Tarihte Yaşanmış En Ölümcül Pandemi İspanyol Gribi"Spanish Flu"

0
1918 İspanyol gribi salgını 
Tarihte Yaşanmış En Ölümcül Pandemi İspanyol Gribi"Spanish Flu" 
1918 İspanyol gribi"Spanish flu"pandemisi ,domuz gribine sebep olan İnfluenza A(H1N1) alt tipinden kaynaklanmıştır.Salgına neden olan grip virüsünün laboratuvar ortamında tekrar üretilmesini takip eden çalışmalar, bu virüsün çok öldürücü olmasının sebebinin barındırdığı pb1-f2 adlı bir protein olduğunu ortaya çıkarmış.Bilim adamları; bu proteini, grip virüsünün, girdiği organizmanın bağışıklık sistemine atılan kurşunlara benzetmekteler.Vücudun, hastalığa cevap vermesini yavaşlatan, bu yolla virüsün çok daha öldürücü olmasına yol açan tehlikeli bir mitokondirial protein.Güncel domuz gribinde Pb1-f2 olmaması  büyük bir şans.Bu ileride olmayacağı manasına gelmiyor.
Araştırmalar virüsün kuş kökenli olduğuna işaret etmiştir.Pandemik dalgaların süre ve sayısında bölgesel farklılıklar olmakla birlikte, genel tablo itibarıyla 1918 pandemisi ılımlı ilk dalga (1918 Mart–Ağustos), şiddetli ikinci dalga (1918 Eylül–Aralık) ve artçıson dalgadan (1919 Ocak–Mayıs) ibaret olmak üzere üç dalga halinde seyretmiştir.Belgeler pandeminin Mart 1918’de Kansas, ABD’de başladığı yönündedir. İkinci dalga ise Fransa’da başlamış görünmektedir. Birinci ve ikinci dalgaya ait ilk resmi vakalar sırasıyla 11 Mart 1918 ve 22 Ağustos 1918 tarihlidir. En ağır prognoz ve en yüksekmortalite 1918 sonlarındaki ikinci dalga sırasında gözlemlenmiştir. 
100 yıl önce, 1918 yılında Birinci Dünya Savaşı henüz devam ederken yayılan salgın hastalık, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere pek çok ülkede savaş motivasyonunu düşürür endişesiyle kamuoyundan saklandı ve sansürlendi.Amerika'da, başkan Woodrow Wilson'ın çıkardığı 1918 sedisyon yasası, katıldıkları büyük cihan harbi'ne aykırı olarak yorumlanabilecek her şeyi yasaklamıştı. büyüklüğü halkı demoralize etmekle tehdit eden yeni bir hastalığın ayrıntıları da dahil olmak üzere savaş çabasına zarar verebilecek her şey ile alakalı yazmak, basmak veya yayımlamak yasaya aykırıydı. amerikan gazeteleri de yasaya uydu ve başlangıçta salgının şiddetini küçümsedi.
Kasım 1918'de doktorlar solunum yolları enfeksiyonuna neden olan bir salgından bahsetmeye başladığında virüs tüm dünyada aylardır görülüyor ve yayılıyordu.
Savaşa katılmayan tarafsız ülke İspanya'da salgından sansürsüz bahsedilmesi dolayısıyla hastalık İspanyol Gribi olarak adlandırıldı. Asya kıtasından, Afrika'ya, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarından Okyanusya'ya tüm dünyayı etkisi altına alan salgının çıkış noktası kesin olarak bilinmiyor. Salgının tarih sayfalarına ilk kez not edildiği yerlerden biri Mart 1918'de Amerika Birleşik Devletleri askeri kampları.
Hastaların bir bölümünde pnömoni, bronkopnömoni, hemoraji ve siyanoz gibi olağandışı, öldürücü komplikasyonlar gelişmiştir. 1918 pandemisinin en önemli ve benzersiz karakteristiği,normalde grip mortalitesi düşük bir gruptaki, 20–40 yaş aralığındaki önceden sağlıklı erişkinlerde yol açtığı aşırı yüksek mortalite olmuştur. 20–40 yaş aralığındakiler mortalitenin yaklaşık %50’sini, 65 yaş altındakiler ise %99’unu teşkil etmiştir. Pandemi dünya nüfusun yaklaşık üçte biri enfekte etmiş ve 40–100 milyon ölümle sonuçlanmıştır. Yanlış teşhis, noksan–zayıf kayıtlar, örtbas girişimleri gibi nedenlerle mortaliteye dair tahminler tartışmalıdır.Pandeminin küresel yayılımında I. Dünya Savaşı sırasındaki Atlantik aşırı asker hareketleri önemli rol oynamıştır.Yıkıcı 1918 pandemisi, gribin potansiyel tehlikesine işaret eden ciddi bir tarihi tecrübedir.Hayvanlarda dolanımdaki influenza virüsleri insan immün sisteminin tanımadığı hemaglutinin proteinleri içermektedir; türlerarası geçiş ve genetik karışım sonucunda yüksek virülanslı yeni pandemik virüsler doğabilir. 1918 pandemisi bu gibi olası grip pandemileri için bir en kötü durum senaryosu teşkil etmektedir.
1918'deki grip salgınıyla ilgili ayrıntılar bugün çok daha net ortaya çıktığı halde tamamlanmış bir süreç değil.
2005'te Ann Reid ile birlikte İspanyol gribine yol açan virüsün gen dizilimini bulan Amerikalı bulaşıcı hastalıklar uzmanı Jeffery Taubenberger konuyla ilgili hala yanıt bekleyen birçok soru olduğunu söylüyor.
Araştırmacılar bu sorulara yanıt ararken bugüne kadar ortaya çıkardıkları bulgular oldukça şaşırtıcı.
En sağlam yaş grubu hasta oldu
Hastalığa yakalanma ve ölme riski en yüksek olan 20-40 yaş grubundakiler olduğu için pek çok aile eve kazanç getiren kişiden mahrum olmuş, geride çok sayıda kimsesiz çocuk ve yaşlı kalmıştı. Ölenlerin çoğu erkekler ve hamile kadınlardı.
Araştırmacılar hayatının baharında ve sağlıklı olan bu insanları bu hastalık karşısında bu kadar zayıf kılan şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyor.
İnsanın bağışıklık sistemi en etkili savunmasını ilk karşılaştığı grip virüsüne karşı oluşturuyor. Ancak gribe yol açan virüsler sürekli yapısal değişim geçirir. Virüsün yüzeyinde kısaca H ve N olarak bilinen iki ana antijen vardır. Antijen, vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından antikor üretimine yol açan yabancı moleküllerdir.
1918'de genç yetişkinlerin ilk karşılaştığı virüs türü (H3N8) daha sonra büyük salgına yol açan türden (H1N1) farklıydı ve onların bağışıklık sistemi esas olarak ilkine karşı hazırlık yapmıştı. Yaşlılar ise 1830'larda ortalıkta dolaşan H1 veya N1 antijeni ile tanışık olduğundan büyük salgından fazla etkilenmedi.
Ölüm oranları ülkeden ülkeye değişiyordu
Dünya çapında yayılan hastalıktan en fazla ölenler Asya ve Afrika'daydı. Asya'daki bir hastanın ölüm ihtimali Avrupa'dakinin 30 katıydı.
Ancak kıtaların kendi içinde de önemli farklılıklar görülüyordu. Örneğin Danimarka toplam nüfusunun yüzde 0,4'ünü kaybederken Macaristan'da bu oran üç kat daha fazlaydı.
Salgın sırasında bu farkları görmek mümkün değildi. Ama istatistikler üzerinde on yıllardır süren çalışmalar bunun esas olarak sosyo-ekonomik farklardan kaynaklandığını gösteriyor.
Ancak Paris'te daha farklı bir durum gözleniyordu. En yüksek ölüm oranları en zengin mahallelerde olmuştu. Ama ölenler ev sahipleri değil, soğuk çatı katlarında kalan hizmetçilerdi.
Bütün dünyada hastalıktan en çok etkilenenler kötü beslenen, kötü konutlarda oturan ve doktora gidemeyen yoksullar, göçmenler ve etnik azınlıklardı.
O günden bu yana bu bakımdan değişen çok şey olmadı. 2009'da İngiltere'deki grip salgınında yoksullar arasındaki ölüm oranı zenginlerinkinin üç katıydı.
Sadece solunum yolları hastalıkları değil
Büyük salgında hastalığa yakalananların büyük kısmı iyileşmiş olsa da ölenlerin sayısı diğer grip salgınlarından 25 kat daha fazlaydı.
İlk belirtiler arasında solunum güçlüğü oluyor, hastaların yüzü kızıl kahve bir renk alıyordu. Bu renk daha sonra maviye dönüyor, öldüklerinde ise simsiyah oluyordu. Ölüm nedeni çoğu vaka açısından gribin kendisi değil, virüsün akciğerde açtığı yaralara yerleşen bakteriler sonucu oluşan zatürreydi.
Hastalarda diş ve saç dökülmesi de oluyor, baş dönmesi, uykusuzluk, görme ve işitme kaybından şikayet ediyorlardı. Hayatta kalanlar virüs enfeksiyonu sonrası oluşan depresyon geçiriyordu.
Grip salgını sonrasında farklı nedenlerden kaynaklı ölümlerde artış bugün de gözlenen bir olgu. Kalp krizi veya inme vakaları vücudun gribe karşı iltihabi tepkisinden kaynaklanır. Yani grip hiçbir zaman sadece solunum yollarını etkileyen bir hastalık değildir. 
Mustafa Kemal Atatürk de İspanyol Gribi'ne yakalanmış
Sinan Meydan`ın Sözcü`deki yazısına göre,Atatürk, 27 Mayıs 1918'de böbrek rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'dan Viyana'ya gitti. Burada Cottage Sanatoryumu'nda tedavi oldu. 30 Haziran 1918'de trenle Viyana'dan bugün –Çekya sınırları içindeki-  kaplıcalarıyla ünlü Karlsbad'a geçti. Burada bir süre dinlendi. Sonra yurda dönmek için 27 Temmuz 1918'de Karlsbad'tan ayrılıp Viyana'ya geçti. Ancak Viyana'da, bir süreden beri Avrupa'yı kırıp geçirmekte olan İspanyol Gribine yakalandı. Atatürk bu gerçeği 1926'da Falih Rıfkı Atay'a şöyle anlatacaktı: “Viyana'da hiç kalmaksızın seyahatime devam etmek niyetinde iken o zamanın çok yaygın ve öldürücü bir hastalığına, İspanyol Nezlesine yakalanarak bir müddet Viyana'da kalmaya mecbur oldum.” Atatürk, 4-5 gün Viyana'da kaldıktan sonra 2 Ağustos 1918'de İstanbul'a döndü.
Osmanlı arşiv belgelerine göre İspanyol Gribi Osmanlı'da ilk kez Temmuz 1918'de bazı askerlerde görüldü. Salgın Osmanlı'da terhis olan askerlerce yayıldı.
Kaynaklar
1.https://en.wikipedia.org/wiki/Spanish_flu
2.https://www.bbc.com/future/article/20181016-the-flu-that-transformed-the-20th-century 
3.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22297400
4.https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3260547/
5.https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/sinan-meydan/ataturk-isgalcilerden-once-ispanyol-gribini-yenmisti-5767483/
6.Video-Killer Flu Documentary-https://www.youtube.com/watch?v=nT9ctpQNXRE

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !