Miracın Evrensel Kökeni ve Mitolojileri

0

Miraç - Vikipedi 

Miracın Evrensel Kökeni ve Mitolojileri

“Miraç” kelimesi Arapçada “tırmandı” anlamına gelen “maraca” fiilinden gelmiş ve aynı kök “merdiven” kavramını da vermiş. “Miraç”ın Batılı karşılığı “ascension” (krş: asansör) Latincede “-e doğru” anlamındaki “ad” ön eki ve “tırmanma” anlamındaki “scandere” fiilinden geliyor.
Batılı karşılık ilginç çünkü göğe yükselme motifi tüm Semavi dinlerde ve ayrıca Budizm‘de, Hinduizm‘de ya da Yunan Mitolojisi‘nde de karşımıza çıkıyor. Gökyüzüne tanrısal bir anlam yüklemek ne kadar evrensel bir fikir ise; ilahi ayrıcalıklar atfedilen özel insanların gökyüzüne yükselmesi fikri de bir o kadar evrensel.

Dinlerdeki kutsal kişiliklerden kimileri canlıyken gökyüzüne fiziksel olarak yükselirken, kimileri bedenen değil ruhen yükselmiş. Kimisi dünyaya geri dönmüş, kimisi göklerde kalmış, kimisi ise gidip gidip gelmiş. İnançlar ve hikayeler farklı, yükseliş kavramı aynı. 

Hitit Anıtlarıyla Hitit, Sümer ve  Akad Dönemine ait ele geçen  silindir mühür baskılarında ,gök, hava, fırtına, su ve toprak tanrılarının huzurunda dara duran  kral ve tanrılara ilişkin yüzlerce miraç sahnesi yer almıştır.Bu tarihi  belgeler edebi,dini ,kültürel ve idari içerikleriyle geniş ölçekte işlenmek üzere başka bir çalışmaya bırakılmış olup, miraç konusuna örnek olarak Geç Hititler Dönemi Tuvana (Niğde) Kralı Warpalavas’ın İ.Ö.8.YY.la tarihlenen Konya-Ereğli İvriz Kaya Anıtına işlenen Tanrı Tarhunza’nın huzurundaki 🔗miraç sahnesi verilmektedir.

Miraç'ın Sümer Kökeni 

Sümerlerde Adapa’nın Miracı

Samuel N. Kramer`in 🔗Sümerlerin Kurnaz Tanrısı Enki kitabındaki (Sayfa 246-251) Adapa’nın Miracı hikayesine göre;

Yarı tanrı niteliklerine sahip Adapa, Sümerde Eridu Şehrinin Kralıdır.Bir gün denizde balık avlarken sert esen Güney Rüzgarı teknesini batırır.Adapa rüzgara kızar ve kanatlarını kırar.Bunun üzerine hesaba çekilmek üzere Cennetteki Tanrılar Tanrısı AN’ın huzuruna çağrılır. Ölüm ekmeği  ve suyu verilerek cezalandırılması kararlaştırılmış olan Adapa, Enki tarafından “verilecek ekmeği yeme,suyu içme“sözleri tenbih edilerek tanrının huzuruna gönderilir.Tanrı AN’ın  kapı muhafızları olan Dumuzi ve Gişzida’nın  Adapa’yı tutarak tanrıyı yumuşatmaları sonucu Tanrı An kendisine ölümsüzlük ekmeği ile suyunu verir. Ancak Adapa almaz. Sorulması  üzerine tanrılardan birinin  verilen yiyecek ve içecekleri almamasını tenbih ettiğini söyler.Bunun üzerine Tanrı An onu Dünyaya ölümlü bir fani olarak geri gönderir.Böylece insanoğlu ölümsüzlük şansını kaybeder.İlk insanın tanrıyla buluşmasına ve ya miraca çıkışına kaynaklık eden bu mitolojik öykü, daha sonra Semavi  dinlerdeki miraç sahneleriyle paralellikler gösterir.

Yahudi geleneğinde Miraç

İlahiyatçı Cemil Kılıç`ın: Miraç'ta aslında ne oldu OdaTv 🔗yazısına göre;

Yahudi geleneğinde İdrîs, İbrâhim, Mûsâ ve İşâyâ gibi peygamberlerle bazı tarihî şahsiyetlerin yeryüzünden ilâhî âlemlere çıktığına inanılır. Özellikle melek Yahoel tarafından semavî bir vasıtayla bulut içinde göğe yükseltilen Hz. İbrahim’in, rabbinin tahtını müşahede edişiyle ilgili tasvirlere Yahudi literatüründe rastlanmaktayız.

Bu cümleden olarak belirtelim ki, Hz. Muhammed’in uydurma rivayetlerle Kudüs’e “götürülmesi / yürütülmesi” de İsrailiyatın / Yahudi mitolojisinin etkisiyle ortaya çıkmış sapkın bir yorumdur. Gerçek şu ki, Hz. Muhammed’in Miraç hadisesine ilişkin anlatıları Yahudi mitolojisinden bağımsız olarak ele almak olanaksızdır. Ancak bu konuda Yahudi mitolojisi de yeterli değildir.

Miraç kültü pek çok dinde vardır. Hristiyanlık inancına göre Hz. İsa çarmıha gerildikten sonra mezarından çıkıp ilahî âleme yükselmiştir (Matta, 28/1-7; Markos, 16/19). Ayrıca Pavlus’un Kudüs’e doğru giderken melek eşliğinde göğe yolculuk yaptığı rivayet edilir. (Şinasi Gündüz v.dğr., Dinlerde Yükseliş Motifleri ve İslâm’da Miraç, Ankara 1996; s. 59-60)

Eskiçag Tarihi: Miraç'ın KökeniZerdüstîlik`teki Miraç

Semâya / göğe yükseliş yani Miraç tasavvuru eski Hint ve İran mitolojilerinde de mevcuttur. Bu konuda özellikle İran mitolojisi İslamî kaynakları etkilemesi bakımından gerçekten dikkat çekicidir.

Zerdüstîlik dinin kurucusu ve peygamberi olarak bilinen Zarathustra / Zartoşt / Zerdüşt ya da gerçek adıyla Sipitama da Miraç’a yükselmiştir.

Önce onun peygamberlikle görevlendiriliş anlatısına değinelim ve Hz. Muhammed’e ilk vahyin gelişi rivayetlerine ne denli benzediğini görelim.

Rivayetlere göre Zerdüşt, tek başına sık sık, Daiti ırmağı kenarına giderek orada dua etmiş,  Tanrı, âlem ve yaratılmışlar üzerine derin düşüncelere dalmıştır. Zerdüşt, otuz veya kırk yaşlarında iken yine Daiti ırmağı kenarında böyle bir tefekkür, inziva ve ibadet esnasında, Vohumenah isimli bir melek, Tanrı Ahura Mazda’nın mesajını getirmiştir. Kendi ifadesine göre; o sadece meleği görmekle kalmamış, aynı zamanda onun öğrettiklerini de öğrenmiştir. Böylece o, kendisinin Ahura Mazda tarafından, dini tebliğ etmek için görevlendirildiğine inanmıştır. Zerdüştî gelenek, Zerdüşt’ün görevinin otuz yaşında başladığını kabul eder. İlk vahiy de bu sırada gelmiştir. Günay Tümer ve Abdurrahman Küçük’ün ortaklaşa yazdıkları Dinler Tarihi kitabında Zerdüşt’ün peygamberliği ile ilgili olarak şu bilgiler verilmektedir:

“Otuz yaşında ona peygamberlik verilmiştir. Taraftarlarıyla Aivitak Suyu kenarında halvete çekilmiştir. Halvete çekilişinin kırk beşinci gününde, Ürdi Behişt ayında, bir gece sabaha karşı Miraç’a çıkmış ve ruhanî yükselmenin sonuna varmıştır. Vohumenah (Behmen) denilen melek gelmiş, ona her şeyden elini çekmesini tembih etmiş ve onu cennete götürmüştür. Orada ona, feriştehler (melekler) hürmet etmiştir. Zerdüşt, sonra Ahura Mazda’nın huzuruna çıkmış ve “Hayır Dini”nin hükümlerini öğrenmiştir. Tanrı ona yıldızların ve gezegenlerin hareketinden haber vermiş, cennet ve cehennemi göstermiş, her şeyin ilmini öğretmiştir. Melekler sonra Zerdüşt’ün göğsünü yarmış ve içindekileri çıkarıp temizlemiş ve yerine koymuştur. Bundan sonra Ahura Mazda onu, insanları Hayır Dini’ne davet etmekle görevlendirmiştir. Zerdüşt, miraç yolculuğundan sonra maddi âleme, kendisine verilen kutsal kitap Avesta ile dönmüş ve getirdiklerini tebliğe başlamıştır.”

Pegasus Mädchen 3D - Kostenloses Foto auf Pixabayİslamda Miraç

Görüleceği üzere Zerdüşt’ün peygamberlikle görevlendirilmesi, Tanrı katına yükselmesi hatta göğsünün yarılıp içinin temizlenmesi gibi konuların neredeyse birebir karşılığını İslamî anlatılarda Hz. Muhammed için de söz konusu edildiğini görmekteyiz. Bir bahs-i diğer olmakla birlikte yeri gelmişken belirtelim ki, Hz. Muhammed için de “şakk-ı sadr” yani göğsünün yarılıp temizlenmesi rivayeti vardır. Hatta Açıp Genişletme Bölümü /İnşirah Suresi’nin bu olayı anlattığı bile iddia edilmiştir. Gerçekte şakk-ı sadr diye bir hadise söz konusu değildir. Bu, tümüyle Zerdüştî kaynakların etkisiyle Hz. Muhammed’e yamanmış bir uydurmadan ibarettir.

Tıpkı Miraç gibi beş vakit namaz ritüelinin de Zerdüştîlik kaynaklı olduğunu iddia edenler vardır. Zira Kur’an’ın hiçbir yerinde açıkça beş vakit namazdan bahsedilmemektedir. Beş vakit namaz ayetler üzerinde yapılan bir takım yorumlarla çıkarılmaktadır.

İlginçtir ki kimi hadislerde geçen Sırat Köprüsü de Ardavirafname gibi Zerdüştî anlatılarda karşımıza çıkmaktadır. Anlaşılan o ki Zerdüştîlik İslam’ı bir hayli etkilemişe benziyor. Zerdüşt’ün tek Tanrı inancını / tevhidi savunan biri olmasından hareketle benzerlikleri doğal karşılamak da mümkündür. Bu durumda Zerdüşt’ün de gerçek bir peygamber olduğunu kabul etmek gerekir. Her peygamber gibi onunla ilgili olarak da pek çok hurafe uydurulmuş olabilir. Bu hurafelerin İslam’ı da etkilemiş olma ihtimali çok yüksektir. Nitekim verdiğimiz örnekler bunu ortaya koymaktadır.

Bu arada Zerdüştiliğin İslam’dan yaklaşık 1200 yıl kadar önce zuhur ettiğini anımsatalım.

Mitrazim ve Zerdüşt'te göğe yükseliş -miraç - Fethi Demir 

İslam ve Zerdüştilikteki benzerlikler

Özelde Miraç anlatısı genelde ise pek çok ritüel ve inanç üzerinden İslam ve Zerdüştîlik arasındaki bağlantı ve benzerlikleri daha net görebilmek için müracaat edilmesinde yarar olduğunu düşündüğümüz önemli kaynaklardan biri de Ardavirafname’dir.

Ardavirafname, Zerdüştî inanç ve ritüellerin unutulma tehlikesine karşı Zerdüştî din adamlarından Ardaviraf tarafından Sasanîler zamanında yazılmış yahut yazdırılmıştır. Ardaviraf’ın tam olarak hangi tarihler arasında yaşadığı tespit edilemese de Sasaniler döneminde ve İslam’ın doğuşundan çok önce yaşadığı bilinmektedir.

Büyük İskender’in ( Ölümü, M.Ö. 323) İran’a saldırısının ardından Zerdüştî inanç ve ritüellerindeki zayıflamaya karşı dinin güç kaybını önlemek için din adamlarınca bir dizi toplantılar yapılır. Bu toplantılar sonunda Ardaviraf, Tanrı katına gitmesi için 🔗görevlendirilir. Ardaviraf bir sıra ritüelden sonra yedi gün yedi gece uykuya dalmış, bu sırada Tanrı katına yükselmiş, Cennet’i, Cehennem’i, Âraf’ı görmüş, son olarak da Yüce Allah’ın / Ahura Mazda’nın huzuruna varmıştır. Yedinci gün sonunda uyanmış / dünyaya dönmüş ve gördüklerini bilge bir yazıcıya yazdırmış ve böylece Ardavirafname meydana gelmiştir.

Yükseliş nedeni Ardaviraf’ta önde gelen din adamlarının isteği ile
gerçekleşen bir hadise iken Mirâcnâmelerde Allah’ın Hz. Muhammed’le
görüşmek istemesi üzerine meydana gelen bir olay olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Ardaviraf’ı yükselişe zorlayan hadise Mısır’da oturan İskender’in İran’a
saldırması ve bu olay sonucunda ülkenin işgal edilmesi sonucu yönetim
makamlarının ele geçirilmesi, pek çok din adamının öldürülmesi, Dijnibişt
adı verilen resmi devlet arşivinde özenle korunan kutsal Avesta’nın
nüshasının yok edilmesi ve onun bir tefsiri niteliğinde olan Zend’in ele
geçirilmesinden sonra ortaya çıkan umutsuzluk ve dinden uzaklaşma
döneminin yaşanmasıdır. Mirac hadisesinin cereyan ettiği İslam inancının
yaşandığı miladi 616 yılı İslam âlemi için en sıkıntılı dönemlerden biridir.
Mekkeli putperestler Müslümanları Mekke’nin bir mahallesinde toplu
olarak abluka altında yaşamaya zorlar (Akar, 1987: 206) ve Müslümanları
burada ağaç yaprağı ile beslenmeye maruz bırakır. Bu olaylardan sonra Hz.
Muhammed üç gün arayla en sevdiği amcası Ebu Talib’i ve eşi Hatice’yi
kaybeder. Putperestlerin işkenceleri artar. Hz. Muhammed ve Müslümanlar
en zor dönemlerinden birini geçirmektedir.
Miraç tecrübesini yaşayacak olan Ardaviraf’tan beklenen dünyada yaptıkları
iyiliklerin ve ibadetlerin Ahura Mazda tarafından kabul edilip edilmediğini
öğrenmek ve fizikötesi âlem hakkında bilgi almaktır. Mirâcnâmelerde ise
Allah’ın peygamberi olan Hz. Muhammed’e kendini göstermeyi dilemesi ve
bütün varlık mertebeleri hakkında bilgi vermek istemesidir. 

Yükseliş ritüelinde semaya yükselen kişi tarafından bazı objeler de kullanılır.
Bunun için hazırlanmış merdiven, ip, ağaç gibi nesneler semavi âleme çıkış
için kullanılan objelerden birkaçıdır. Ardavirafnâme’de yükseliş uyku
esnasında gerçekleştiği için Ardaviraf’ın bedenini rahat ettireceği bir mekâna
ihtiyacı vardır ve bu nedenle Ardaviraf’ın kullandığı yatak onun yükselme
için seçtiği objelerden ilkidir denilebilir. Burada yatıp uykuya dalan
Ardaviraf’ın ruhu bedeninden ayrıldıktan sonra Çekâ Dâitî dağına çıkar ve
buradan Çinvâd köprüsüne ulaşır. Dağ ve köprü onu göğe yükselten
araçlardır. Mirâcnâmelerde ise Hz. Muhammed’in Allah’ın katına
yükselebilmesi için Cebrail’in yanında getirdiği Burak isminde, ata benzeyen
kanatlı bir hayvandan bahsedilir. Burak katırdan küçük, eşekten büyüktür.
Muhammediye’de Burak tafsilatlı bir şekilde anlatılmıştır: Dişleri, başı inci
gibidir. Yakut rengine benzer dudakları vardır. Kuyruğu ve kulakları
zümrütten, uyanı yeşil yakuttan, inanı inciden, yelesi misk kokusundandır.
İki kanadı vardır ve bu kanatlar da zümrüttendir. Eyeri yakuttan, toynakları
mercandandır. Mavi renklidir.

Anlaşıldığı üzere Ardavirafname’deki pek çok anlatım, Hz. Muhammed’in Miraç’ına sonradan eklemlenmiştir. Miraç anlatımlarının Hz. Peygamberin vefatından asırlar sonra Zerdüştî kaynaklardan alıntıyla oluşturulduğu çok nettir.

Uzay yolculuğu için alternatifler... Gittiğimizde her şey sandığımız gibi  mi olacak?Mitoloji ve Bilim? 

Her ne kadar günümüzde bu mitolojik olaya hala 🔗inananlar olsada  ve olayı Einstein`in izafiyet teorisi ile 🔗açıklamaya çalışsalarda hikayede tek sorun uzay-zaman değil.Evrimin hiçbir döneminde Pegasus tarzı bir "Burak" hayvanı bulunmuyor.Bu hayvanın hangi tür yakıtla veya enerjiyle bu hıza ve güce sahip olacağıda önemli bir sorun.Böyle bir bineğe sahip olsanızda bu defa dünyanın yuvarlak olduğuna inanmayan Düz dünyacı`ların argümanı (!) olan Van Allen radyasyon kuşağı sorunu var.Nasa uzay ve ay yolculuklarında Astronotlarına radyasyona karşı özel astronot kıyafetleri kullanarak ve bahsedilen Van Allen`in en 🔗ince kuşağından geçerek gerçekleştirmişti.Burak bineği ile ve özel astronot kıyafeti olmadan bu radyasyon kuşağının ve oksijen olmayan uzayın nasıl aşıldığı ise muaamma.Ayriyetten ışık hızına ulaşacak bir teknolojiye hala sahip değiliz.Çıplak bir binekle yüksek hızda yolculukta sürtünme kuvvetleri ve hava direncinden kaynaklanan korkunç ölümede mutlak tanık olunurdu.Bu kadar yüksek hıza ulaşıldığında uzay kazası yaşamamak muhtemelen daha büyük bir mucize olurdu.Dünya`da bunu kabul edecek bir tane sigorta acentası bulunamaz.

Bir nesne ışık hızının %10'u kadar bir hızla hareket ederse, kütlesinde orijinal kütlesinin %0.5'i kadar bir artış yaşayacağı 🔗anlamına gelir. Öte yandan, bir nesne ışık hızının %90'ı ile hareket ederse, kütlesi orijinal kütlesinin 2 katı olacaktır.ışığın hızı saniyede 300.000 kilometredir (saniyede 186.000 mil) . Bu nedenle, pratik olmayan nesneyi hareket ettirmek için sonsuz 🔗enerji gerekecektir. 

Buna göre yolcunun kütle büyüdükten sonra nasıl tekrar küçüleceği sorunumuzda ortaya cikti.Bilime göre kütlesi olan hiçbir parçacık ışık hızında hareket edemez.Einstein'ın Görelilik Kuramı'na göre, eğer bir kütleniz varsa, o zaman ışık hızında seyahat etmek, kinetik enerjiyi artırmak için sonsuz enerjiye ihtiyaç duyulduğu ve bunun elde edilmesinin imkansız olduğu anlamına gelir.Bütün bu engeller bir mucize ile aşılsada geriye Dawkins`in gazeteciye sorduğu bir soru kayor.Neden yukarısı?Buna göre Dinlerde bahsedilen 🔗zamandan ve mekandan münezzeh"Allah her yerdedir"sözünün ne manası kalıyor?Neden yukarısı ve neden bir binek gerekiyor?

Bu tür mitolojik bir olaya bilimsel cevap vermek gereksiz.Stephen Hawking`in 🔗belgeselinde söylediği gibi bilim ve fizik bilgisinin olmadığı dönemlerde insanlar açıklayamadığı doğa olaylarını mitolojilerle ve hurafelerle açıklamaya çalıştılar.Artık doğadaki fizik olaylarını daha iyi biliyoruz ve nasıl olduğunu açıklayabiliyoruz.

Kaynaklar

1.https://www.academia.edu/9565428/Samuel_Noah_Kramer_Sumerlerin_Kurnaz_Tanrisi_Enki

2.https://odatv4.com/analiz/miracta-aslinda-ne-oldu-3012171200-130321 

3.https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/901087

4.https://tr.wikipedia.org/wiki/Mira%C3%A7#cite_note-ReferenceA-4

5.https://www.youtube.com/watch?v=txMwwVblG38&t=196s

6.https://www.scienceabc.com/pure-sciences/what-would-happen-if-you-traveled-at-the-speed-of-light.html

7.https://science.howstuffworks.com/science-vs-myth/what-if/what-if-faster-than-speed-of-light.htm

8.https://www.dailymotion.com/video/x6n0siq

9.https://www.yolunezeli.com/?p=3241

10.https://www.nasa.gov/sites/default/files/files/SMIII_Problem7.pdf

Tags

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.
Yorum Gönder (0)
Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !