Kansere Bıçak Değmez Efsanesi Gerçek Midir?
Halk arasında yaygın olarak şöyle bir inanış vardır; kansere bıçak vurulduğunda vücuda yayılır ve daha hızlı olarak ölüme neden olur. Genel olarak baktığımızda halkın inanışlarının binlerce yıllık geçmişi ve nesillere aktarımı söz konusudur. Bu kanıya özellikle çevresinde/ailesinde kanser gelişmiş ileri aşama (evre) hastaların kötüye gidişi sonucu da varılabilmektedir. Halk arasındaki söylemlerin tamamen doğru olmadığını iddia etmek mümkün değildir. Fakat günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar ve gelişen tıp bilgisi ile doğru olmayan inançlar çürütülmektedir. Kansere bıçak değmez efsanesi çok öncelerden gelen bir hurafedir.
Doğrusu “Her kansere bıçak vurulmaz” şeklindedir. Bırakın bu kararı,
modern tıbbın gelişmiş teknolojisi kullanılarak yapılan çok disiplinli
araştırmalar sonucunda, sağlık profesyonelleri versinBu efsanenin nasil ortaya ciktigina bir göz atalim.
Eskiden tespit ve tedavi daha zordu
Eskiden tümörün vücuttaki yaygınlığını tespit etmek konusunda
şimdiki kadar başarılı değildik. Kemoterapi, radyoterapi gibi diğer
tedaviler de şimdiki kadar başarıyla uygulanamıyordu. Yapılabilen tek
etkili tedavi cerrahiydi. Dolayısıyla gerçekten cerrahiden fayda görecek
hastalar doğru seçilemiyordu. Günümüzde gelişen teknoloji ile tümörün
vücuttaki yerleşimi, kritik yapılarla olan ilişkisi, lenf bezlerine ve
vücudun diğer alanlarına olan yayılımı ile ilgili çok daha ayrıntılı
bilgiye sahibiz. Hangi hastanın cerrahi tedaviden yarar göreceğini artık
çok daha iyi biliyoruz. Ve cerrahi tedavinin yararlı olacağını
düşündüğümüz hastalara ameliyat öneriyoruz. Bu nedenle “Kansere bıçak
değerse yayılır” ya da “Ameliyat işe yaramaz” gibi söylemler kesinlikle
geçerli değil. Akciğer kanserinin en etkili tedavisi cerrahidir. Ayrıca
ameliyat sırasında da tümöre dokunmuyoruz. Tümörün bulunduğu lobu
etrafındaki bir miktar sağlam doku ve lenf bezleriyle birlikte
çıkarıyoruz. Böylece tümörün bütünlüğü bozulmuyor. Bazen de olduğu
tarafın tümünü alıyoruz. Ama tümörün bütünlüğünü bozmuyoruz. Yani
aslında tümöre bıçak değmiyor.
Kansere bıçak vurulmaz söylemi Kanser hastası ameliyat edilmez olarak yayıldı
Prf Dr Ersin Öztürk "Kansere bıçak vurulmaz söylemi son derece doğru bir söylemdir ancak yanlış yorumlanır. Halk arasında bu söylem “Kanser hastası ameliyat edilmez.” şeklinde anlaşılır. Halbuki bu söylemin anlamı gerçekten kansere bıçak vurulmaması gerektiğidir. Yani ameliyat esnasında kullanılan aletlerin kanserli dokularla temas ettirilmemesi ve kanserin bütünlüğünün bozulmaması gerekir. Biz de öğrencilere anlatırken hep kanserli dokuya dokunmayın, kansere bıçak vurmayın diye anlatıyoruz. Bu yüzden doğru yorumlandığında aslında çok da doğru bir söylemdir."diyor.
TKRCD`de benzer bir yorumluyor"Kansere
bıçak vurulmaz” son derece doğru ancak yanlış yorumlanan bir sözdür.
Burada kast edilen kanserli hasta ameliyat edilmez değildir. Ameliyat
yaparken kanserin bütünlüğünün bozulmaması gerektiğini anlatır ki bu
haliyle son derece bilimsel bir yaklaşımdır. Kanser cerrahisinin
temelinde kanserin bütünlüğünü bozmadan, kanserin yayılmasına yardımcı
olan lenf yollarını da içerecek şekilde, güvenli şekilde cerrahi
uygulamak yatar. Bu da ancak ciddi bir eğitimle olur.
Hastaların zaten kansere bir yatkınlığı var, bıçak vurulduğu için değil
Kansere bıçak vurulup vurulmamasının en çok kafa karıştıran sorulardan bir tanesi olduğunu belirten Medical Park Elazığ Hastanesi Başhekimi ve 21 yıllık Göğüs Cerrahi Uzmanı Hasan Demir, halk arasında dolaşan bu bilginin gerçek dışı olduğunu vurguladı. Kanser tanısı konulan hastaların ilk ve en çok sordukları sorunun bu olduğunu anlatan Dr. Demir, "Ameliyat olursak hastalık yayılır mı yayılmaz mı gibi. Özellikle akciğer kanserinde bir evrelendirme sistemi var. Bu sisteme göre dünyada bilimsel veriler var. Akciğer kanserini evrelendirdikten sonra evre 3 A’ya kadar ameliyat yapıyoruz. Bunun dışındakileri ameliyat etmiyoruz. Ameliyat etmeye akciğerdeki kanser durumuna göre karar vermiş oluyoruz. Bıçak vuruldu yayıldı diye bir kavram yok. Kanser hücrelerin kontrol dışında bölünmelerle ortaya çıkan bir kavram olduğu için ameliyat etseniz bile yıllar sonra tekrar edebiliyor. Bu hastaların zaten kansere bir yatkınlığı var, bıçak vurulduğu için değil evresinden kaynaklanan bir şey. Kişi akciğer kanserinin ileri evresinde gelirse ameliyat olsa da bu yayılmıştır zaten. Bizim uyguladığımız sistem dünyanın her yerinde aynıdır. Japonya’ya da gitseniz, Amerika’ya da gitseniz akciğer kanserinin evrelendirme sistemi vardır. Bu sistemde akciğerdeki hastalığı yaygınlığını gösterir. Bu yayılmaya göre bir hastayı ameliyat edip etmeyeceğimize karar veririz. Biz hastayı 3 A’ya kadar ameliyat ediyoruz. 3 B ve evre 4’de ameliyat etmiyoruz, kemoterapi gibi medikal yöntem ve ışın tedavisini kullanıyoruz. Hasta kemoterapiye olumlu yanıt verir, hastalıklı bölüm küçülürse ameliyat edebiliyoruz. Akciğer kanserine bıçak vurulursa yayılır kavramının bilimsel bir açıklaması yok. Vatandaşımızın yıllardır böyle bir düşünce tarzı var. Ben 21 yıldır akciğer kanseriyle uğraşıyorum, ameliyat ettiniz de yayıldı denmesi doğru değil, bu hastanın evresiyle alakalı bir durum” dedi.
Yüz binlerce kanser ameliyatı niçin ve nasıl yapılıyor?
Madem böyle ülkemizde ve dünyada yüz binlerce kanser ameliyatı niçin ve nasıl yapılıyor. Tabii ki bu düşünce yanlıştır. Neredeyse tüm kanser çeşitlerinde günümüzde en etkili tedavi cerrahi olarak kanserli dokuların çıkartılmasıdır. Daha sonra kanserin tekrarlamaması için hastalara gerekiyorsa ilaç tedavisi ve ışın tedavisi uygulanmaktadır. Bir kanser ameliyat ile çıkartılamayacak boyutlarda ise diğer yardımcı tedavilerin etkisi maalesef son derece kısıtlı olmaktadır.
Ancak ‘kansere bıçak değmez’ sözünü bir de şu şekilde değerlendirelim. Kanser şüphesi olan bir hastadan teşhis için parça (biyopsi) alındığını düşünelim. Böyle bir işlemden sonra patolojik inceleme sonucu ortalama 1 hafta içinde çıkar ve hastanın teşhisi konur. Bu durumda hastanın hemen ilgili doktora giderek sonuçlarını göstermesi ve bir an önce gerekli tedavilere başlanması gerekmektedir. Fakat bazen bu süreç şöyle gelişmektedir. Hasta patoloji sonucunu almakta, sonuçları çeşitli sebeplerle (ihmel, konunun ciddiyetini bilmeme, sonucu bir de başka merkezde doğrulatma, değişik hastane ve doktor arama çabaları vs.) doktoruna ulaştırmamaktadır. Aradan haftalar hatta aylar geçmektedir. İşte bu geçen çok kıymetli zaman içinde hasta giderek etkili tedavi sürelerini harcamakta kanser ise hızla ilerlemeye devam etmektedir. Çünkü parça alınıp sonuç belirlendikten sonra süre olarak güvenli ameliyat aralığı genellikle 10-15 gündür, daha doğrusu olabildiğince erken olmasıdır. Özet olarak işin doğrusu şudur, kansere bıçak değmez sözü doğru değildir, doğru olan tanı için parça alındığında sonuç çıkar çıkmaz ilgili doktorun bilgilendirilmesidir.
Doğru yapılan cerrahi ve biyopsi kanserin yayılmasına veya büyümesine sebep olmaz. Bir kişiye kesin kanser tanısı konabilmesinin tek yolu biyopsi yapılmasıdır.
Kaynaklar
1.https://www.facebook.com/prof.dr.ersinozturk/photos/a.1301519863227756/3745918128787905/?type=3
2.https://www.milliyet.com.tr/yerel-haberler/elazig/kansere-bicak-vurulmaz-sozunun-bilimsel-bir-aciklamasi-yok-10129170
3.https://celalettinkocaturk.com/kansere-bicak-degmez-efsanesi-tedaviyi-aksatiyor
4.https://erdogansozuer.com/tr/hastaliklar/genel-konular/dogru-bildiginiz-yanlislar
5.https://www.instagram.com/p/CPVDMvXJPb4/?utm_medium=copy_link