rastgele değil "seçici" bir süreç olması söz konusu. Yani rüzgarin vurdugu parcalarin dogru birlestirmeye yaklaştığı her denemede artık "geriye dönüp" alakasız yanlışlar yapmasını engelleyecek ve dolayısıyla yine rastlantısal ama seçicilikle ilerleyen sonraki denemelerinde mükemmelliği yakalamasını sağlayacak bir sistemde yer aldığını varsayıyoruz. Bunu yapıyoruz çünkü analojinin temelinde, dünya üzerindeki bu sürecin rastlantısal olmadığını, "seçici" olduğunu biliyoruz. En azından hayatta kalma güdüsü bu süreçte önemli rol oynayan bir dinamiktir, herşeyi göz ardı ettiğimiz zaman bile.
Evrim teorisinin iması, dünyada canlılığın meydana gelmesinin bir çeşit zorunluluk olduğudur; bilemediğimiz parametrelere bağlı oldugu için rastlantısal dediğimiz ise canlılığın bugün dünya'da varolduğu biçimi ile gerçekleşmiş olması.
Boeing 747 benzetmesi (birikimli seçilime göre) evrim için uygun bir model değildir. Zira evrim ihtimal değil zorunluluktan doğmuştur. İlk kendini tekrar eden yapıya kadar "seçici"şans !!! unsuru önemli olsa da o aşamadan sonra güçlü olan farklılığı yakalayabilen hayatta kaldığı için giderek komplike canlıların oluşması mümkün olmuştur.
Öyle bir Boeing 747 bu zamana kadar olusmadı.Ancak biz bu makaleyi bitirdiğimize göre ve tesadüfe ihtiyacımız olmadığına göre ortada rastgelelikten daha fazlası var."Doğal seçilim."
Kaynaklar,
1.https://en.wikipedia.org/wiki/Fred_Hoyle
2.https://en.wikipedia.org/wiki/Steady_state_model
3.Hoyle, Fred, 1983. The Intelligent Universe. New York: Holt, Rinehart and Winston, pp. 18-19.
4.https://en.wikipedia.org/wiki/Junkyard_tornado
5.https://cernbilim.blogspot.com/2018/10/daktilo-ile-shakespeare-eseri-yazan.html
Tags