Atatürk "Kayıp Mu Kıtası" Hakkında Araştırma Yaptı Mı?
Nisan 15, 2019
0
Atatürk "Kayıp Mu Kıtası" Hakkında Araştırma Yaptı Mı?
Atatürk’ün en büyük hayallerinden birisi, Türklerin kökenini ortaya çıkartmaktı.
Atatürk'ün emriyle, Türklük akımları üzerine yapılan araştırmalar derlendi. Pek çok bilim insanı ve araştırmacı, bu sahada yeni çalışmalara başladı. Yabancı bilim insanları davet edildi. 1930'da Türk Tarih Kurumu kuruldu. Çalışmalar neticesinde çok zengin kaynaklara ve bilgilere ulaşıldı. Fakat 'Türklerin kökeni?' sorusu cevap bulamadı.
Derken 1932'de, emekli general Tahsin Mayatepek, Atatürk’ü ziyaret etti. Tahsin Bey Maya dili ile Türk dili arasındaki benzerlikleri anlatmaya başladı ve bir 'Mu Kıtası' araştırmacısı olarak tanınan İngiliz Albay James Chruchward‘ın kendisine söz ettiği, Hindistan'da bulduğu tabletleri anlattı.
Hasan Tahsin Mayatek`in belgeleri
Tahsin Bey bir paşa çocuğuydu. Ömer Vehbi Paşa’nın oğluydu. Babası gibi askerliği seçmedi, Dışişleri’nde görev aldı. Ama asıl ilginç çıkışı evliliğiyle oldu: Enver Paşa’nın kızı Türkan Sultan’la evlendi. Türkan Hanım, Enver Paşa’nın Naciye Sultan ile evliliğinden olan kızıydı. 1935 yılında Atatürk tarafından Meksika Maslahatgüzarlığı’na atandı. Görevi Meksika’yla aramızda ikili ilişkileri yürütmekten çok Atatürk’ün giderek önem vermeye başladığı köken çalışmalarını derinleştirmekti. Atatürk genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, Batı ile mücadele edebilmesi için güçlü ve köklü bir tarih tezine ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Çalışmalar, 1930’ların başında ortaya atılan Güneş dil teorisinin devamı niteliğindeydi. Dünyanın ilk uygarlıklarından biri kabul edilen Mayalar ile Türklerin bağını ispatlamaya çalışılacaktı.
Tahsin Bey’in Amerikalı jeolog William Niven’in 1920’lerde yaptığı çalışmaları inceledi. Niven, Meksika’nın başkenti Meksika City’nin kuzeyinde yaptığı kazılarda tabletler bulmuş ancak yazıları çözememişti. Tabletleri çözen Tarih Bilimci James Churchward oldu. Tabletler tam 12 bin yıl öncesine dayanıyordu ve yazılarda Mu uygarlığının kurulu olduğu Kayıp Kıta Atlantis’ten söz ediyordu. Churchward, ‘Tabletler çok eski bir tarihte dünyamızda bizden daha üstün ve çok daha ileri bir uygarlığın mevcut olduğunu tartışmasız biçimde kanıtlıyor. Tabletler Hint, Babil, Pers, Mısır ve Maya uygarlıkları ve diğer eski uygarlıkların ilk büyük uygarlığın (Mu uygarlığının) sönmekte olan közlerinden başka bir şey olmadığı konusunda şahitlik etmektedirler’ diyordu. Bu buluşla Mu uygarlığı bütün uygarlıkların anası kabul edildi. Peki, bu en eski uygarlığın Türk uygarlıklarıyla ne ilgisi vardı.
Churchward çalışmalarını ‘Kayıp Kıta Mu’nun Çocukları’ adlı kitapta toplamıştı. İlk baskısı 1931’de yapılan bu kitabı Tahsin Bey, tercüme ettirip Atatürk’e gönderdi. Bu kitaplar tam da Atatürk’ün aradığı şeyleri söylüyordu. Tahsin Bey, ilgisini tamamen Mu’ya yöneltti ve Atatürk’e bununla ilgili 7 ayrı rapor yazdı. Tahsin Bey raporlardan birinde ’70 bin sene önce arzın üçüncü devresinde Mu’dan çıkan yüksek ilmi marifet sahibi insanlar, üç muhtelif yolu takip ederek Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılmışlar ve oralara yüksek medeniyetlerini götürmüşlerdir. Birinci kolu Mu’dan Maya namıyla çıkarak, Asya’nın şark kıyılarına ayak bastıktan sonra Uygur namını alan Mu çocukları teşkil etmektedir’ diyordu.
Yani Tahsin Bey, Churchward’e dayanarak Mayaların ve Uygurların Mu’nun çocukları olduklarını ve dünyaya medeniyeti yaydıklarını anlatıyorlardı.
Tahsin Bey hazırladığı rapora şu sözlerle devam ediyordu:
‘Uygurlar, Asya’nın şark kıyılarına gemilerle çıkarak oralardan Orta Asya’ya müteakiben Balkanlara ve nihayet Fransa’nın garbındaki Britanya ve İspanya’nın kuzeyindeki Bask arazisine ve İrlanda adasına kadar yayılmışlar ve bu suretle Asya’nın şark kıyılarından Avrupa’nın garp sahillerine kadar uzanan cesim araziye Mu’nun ve diğer deyişle Türklerin medeniyet dil ve dinini neşretmişlerdir.’ Atatürk bu raporlardan çok etkilendi. Hissettiği ama bir türlü maddi bir temel kazandıramadığı Türklerin en eski uygarlık olduğuna ilişkin tezini ilk kez ispatlayacaktı. Churchward’a göre Mu’nun en önemli iki kolonisinden biri Mayalar diğeri Uygurlardı. (Tabii buradaki Uygurları M.S. 8’inci yüzyılda yaşayan Uygur devletiyle karıştırmayalım. Bu Uygurlar M.Ö. 15 bin yılında yaşamışlardı.) Tabii Tahsin Bey’in dayanağı sadece Churchward’ın çalışmaları değildi. Asıl dil birlikteliğiydi. Mayaların devamı olan Meksikalarla birçok kelimemiz ortaktı. Benzeşen veya türdeş denilebilecek kelimelerin sayısı 100 den fazlaydı. Ön Türk tarihi ve isim ses benzerlikleri konusunda Kazım Mirşan, Prof. Haluk Berkmen ve Haluk Tarcan’ın çalışmaları oldukça önemlidir. Ama sadece dil benzerliği yoktu. Örneğin güneş imgesi hem Mu’larda hem de Uygurlar’da kutsaldı ve ‘tanrı’ anlamına geliyordu. Mu uygarlığının en temel sembollerinden biri olan Ay, Uygurlar’dan bu yana birçok Türk devletinde bayraklarda kullanılan bir simge oldu.
Tahsİn Bey, büyük bir heyecanla tarihin köklerinden bir Türk medeniyeti bulmak için çalıştı. Atatürk de bir tepede kalıntıları bulunan medeniyetin izlerini süren ve diplomat olmasına karşın tarihçi titizliğiyle uğraşan Tahsin Bey’e ‘Tepe’deki Maya’ anlamını taşıyan ‘Mayatepek’ soyadını verdi.
Kayıp Mu kıtasının raporları da kayıp
Habertürk`ün bir haberine göre,1932-1938 yılları arasında yazdığı raporları da hem Atatürk'e hem Türk Dil ve Tarih Kurumu'na gönderiyor. Atatürk konuya ilgi duyduğu için ona ayrı bir kopya gidiyor. Ama dört rapor kayıp. Atatürk herhangi bir cumhurbaşkanı değil, ona gönderilen kopya nasıl kayıp olur?
Nedeni olarak, raporların özellikle dini açıdan sakınca doğuracağı düşünülüyor.
Atatürk, James Churchward’ın iki kitabıyla özellikle ilgilenmişti: “Kayıp Mu Kıtası” ve “Mu’nun Çocukları.” Bu iki kitap, Anıtkabir kitaplığında 1301 ve 1302 no ile kayıtlıdır. Daktilo ile yazılmış kitapların çeviri metinleriyse yine Anıtkabir kitaplığında dosyalar halinde bulunmaktadır.
Atatürk’ün Mu ile ilgili düşüncelerini ve çıkardığı sonuçları ne yazık ki tam olarak bilmiyoruz. Çünkü 1935’ten sonra sinsice ilerleyen hastalığı, ona fazla zaman tanımadı. 1967’ye kadar Türk Dil Kurumu arşivinde, daha sonra Anıtkabir kitaplığına getirilen bu çeviriler hala basılmamıştır.Bu belgeleri Türk Dil Kurumu’nun kitaplığında bulunuyor. Halen 56 ve 57 numaralı kayıtlarda bunlar muhafaza edilmektedir.
Gerçekte Mu kıtası yok
Mu'nun ve benzer şekilde kayıp bir kıta olduğu iddia edilmiş Lemurya'nın varlığına dair iddialar, iddianın yaratıcısı Le Plong'un zamanından beri destek görmemiştir. Günümüzde de bilim dünyasındaki fikir birliği, Mu kıtasının var olmuş olmasının fiziksel olarak mümkün olmadığı ve iddianın herhangi bir bilimsel dayanağı olmadığı yönündedir.Bu konudaki makalemiz için,[link]
Peki Atatürk konuyu boşunamı inceledi?
Atatürk konuyu merakını gidermek için incelemiş "bilime" önem veren ve saygı duyan bir insan olması nedeniyle de araştırmaların ucunun Churchward'un zırvalıklarının ötesine geçmediğini gördüğünde de konuya ilgisini kaybetmiş ve bu defteri kapatmıştır.
Zira 100-200 yıl önce mantıksız tutarsız teoriler deilllerdi.İnsanların kökeni hakkında çok az bilgi vardı, jeoloji gelişmemişti, kıta hareketleri bile bilinmiyordu, radyo tarihleme yoktu.O devrin sınırlı bilgisiyle bakınca medeniyet dünyanın her yanında benzer şekillerde yakın tarihlerde ortaya çıkıyor.Doğal olarak hepsinin anası olan bir proto medeniyet olduğunu düşünmüşler. Yok(!) olan kayıp bir kıtadan çıkmış öncü bir medeniyetin dünyanın her yanına aynı medeniyeti yaydığını düşünmüşler.Günümüzde teknik imkanlarla bunun mümkün olmadığını biliyoruz.Nitekim kıta plakaları okyanus tabanında farklıdır.Suya batmış bir kıtanın Yeni Zelanda cevresindeki Zelendiya gibi gözden kaçması mümkün değil.Büyük ileri bir medeniyetin iz bırakmadan yok olması mümkün değil.Dolayısıyla bugün hepsi geçersiz teoriler, Atatürk`ün zamanında tutarlılığı olabilir ama bugün yok. Günümüzde ancak bilimi takip etmeyen insanlara güzel hikaye üretmek,gelir elde etmek icin kitaplar satmak.
Bu konuda kitap yazmış olan Sinan Meydan Mu kıtasını gerçek sanıyorsa(alttaki video), eğer yüzüklerin efendisi 1920`lerde yayınlanmış olsa ve Atatürk`de onu okusaydı gerçekmi sanacaklardı?
Sonuç olarak Mu, popüler kültürde yaşamaya devam eden efsanevi kıta olarak kalacaktır.
Kaynaklar
1.Belge (PDF)
2.Belge (PDF)
3.Belge (PDF)
4.Belge (PDF)
5.Belge (PDF)
6.Belge (PDF)
7.https://yenidenergenekon.com/724-hasan-tahsin-mayatepek%E2%80%99in-mu-kit%E2%80%99asi-ile-ilgili-belgeleri/
8.https://cernbilim.blogspot.com/2018/06/mu-ktas-gercekten-varmiydi.html
9.https://tr.wikipedia.org/wiki/Mu
10.https://www.haberturk.com/yasam/haber/172492-kayip-mu-kitasinin-raporlari-da-kayip
11.Video-https://www.youtube.com/watch?v=GqcfExszIj0&t=2301s
Not: İlk 6 Belge, www.genelturktarihi.net den alınmıştır.
Tags