Ateş ne zaman bulundu?
Ateşin bulunması insanlık tarihinin dönüm noktası
olarak kabul edilir. Peki bu dönüm noktası tam olarak ne zamandı?
Yapılan bir araştırmada konuyla ilgili yeni bulgulara ulaşıldı.
Sonuçları “Proceeding of the National Acedamy of Sciences” (PNAS)
adlı bilim dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ateş, yaklaşık bir
milyon yıl önce, yani tahmin edilenden yaklaşık 300 bin yıl önce
keşfedildi.[2]Boston Üniversitesi'ne bağlı ekip, Güney Afrika'daki Wonderwerk Mağarası'nda bulunan Paleolitik Çağ'dan kalma yanık hayvan kemikleri ve yanmış bitki kalıntıları sonucunda bu bilgiye ulaştığını açıkladı.
Araştırmacılar, yaptıkları incelemelerin, bulundukları yer ve konum itibarıyla kalıntılardaki yanıklara rüzgârdan kaynaklanan herhangi bir doğal orman yangının yol açmadığını gösterdiğini kaydetti.
Kalıntıların 700 santigrat derecenin altındaki bir sıcaklıkta yanmış olduğunu belirten bilim insanları, o dönemin insanlarının çimen ve ağaç yapraklarını yakacak olarak olarak kullanmış olabileceğine dikkat çekiyor.
“Ateş kontrol edilebiliyordu”
Antropologlar, yanan materyalleri Wonderwerk'te tarih öncesi yaşayan insanların ateşe sahip olduğuna ve ateşi kontrol edebildiğine kanıt olarak görüyor.
Araştırmacılar katmanlar içinde iyi muhafaza edilmiş bitkisel madde ve kemik parçalarının küllerini bulduklarını ve bunların kendilerine mağaranın girişinde bir küçük ateş ocağının varlığını düşündürdüğünü belirtti. Ayrıca bazı parçaların yüzeyde renk değişikliğine neden olduğu, bunun da kontrollü bir ateş yakıldığını gösterdiği kaydedildi.
Tarih öncesi çağlarla ilgili yapılan araştırmalar şimdiye dek ateşin 700 ila 800 bin yıl önce bugünkü İsrail'in bulunduğu bölgede keşfedildiğini gösteriyordu. Kudüs'teki İbrani Üniversitesi'ne bağlı uzmanlar, Gesher Benot Yaakov'da yanmış odun ve yenebilir üç tür bitki kalıntısı keşfetmişlerdi.[1]
Peki neden ve nasıl bulundu?
Afrika'nın acımasız savanlarında evrimleşen homo sapiens sonuçta epey zayıf bir canlı idi.Binlerce yıl boyunca sapiens kuşaklarının tüm ömürleri, kendilerini 'ucuz yiyecek' olarak gören yırtıcılardan kaçarak geçiyor. Topluluk oluşturması sayesinde gündüzleri az çok korunaklı hareket edebilen sapiens geceleri ise (diğer memelilerden daha uzun ve derin uyku ihtiyacını da göz önüne alırsak) çok daha korunaksız bir durumda.Üstelik çoğu yırtıcının tersine karanlıkta göremiyor bu da bir dezavantaj..
Sapiens, onbinlerce yıl geceleri ağaç tepelerinde uyuklayarak (Afrika savanlarında sığınılabilecek mağara da son derece az) tedirginlik içinde uyuyarak yaşamak durumunda kalıyor. Derken ateşi taşımayı öğreniyor. (ilk öğrenilen ateşi yakmak değil, yıldırım vb. nedeniyle oluşan ateşle bir uzun odunu yakarak, o odun tükenirken onun ateşiyle diğerini tutuşturarak ateşi taşımak.) Bir süre sonra ise bu ateşle topluluğa saldıran yırtıcıları korkutmayı.Ucunda ateş yanan uzun sopalar, saldırgan kedigiller ve köpekgiller için gayet korkutucu oluyor.
Sonra konar göçer ilk sapiens kabileleri artık ağaç tepelerinen inip geceleri de yeryüzünde uyumanın keyfini çıkarmaya başlıyor. Bir konar göçer sapiens topluluğu yiyecek ve güvenlik için gün boyu yürüdükten sonra gece ateşini yakıp ateş başında sırayla nöbetçi bırakarak uyumayı geliştiriyor. Bu aynı zamanda topluluğun ilk kez gerçek anlamda sosyalleştiği alan. Konuşmayı (sapiens dilleri bizim şimdi kullandığımız dillerden çok daha basit takdir edersiniz ki) daha önce geliştirmiş olan sapiens toplulukları bunu sadece av ya da tehlike sırasında birbirlerine 'geliyor' 'kaç' 'tehlike' 'yemek' vb. gibi şeyleri söylemek için kullanmış.İlk kez ateş etrafında kendilerini güvende hisseden ve birbirleriyle gerçekten konuşabilecek zamanı yaratan sapiens toplulukları ateşin etrafına oturup birbirleriyle ilk sohbetleri geliştirmeye, dolayısıyla da dillerini geliştirmeye başlıyorlar.Bu yüzden bugün aşk dediğimiz mefhuma en yakın şeyler de ateş etrafında yaşanıyor. Ondan önce kaçmalı koşturmalı tehlikeli bir hayatın ortasında ağaç tepelerinde yarım yamalak çiftleşmeler var. Ateş etrafında yavrularıyla ilgilenme, yaralılarını iyileştirme ve uyuma şansı buluyorlar mamafih ateş her şeyden önce özgürlük ve güvenlik demek.Giderek sapiens toplulukları dünyaya yayıldıkça mağaralarda yaşamaya başlıyor. Mağaralar daha da güvenli ama ateş yakma ritüelinden vazgeçilmiyor. Mağaranın girişinde yakılan ateşin başında günün değerlendirilmesi yapılıyor. Derken mağara duvarlarına gecenin karanlığında ateşin aydınlatmasından da faydalanılarak o günkü tehlike ve zaferleri anlatan çizimler yapılmaya başlanıyor. Ve evet sanat da ateşin etrafında ortaya çıkıyor.
Kaynaklar,
1.https://www.dw.com/tr/ate%C5%9F-ne-zaman-bulundu/a-15856177
2.http://www.pnas.org/content/109/20/E1215/1
3.https://seyler.eksisozluk.com/atesin-icadinin-homo-sapiensin-modern-insana-donusmesindeki-inanilmaz-etkisi
4.Video-History Channel- https://www.youtube.com/watch?v=Ygpzm0S_rPQ
4.Video-History Channel- https://www.youtube.com/watch?v=Ygpzm0S_rPQ