(Malindine E G (Lt)-wikimedia)-İngiliz askerleri 1939-45-Savaş alanında, güvercinler ayaklarında veya sırtında notlar ile serbest bırakıldı. Eşsiz yön algıları sayesinde güvercinler doğrudan eve - beslenme alanına -dönerek mesajı sahibine ilettiler.
Tarihte Posta Güvercinleri
Posta güvercinleri günümüz teknolojisiyle önemini kaybetmiş haberleşme aracıdır. İlk olarak 1200’lü yıllarda Mısır’da kullanıldığı söylenmektedir. Zamanla insanlar posta güvercinlerini fark etmiştir ve kullanmaya başlamıştır. Örneğin Cengiz Han’ın seferlerinde güvercinle haberleştiği söylenmektedir. Eski Türklerin, Büyük Selçuklu Devletinin ve Osmanlı Devletinin de posta güvercinleriyle haberleştiği bilinmektedir. En belirgin örneği de Osmanlı devlet arşivinde bulunan Posta Güvercinlerinin Terbiyesi adlı bir yazıdır.
Posta güvercinleri günümüz teknolojisiyle önemini kaybetmiş haberleşme aracıdır. İlk olarak 1200’lü yıllarda Mısır’da kullanıldığı söylenmektedir. Zamanla insanlar posta güvercinlerini fark etmiştir ve kullanmaya başlamıştır. Örneğin Cengiz Han’ın seferlerinde güvercinle haberleştiği söylenmektedir. Eski Türklerin, Büyük Selçuklu Devletinin ve Osmanlı Devletinin de posta güvercinleriyle haberleştiği bilinmektedir. En belirgin örneği de Osmanlı devlet arşivinde bulunan Posta Güvercinlerinin Terbiyesi adlı bir yazıdır.
Sadece I. Dünya Savaşı'nda 100.000'e kadar posta güvercini kullanıldı. Hatta 1943 ve 1949`da 32 posta güvercini en yüksek İngiliz ödülü olan "Dickin_Medal" gibi madalyalara bile layık görüldü. İsviçre Ordusu ayrıca 1996 yılına kadar 30.000 güvercinle bir güvercin hizmeti sürdürdü.
Game of Thrones`da Jon Snow`un karga(kuzgun) kullanarak haber göndermesi maalesef dogru degil.Kargalar posta güvercini gibi taşımaz.Posta güvercinlerinin havada zigzag yapmadan en hızlı yoldan gitmesinin sebebi ise enerji tasarrufu.
Geçmişte, güvercinler hava yoluyla bilgi gönderen yeri doldurulamaz bir istihbarat servisi idi. Çünkü taşıyıcı güvercinler yön bulma ustalarıdır ve daima eve giden yolu doğrudan bulurlar. Bunun için farklı navigasyon (pusula yöntemi) kullanırlar.
Posta Güvercinleri Yollarını Nasıl Bulurlar?
Genel olarak güvercinlerin ve özellikle de çok uzun mesafeleri kat eden posta güvercinlerinin yönlerini nasıl buldukları hep merak edilen, hayret uyandıran ve gizemli bir konu olma özelliğini korumuştur. Bu konuda zaman içinde çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve bir çok deney yapılmıştır. İlk önceleri güvercinlerin yer yüzü şekillerini ezberledikleri üzerinde durulmuştur. Daha sonraları ise güneşin ve yıldızların konumlarına bakarak yönlerini ayarlayabildikleri saptanmıştır. 1947 yılında geliştiren yeni bir varsayıma göre de güvercinlerin yerin manyetik alanını yön bulma amacı ile kullanabildikleri ortaya çıkartılmıştır.
Dünyadaki manyetik alan, yer kürenin çekirdeğinde erimiş halde bulunan ve hareketli olan demirden kaynaklanmaktadır. Bu manyetik alan, yer kürenin içinden, okyanuslardan ve atmosferden geçerek bir kutuptan diğerine ulaşan oval biçimli akış çizgileri şeklindedir. Bu aynı bir mıknatısın kutupları arasına demir tozları serpiştirildiğinde oluşan çizgilere benzemektedir.
Yeryüzündeki manyetik akım çizgileri, jeomanyetik ekvatorda yatay durumdayken, kuzeye ve güneye doğru gidildikçe daha dik açılarla kesişir konuma gelir. Alanın şiddeti kutuplara yaklaşıldıkça artar. Ekvatorda ise daha zayıftır. Dünyada yaşayan bazı canlıların bu alanın şiddetini ve eğim açısını saptayabilen Manyereseptör adı verilen alıcılara sahip olduğu deneylerle belirlenmiştir. Bu alıcılara sahip canlıların bu sistemi yer küre üzerinde alan bulmakta kullandıkları saptanmıştır. Bu tür alıcılara sahip olan canlılar arasında bazı mikroorganizmalar, kuşlar, balinalar, bazı balıklar bulunmaktadır.
Bir tür iç pusula olarak adlandırabileceğimiz bu sistem, güvercinlerde sinir sistemine yuvalanmış küçük manyetik mineral birikimleri ile sağlanmaktadır. Güvercinlerin kafatasları ile beyinleri arasında bulunan bu ferromanyetik tanecikler, yerin manyetik alanına karşı duyarlı birimlerdir. Pusulanın ibresi gibi düşünebileceğimiz bu mineral tanecikleri, yeryüzünün manyetik alanındaki değişimlerden etkilenmekte ve ilişikte bulundukları sinir hücrelerinde bir implus ( uyarı ) meydana getirmektedirler. Bu impluslar sinir sistemi aracılığı ile beyine iletilmekte ve güvercin gerekli hareketleri gerçekleştirmektedir.
1947 yılında geliştirilen bu varsayım uzun yıllar genel kabul görmüştür. Ancak son dönemde bu konuda yeni bir varsayım daha ortaya atılmıştır. Bu varsayıma göre güvercinler, koku duyguları sayesinde hedeflerine ulaşabilmektedirler. Koku varsayımı ilk kez 1972 yılında F. Papi tarafından ileri sürülmüş ve 1980 yılında Almanya’da Hans Wallraff tarafından hafifçe değiştirilerek son halini almıştır. Bu varsayıma göre her coğrafi bölgenin uçucu maddelerden oluşan kendine özgü bir kokusu vardır. Yapılan araştırmalar güvercinlerin yön bulmasına yarayan kokuların havada aeresol halinde değil, molekül halinde bulunduklarını ortaya çıkartmıştır.
Posta güvercinlerinin bu kokuları tek tek tanıdıkları düşünülmektedir. Bu güvercinlerin yavrularının bile farklı yönden esen rüzgarların, farklı kokular taşıdığını daha uçmaya başlamadan öğrendiği ve yaşadığı bölgenin bir koku haritasını çıkarttığı kabul edilmektedir. Uçmaya başladıktan sonra ise, farklı bölgelerin kokularının bu haritaya ilave edilerek haritanın geliştirildiği varsayılmaktadır. Bu konuda bir çok deney yapılmakta ve varsayım desteklenmeye çalışılmaktadır. Özellikle koku alma duyuları geçici olarak köreltilen güvercinlerin tanımadıkları bir bölgeden geri dönemedikleri gözlenmiştir. Ancak bölgeyi önceden tanıyorlarsa geri gelebilmektedirler. Bugün koku varsayımı genel olarak kabul edilen bir görüş durumundadır. Ancak diğer yön bulma yetileri ile birlikte ve duruma göre kullanıldığı düşünülmektedir. Bu konudaki çalışmalar ve araştırmalar devam etmektedir.
Posta Güvercinleri Yollarını Nasıl Bulurlar?
Genel olarak güvercinlerin ve özellikle de çok uzun mesafeleri kat eden posta güvercinlerinin yönlerini nasıl buldukları hep merak edilen, hayret uyandıran ve gizemli bir konu olma özelliğini korumuştur. Bu konuda zaman içinde çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve bir çok deney yapılmıştır. İlk önceleri güvercinlerin yer yüzü şekillerini ezberledikleri üzerinde durulmuştur. Daha sonraları ise güneşin ve yıldızların konumlarına bakarak yönlerini ayarlayabildikleri saptanmıştır. 1947 yılında geliştiren yeni bir varsayıma göre de güvercinlerin yerin manyetik alanını yön bulma amacı ile kullanabildikleri ortaya çıkartılmıştır.
Dünyadaki manyetik alan, yer kürenin çekirdeğinde erimiş halde bulunan ve hareketli olan demirden kaynaklanmaktadır. Bu manyetik alan, yer kürenin içinden, okyanuslardan ve atmosferden geçerek bir kutuptan diğerine ulaşan oval biçimli akış çizgileri şeklindedir. Bu aynı bir mıknatısın kutupları arasına demir tozları serpiştirildiğinde oluşan çizgilere benzemektedir.
Yeryüzündeki manyetik akım çizgileri, jeomanyetik ekvatorda yatay durumdayken, kuzeye ve güneye doğru gidildikçe daha dik açılarla kesişir konuma gelir. Alanın şiddeti kutuplara yaklaşıldıkça artar. Ekvatorda ise daha zayıftır. Dünyada yaşayan bazı canlıların bu alanın şiddetini ve eğim açısını saptayabilen Manyereseptör adı verilen alıcılara sahip olduğu deneylerle belirlenmiştir. Bu alıcılara sahip canlıların bu sistemi yer küre üzerinde alan bulmakta kullandıkları saptanmıştır. Bu tür alıcılara sahip olan canlılar arasında bazı mikroorganizmalar, kuşlar, balinalar, bazı balıklar bulunmaktadır.
Bir tür iç pusula olarak adlandırabileceğimiz bu sistem, güvercinlerde sinir sistemine yuvalanmış küçük manyetik mineral birikimleri ile sağlanmaktadır. Güvercinlerin kafatasları ile beyinleri arasında bulunan bu ferromanyetik tanecikler, yerin manyetik alanına karşı duyarlı birimlerdir. Pusulanın ibresi gibi düşünebileceğimiz bu mineral tanecikleri, yeryüzünün manyetik alanındaki değişimlerden etkilenmekte ve ilişikte bulundukları sinir hücrelerinde bir implus ( uyarı ) meydana getirmektedirler. Bu impluslar sinir sistemi aracılığı ile beyine iletilmekte ve güvercin gerekli hareketleri gerçekleştirmektedir.
1947 yılında geliştirilen bu varsayım uzun yıllar genel kabul görmüştür. Ancak son dönemde bu konuda yeni bir varsayım daha ortaya atılmıştır. Bu varsayıma göre güvercinler, koku duyguları sayesinde hedeflerine ulaşabilmektedirler. Koku varsayımı ilk kez 1972 yılında F. Papi tarafından ileri sürülmüş ve 1980 yılında Almanya’da Hans Wallraff tarafından hafifçe değiştirilerek son halini almıştır. Bu varsayıma göre her coğrafi bölgenin uçucu maddelerden oluşan kendine özgü bir kokusu vardır. Yapılan araştırmalar güvercinlerin yön bulmasına yarayan kokuların havada aeresol halinde değil, molekül halinde bulunduklarını ortaya çıkartmıştır.
Posta güvercinlerinin bu kokuları tek tek tanıdıkları düşünülmektedir. Bu güvercinlerin yavrularının bile farklı yönden esen rüzgarların, farklı kokular taşıdığını daha uçmaya başlamadan öğrendiği ve yaşadığı bölgenin bir koku haritasını çıkarttığı kabul edilmektedir. Uçmaya başladıktan sonra ise, farklı bölgelerin kokularının bu haritaya ilave edilerek haritanın geliştirildiği varsayılmaktadır. Bu konuda bir çok deney yapılmakta ve varsayım desteklenmeye çalışılmaktadır. Özellikle koku alma duyuları geçici olarak köreltilen güvercinlerin tanımadıkları bir bölgeden geri dönemedikleri gözlenmiştir. Ancak bölgeyi önceden tanıyorlarsa geri gelebilmektedirler. Bugün koku varsayımı genel olarak kabul edilen bir görüş durumundadır. Ancak diğer yön bulma yetileri ile birlikte ve duruma göre kullanıldığı düşünülmektedir. Bu konudaki çalışmalar ve araştırmalar devam etmektedir.
İtalyan
bilim adamları`nın araştırması
İtalyan bilim adamları güvercinlerin çok uzak mesafelerden yuvalarına giden yolu kolayca bulmaları üzerine yaptıkları araştırmalarda, güvercinlerin sahip oldukları koku haritasının belirleyici olduğu sonucuna vardılar.
2011`de Deneysel
Biyoloji Dergisi'nde (Journal of Experimental Biology) yayınlanan
araştırmanın sonuçları, posta güvercini olarak bilinen güvercin türünün
koku alma duyusu ile hareket ettiğini ortaya koydu.İtalyan bilim adamları güvercinlerin çok uzak mesafelerden yuvalarına giden yolu kolayca bulmaları üzerine yaptıkları araştırmalarda, güvercinlerin sahip oldukları koku haritasının belirleyici olduğu sonucuna vardılar.
Araştırmada, doğadaki vahşi güvercin türünün evcilleştirilmiş akrabası olan posta güvercinlerinin, yetiştirildikleri yuvanın kokusunu merkeze alan bir koku haritasına sahip oldukları söylendi.
Bu harita sayesinde doğada yönlerini bulup, yuvalarına dönebilen posta güvercinlerinin davranışları araştırma kapsamında yakından incelendi.
(wikimedia-Julius Neubronner )20. yüzyılda, güvercinler havadan görüntü çekmek için kameralarla donatıldı.
40 kilometrelik deney
İtalya'nın
Pisa şehrinde yetiştirilen posta güvercinlerinin bir kısmının sağ burun
deliği, bir kısmın ise sol burun deliği kapatıldı.Pisa'ya 40 kilometre uzaklıkta Cigoli kasabasından serbest bırakılan kuşların uçuş haritaları GPS yöntemiyle izlendi.
Araştırma ekibinden doktor Cagliardo, izlenen güvercinlerden sağ burun deliği kapalı olanların yollarını uzatarak ve daha sık durarak yuvalarına döndüklerini belirtti.
Güvercinlerin yön bulma güdüsüyle ilgili daha önce yapılan araştırmalarda bu canlı türünün dünyanın manyetik sahasını daha iyi hissettikleri öne sürülmüştü.
İtalyan araştırma ekibinin bulguları ise güvercinlerin sağ burun deliklerini kullanarak, kokular yardımıyla yönlerini buldukları sonucunu ortaya çıkardı.
Yeni teoriler
National geographic`de 2013 yılındaki makaleye göre, araştırmalarda güvercinler yollarını düşük-dalga frekanslarda ses dalgaları yayarak tek ya da çoklu zihin haritası ortaya çıkarıyorlar ve bu şekilde yollarını buluyorlar.
Londradaki akademisyenler 70 güvercinin üzerine gps yerleştirerek yol haritalarını çıkarmaya çalışmışlar. yaptıkları ölçümlerde kuşların önce dağınık şekilde daireler çizdiğini daha sonra hepsinin ortak bir ana rotaya girdiklerini görmüşler.
Haberleşme nasıl yapılır?
Fimlerde gösterildigi gibi birden fazla adrese gönderilen güvercinler gerçek degildir.Güvercinler yuvacı kuştur. Seneler geçsede yuvasını unutmaz, paçasına not
koyulan güvercin yuvasına geri döner böylece not yerine ulaşır.
Günümüzde posta güvercinlerinin haberleşme amaçlı kullanımı pek kalmamıştır. Haberleşmenin yerini yarış amaçlı kullanımlar almıştır. Eğer posta güvercinleri haberleşme amacı ile kullanılacaklarsa, bu sistem, duruma göre tek taraflı ya da iki taraflı olarak iki şekilde düzenlenebilir.
Tek taraflı düzenleme:Bu düzenlemede, iki nokta bulunur. Bunlardan biri sabittir, diğeri ise değişebilir. Sabit nokta haberin gideceği adrestir. Bu adres kuşun yetiştirildiği ve yuvasının ve eşinin bulunduğu yerdir. Değişken nokta ise kuşun uçuş mesafesi içersinde herhangi bir yer olabilir. Özetle kuş yuvasından alınır ve uçuş mesafesi içersinde herhangi bir yere götürülüp beslenmeye başlanır. Dikkat edilecek nokta kuşların eş olarak alınmaması gerekliliğidir. Eşlerden sadece biri götürülür. Diğer eş yuvada bırakılır. Kuş götürüldüğü yerde uzun süre bulundurulabilir. Bu süre 1 –2 sene hatta daha fazla bile olabilir. 5 –10 yıl sonra yuvasına geri dönen kuşların olduğu bilinmektedir. Kuş götürüldüğü yerde başka bir güvercinle eşleştirilmez ve tek olarak bakılır. Bu kuş bırakıldığında mutlaka ilk yuvasına ve ayrıldığı eşine geri döner. Böylece kuşu götüren kişi, kuşun ayağına haber bağlayarak serbest bıraktığında kuşun ilk yuvasının bulunduğu yere haber gönderebilir. Eskiden savaşlarda ön cephede hareketli halde bulunan birlikler, sabit olan merkez karargahları ile bu şekilde haberleşiyorlardı. Günümüzde düzenlenen posta güvercinleri yarışmalarında kullanılan yöntem ve mantık aynıdır.İki taraflı düzenleme: Bu düzenlemede de iki nokta vardır ancak noktaların ikisi de sabittir. Örneğin biri Ankara’da diğeri Konya’da bulunan iki posta güvercini yetiştiricisi karşılıklı olarak kuşlarını değişirler. Değişim sırasında kuşlar eş olarak değil tek olarak verilirler. Değişilen kuş sayısı kadar haber gönderebilme olanağı bulunmaktadır. Böylece Ankara’daki yetiştirici Konya’dan getirdiği kuşu salıverdiğinde kuşun gideceği adres bellidir. Haber Konya’ya ulaşır. Konya’daki yetiştirici de buna cevap vermek isterse, Ankara’dan getirdiği güvercinlerden birini salıverir. Böylelikle sabit iki nokta arasında karşılıklı haberleşme sağlanabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta kuşların götürüldükleri yeni yuvalarında başka kuşlarla eşleştirilmemeleri ve tek olarak bakılmaları gerektiğidir. Eskiden savaşlarda birbirinden belli bir uzaklıkta bulunan iki kale arasında haberleşme bu şekilde sağlanıyordu.
Kaynaklar
1.https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/01/110128_pigeon_sniff.shtml
2.http://jeb.biologists.org/content/214/4/593
3.https://en.wikipedia.org/wiki/Dickin_Medal
4.https://www.admin.ch/cp/d/1996Jul17.170649.6345@idz.bfi.admin.ch.html
5.https://en.wikipedia.org/wiki/Homing_pigeon
6.https://www.nature.com/articles/nature11046
7.Video-AsapScience-https://www.youtube.com/watch?v=zFM6gmgCuvA
8.http://www.guvercinbirligi.com/Arsiv_Makaleleri/Irklar/posta.htm
9.https://news.nationalgeographic.com/news/2013/13/130130-homing-pigeon-navigation-animal-behavior-science/