Suzana Herculano-Houzel-TEDx konuşması
İnsan Beyni Neden Özel?Hayvanlardan Farkımız Ne?İnsan beynini özel kılan nedir? Neden diğer hayvanlar bizi incelemiyor da, biz onları inceliyoruz? İnsan beyni diğer beyinlerin sahip olmadığı neye sahip? Diğer beyinlerin yapamadığı neyi yapabiliyor?Neden 1000-1500 yıl önce, şu an ki yaptıklarımızı akıl edemiyorduk? Cevabı hepimiz biliyoruz aslında. basit anlatımla, bilginin birikimle ilerlemesi ve gelişmesi nedeniyle.
İnsanoğlunun beyni, zaman kavramı tarafından hapsolduğu için, ilk bilgiyi elimizde tutma ve birikimle ilerleme zamanlarımızı düşünmeden edemiyoruz. Bu da hemen hemen, bilinen ilkel insan dönemine denk geliyor haliyle.
Atalarımıza tekrar geçmeden önce, nöronları bilmemiz gerekiyor. Beyni oluşturan en temel parça olan bu sinir hücreleri, bir nevi beynin bilgi-işlem görevini görüyor. Düz bir mantıkla baksak bile, ne kadar nöron o kadar akıl dememiz yanlış olmaz. 60-70 kiloluk bir vücut kitlesine sahip olan insanda 86 milyar arası nöron mevcut.Meyve sineğinde 100 bin nöron, farelerde 75 milyon nöron, kedilerde 1 milyar nöron, şempanzelerde 7 milyar nöron bulunuyor.
Peki farkımız ne?
Kırılma noktası diye tabir edebileceğimiz, nöron sayısının artışını tetikleyen ve primatlardan gözle görülür şekilde ayrılmamıza neden olan o efsane olay nedir?
Nedir bilgi birikimimizi elimizde tutmayı sağlayan, bilgiyi unutmadan aktarmamızı sağlayan şey?
Bilim, insan beyninin ve diğer türlerin beyinlerinin ne kadar enerji harcadığını hesapladı ve şimdi her bir beyinde kaç nöron var biliyoruz O zaman matematik yapabiliriz. Ortaya çıkan şey, insanların ve diğer canlıların beyinleri aynı miktarda enerji harcamaktadır: günlük, bir milyar nöron başına ortalama 6 kilokalori. Yani beynin harcadığı toplam enerji basit bir şekilde, nöron sayısıyla doğru orantılıdır. Ve incelersek insan beyninin tam da beklediğiniz kadar enerji harcadığı ortaya çıkar. Beynin bu kadar fazla enerji harcamasının nedeni oldukça basit, çünkü çok fazla sayıda nöron içeriyor. Ve primat olduğumuz için diğer hayvanlarla karşılaştırıldığında vücut büyüklüğüne göre çok daha fazla nörona sahibiz, bu da harcadığımız enerjiyle ilişkili ama özel olduğumuz için değil primat olduğumuz için.
Suzana Herculano söyle diyor"Bir tarafta primatların çiğ besin yiyerek günlük ne kadar enerji kazandığını hesapladık, ve diğer tarafta vücudun büyüklüğüne göre ne kadar enerji harcadıklarını ve nöron sayısına göre beyinlerinin ne kadar enerji harcadığını hesapladık ve belli miktarda beslenen primatın karşılayabileceği vücut büyüklüğü ile beyindeki nöron sayısı kombinasyonlarına baktık.
Nöronlar çok fazla enerji harcadığı için vücut büyüklüğü ile nöron sayısı arasında bir seçim olması gerektiğini bulduk. Yani bir primat ancak günde 8 saat beslendiğinde 53 milyon nöronu besleyebilirdi ama bu durumda vücudu 25 kilodan fazla olamazdı. Ağırlığını arttırması için nöronlarından vazgeçmek zorundaydı. Yani ya büyük bir vücuda ya da daha fazla sayıda nörona sahip olabilirsiniz. Eğer primat gibi beslenirseniz ikisini birden karşılayabilmeniz mümkün değil.Bu metabolik limitin dışına çıkmanın yollarından biri her gün daha uzun süre beslenerek vakit geçirmek ama bu tehlikeli ve kesinlikle mümkün değil. Örneğin; goriller ve orangutanlar 30 milyon nöron için günün 8,5 saatini beslenerek geçirirler ve bu onların yapabileceğinin en iyisi. Günlük 9 saatlik beslenme primatlar için pratikte limit gibi görülüyor.Peki ya biz? 86 milyon nörona ve 60-70 kiloluk bir vücut kitlesine sahip olan bizlerin hergün 9 saatten fazla beslenmesi gerekir, ki bu mümkün değil. Eğer primatlar gibi beslenseydik burada olmamız mümkün değildi.
Peki buraya nasıl geldik? Eğer beynimiz bu kadar fazla enerji harcamak zorundaysa ve uyanık olduğumuz her anı beslenmek için harcayamayacaksak, tek alternatif yediğimiz besinlerden daha fazla enerji elde etmenin bir yolunu bulmaktır. Ve bu da şaşırtıcı şekilde atalarımızın yarım ya da bir milyon yıl önce pişirmeyi icat ettikleri zamana denk geliyor. Besinleri vücudumuza alıp sindirmeden önce ateş kullanarak pişirdik pişmiş besinler daha yumuşaktı ve çiğnemesi çok daha kolaydı ve ağzımızda tümüyle lapa haline dönüyor, besinlerin tamamen sindirilmesini ve barsaklarımızdan emilmesini sağlıyordu. Bu da verimli bir şekilde daha kısa zamanda daha fazla enerji elde etmemizi sağlıyordu. Pişirmek bize gün boyu ilginç şeyleri düşünmek ve nöronlarımızla yiyecek aramak, beslenmek dışında bir şeyler yapmamız için zaman yaratıyordu.
Büyük, tehlikeli derecede çok nörona sahip ve büyük bir sorumluluğa neden olan beynimiz pişirme sayesinde değerli bir nitelik kazandı. Şimdi hem çok sayıda nöron için gerekli enerjiye hem de ilginç şeyler yapmaya vakit ayırabiliriz. Bu durumun insan beyninin neden bu kadar büyüyerek hızlı bir şekilde evrimleştiğini açıkladığını düşünüyorum tüm bunları başaran tek primat beyni. Büyük beynimiz, pişirme ile daha düşük maliyetliydi. Şaşırtıcı bir hızla, çiğ yemeklerden kültüre, tarıma, medeniyete, marketlere elektriğe, buzdolabına geçtik tüm bunlar artık, tüm gün oturarak ihtiyacımız olan tüm enerjiyi tek bir fast food ile karşılamamızı sağlıyor. Daha önceki çözümümüz şimdi bir sorun haline geldi, ve ironik olarak çözümü yine çiğ besinlerde arıyoruz.
O zaman insanın avantajı nerede? Bizim sahip olduğumuz ama diğer hayvanlarda olmayan ne? Benim cevabım serebral kortekste en fazla nörona sahip olmamız, ve bence etkileyici bilişsel işlevlerimizin en basit açıklaması bu. Bizim başarıp, diğer hayvanların yapamadığı ve çok fazla sayıda nörona sahip olmamızı sağlayan temel şey nedir diye sorsam: cevabı sadece 2 kelime: "biz pişiririz". Diğer hayvanlar yiyeceklerini pişirmez, sadece insan pişirir. Ve bence bu nasıl insan olduğumuzun açıklaması. "
Kaynaklar,
1.TEDx Talk-https://www.ted.com/talks/suzana_herculano_houzel_what_is_so_special_about_the_human_brain/transcript?language=en#t-795834
2.http://www.pnas.org/content/108/35/14555