Leş Yiyen Akbabalar Neden Ölmüyor?

0
 
Leş Yiyen Akbabalar Neden Ölmüyor?
Bir hayvan öldüğünde,vücudunun içinde yaşayan bakteriler çalışmaya başlar. Omurgalıların bünyesinde bulunan mikroorganizmalar, canlının ölümüyle birlikte hızla vücudu ayrıştırmaya başlıyor. Bu işlem sırasında açığa çıkan toksik maddeler, kısa süre içinde cesedi yenmesi tehlikeli bir besine dönüştürüyor.Bu çürüme sürecinde, birçok bakteri toksik maddeler salgılar. Bunların arasında, örneğin, Clostridium botulinum bakterisi tarafından üretilen ve ayrıca ölümle sonuçlanabilecek ciddi gıda zehirlenmesine neden olan güçlü bir nörotoksin olan botulinum toksini de bulunur.
Neredeyse hiçbir etçil ya da yırtıcı memeli hayvan, taze bir ceset bulduğu zaman reddetmez. Mesela, tilkiler, kurtlar ve ayılar böyle bir fırsattan memnuniyet duyarlar. İsviçre Milli Parkında kameralara yakalanan hayvanların geyik ceset ziyafetleri bir şölene dönüştürdükleri görülüyor. Ancak bu hayvanlar, cesetteki bakteriyel toksinleri bir dereceye kadar tolere edebilirler.Bununla birlikte, 1979`da, çakalların, kargaların ve hindi akbabalarının botulinum toksinine karşı antikor taşıdığı tespit edilmiş.
Ceset uzmanı akbabalar 
Çürüme ilerledikçe, ceset giderek daha zehirli hale gelir. Kediler ve kedigiller için kısa bir süre önce ölmüş cesedin eti yenilebilir ,çünkü mideleri ve sindirim sistemleri daha yüksek tolerans limitleri olan köpeklere oranla daha hassastır. Kediler için süre seviyesi çok geç olduğunda, çürüyen cesede, akbabalar gelecektir.Akbabalar bu konuda son derece uzmanlaşmış çöpçülerdir. Bu onlara bazı avantajlar sağlar: Çok kokan eti bulmak kolay olacak ve diğer birçok hayvan için yeme şansı kalmadığı  için savunması da kolaydır. Ek olarak, ete ulaşmak için çürümüş cesedi parçalamak için uğraşmak zorundada kalmazlar.Leşten arta kalan kemikleri, boyutları uygunsa bütün haliyle yutabiliyor. Özelleşmiş mide yapısı sayesinde, bütün bir kemiği sindirebiliyor. Eğer yutamayacağı kadar büyükse de, yüksek bir irtifaya çıkarıp sert zemine doğru bırakarak parçalanmasını sağlıyor. Bu sayede kemik iliğini yiyebiliyor.
Ancak yemek menüsü de ona büyük zorluklarda sunuyor.Diğer hayvanlara ölümcül dozlarda olan  bakteriyel toksinleri işlemek ve bunun için ekstrem güçlü mide asitlerine ihtiyaçları var.Bu bakteri ve mikropların çoğunu öldürür ve ortadan kaldırır.
Akbabaların tüysüz bir baş ve boyunları vardır. Leşle beslendikleri için, besinlerinde hastalık yapıcı birçok parazit ve bakteri bulunur. Eğer tüylü bir kafa yapısı olsaydı bu parazitler tüylerin içinde konak yapıp, enfeksiyona sebep olabilirdi. Kafalarının böyle olması sağlıklı kalmalarını sağlıyor. Bulaşan parazitler de Güneş ışınları tarafından öldürülüyor. Bunun dışında kuvvetli mide asitleri (pH=1) de bu hastalıklardan koruyor.
Bildergebnis für akbabalar 
Sektirmeden ceset map navigasyonu
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nden Profesör Lars Hansen ve ekibinin  Nature Communications’ta yayımlanan araştırması ilginç sonuçlar ortaya koydu. 50 akbabanın surat kısmındaki mikroorganizmaları inceleyen araştırmacılar, ortalama 528 farklı tür tespit etti. İşin ilginci, hayvanların kalın bağırsaklarında yalnızca 76 mikroorganizmanın DNA’sına rastlandı.
Profesör Hansen, akbabaların mide asidinin insanın mide asidinden 10 ila 100 kat daha güçlü olduğunu söylüyor. Araştırma grubundan Dr. Michael Roggenbuck ise, akbabaların yuttukları tehlikeli bakterilerin çoğunu yok eden son derece “haşin” bir sindirim sistemi olduğunu belirtiyor. Öyle ki, bünyelerindeki güçlü mide asidi sayesinde araştırmacılar akbabaların bağırsaklarında, yedikleri hayvanların DNA’larını bile bulamadı.
Yalnızca Afrika’nın Serengeti bölgesinde bir yıl içinde akbabaların tüketebileceği yaklaşık 12 milyon kilogram etin ortaya çıktığı ve akbabaların bu leşlerin hemen hepsini sektirmeden buldukları belirtiliyor. Bu kuşlar, hayvan leşlerini yiyerek salgın hastalıkların önüne geçiyor. “İnsanlar, akbabaların sağladığı muazzam ekosistem hizmetinin farkında bile değil,” diyen Dr. Graves, bu hayvanların kamu sağlığını tehdit edebilecek milyonlarca kilo çürüyen eti tükettiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Artık biliyoruz ki, bununla da yetinmeyip tekrar ekosisteme dönebilecek tehlikeli mikropların çoğunu da bertaraf ediyorlar.”
Kemiği bile yiyebilen bu akbabaların midelerindeki asit o kadar güçlü ki mideye giren madde anında eriyor. 
Clostridia ve fusobacteria bakterileri
 Akbabaların karnındaki bakteri florasının şaşırtıcı ölçüde fakir olduğu ortaya çıkmış. "Clostridia" ve "fusobacteria" adlı ki ana gruptan oluşan bu bakterilerin, diğer hayvanlar için ölümcül tehlike yarattığı halde akbabaları etkilemediği, hatta et ve yağ moleküllerini eriterek bu kuşlara yardımcı olduğu anlaşılmış.
Yanılıp da bu sevimsiz yaratıkların midesine düşen diğer bakteriler de bu “sert kimyasallar” tarafından silip süpürülüyormuş.
Bildergebnis für akbabalar 
Ekosistem polisleri
Akbabalar, doğanın geri dönüşüm ustası, olağanüstü kuşlar. Avustralya ve Antarktika dışında tüm kıtalarda bulunuyorlar, bulundukları her coğrafyada da leşle besleniyorlar. Ekosistem içerisinde, yeri doldurulamayacak bir öneme sahipler.
Her şeyden önce doğada sıklıkla görülebilen hayvan leşlerini, en küçük parçasına kadar yiyerek ortadan kaldırıyorlar. Bu leşler içerisinde, çiftliklerde, meralarda ölmüş kalmış hayvanlar da var; bizim sofralarımızdan çıkan gıda atıkları da.Yani bir anlamda arkamızı toparlayan kuşlar.
Diğer önemli nokta ise gizli kahramanlıkları. Akbabaların ortadan kaldırdıkları bu leşler, aslında birçok salgın hastalığın ortaya çıkmasını en başından engelliyor. Özelleşmiş mide yapıları sayesinde, biz insanlar ve birçok diğer canlı için ciddi sorunlar doğurabilecek durumdaki etleri zararsız bir forma dönüştürebiliyorlar.
Bununla birlikte, birçok akbaba tehdit altında.1990'larda Asyadaki özellikle de Hindistan ve Nepaldeki akbaba nüfusu son yıllarda hızlı bir yok oluşa sürüklenmiş ve bu durumun bazı ekolojik sonuçları olmuştur.Bu durumun veterinerlikte kullanılan "Diklofenak" isimli ilaçla bağlantılı olabileceğini bazı araştırmalar ortaya koymuştur.Hindistan hükümeti bu durumu değerlendirerek ilacın veterinerlikte kullanımını yasaklamıştır.
Kaynaklar
1.http://www.mikrobiyoloji.org/genelpdf/210012301.pdf 
2.https://en.wikipedia.org/wiki/Botulinum_toxin
3.https://www.nationalpark.ch/de/flora-und-fauna/tiere/aktuelles-von-den-grossraubtieren/ 
4.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/459044
5.http://m.tierwelt.ch/?rub=4495&id=45150
6.Video-MinuteEarth-https://www.youtube.com/watch?v=GPJBw-TLYZQ 
7.https://www.nature.com/articles/ncomms6498
8.https://www.youtube.com/watch?v=5mAlwGAojkg


Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !